kokoşluğa ilk adım

1.5K 192 65
                                    

-Hellü-

Uzun sayılan bacaklarımı saran deri pantalonumun, üzerimdeki yırtık beyaz tişörtle uyumlu olup olmadığını anlayabilmek için gözlerimi kıstım iyice. Boy aynasından birkaç santim daha uzaklaştım ve açıyı ayarlamaya çalıştım.

Yeni boyattığım siyah saçlarımı geriye atıp saçlarımı yukarı doğru yapıp yapmama üzerine düşündüm biraz.

"Kalçan hoş görünüyor." dedi.

"Biliyorum." Kalçam gerçekten hoş görünüyordu, belki biraz daha dolgun olsaydı göz zevkime hitap ederdi. Youngjae'ninki gibi mesela.

Kıskanmıyordum elbette, eminim ki donu götüne kaçıyordur onun. Abartıyor olabilirdim bunda da, konumuz da bu değildi gerçi.

"Seninkine iltifat etmeyeceğim." mırıldandım hâlâ kendimi incelerken.
"Bana öyle bakma."

Jinyoung Hyung kıkırdadı, yatağın üzerindeki birkaç parçayı daha katlayıp yerleştirdi dolaba. Odamda ne yapıyordu henüz idrak edememiştim. Kıyafetlerimin arasında bir şeyler de bulmasından korkmuyor değildim.

"Şu, arkadaşın için mi böylesin?" derken o kelimeyi hayvan gibi bastırdı.

"Nasılmışım?" Bir süredir yaptığım gibi aynadan bakmayı kestim ben de ve ona doğru döndüm.

"Kokoş."

Kokoş. Karşısındaki bu seksi varlığa kokoş diyordu.

Kira stresi baş ağrısı yapıyordu sanırım onda. Sağlıklı düşünmesi zordu.

"Hyung, biraz kilo ver. Şişko gözüküyorsun."

Konuyu değiştirmem de bu şekildeydi.

Biraz duraksadıktan sonra samimiyetten uzak bir gülüş sergiledi. Telefonunu cebine attıktan sonra ceketini üzerine geçirdi. "Üste çıkmayı çalışmayı kes."

Gözlerimi devirip dış kapıya yöneldim. Arkamdan geldiğinde önüme geçmeden önce ceketimin yakasını düzeltti.

"Tanıdığım pasaklı Bambam'ı, kokoş hale çevirebilen kişiyi daha yakından tanımak isterim."

Jinyoung Hyung Yugyeom'ı daha yakından tanırsa, refleks olarak kafasına tekme atabilirdi.

"Eminim ki, senin gibi birkaç tahtası eksiktir."

Doğru. Bu doğruydu işte.

Sungjae'lerin evine girdiğimizde, fazla kalabalık olmadığı için tüm kalbimizle bir şükrettik.

En son fazla kalabalık partisinde eve bodoslama giren ambulanstan dolayı ayağımı sakatlamıştım. Tanımadığım birinin vücudu ezilmişti, kendisi halen daha komadaydı.
Ruhunun bu evde dolanıyor ve dadanmak için birilerini arıyor olma ihtimali yüksekti.

Herkes Bong Pil kadar uslu bir ruh olmuyordu ya.

Yanıma gelen görevli çocuğun uzatttığı kağıda ismimin yazılı olduğu yerin yanındaki yere imzamı attım.

Gerçi, benim imzam yoktu. Karaladım bir şeyler işte. Şu Harry'nin kafasındaki çiziğe biraz benziyordu sanki.

Sungjae artık, biri ölürse diye tüm sorumluluğun kendimize ait olduğuna dair bir kağıt imzalattırıyordu. Evinde bir sıkıntı vardı. Giren sağ çıkamıyordu ama sonuçta zengindi. İyi bir parti denilince ise akla ilk onun ismi gelirdi.

SaudadeWhere stories live. Discover now