kıyamayız birbirimize

1.7K 227 80
                                    

Yugyeom sürüngeni mısır gevreğini hâlâ sevmiyordu.

Zaten o moruk çikolata dışında hiç bir şeyi sevmezdi. Eskiden beni seviyordu sanırım ama şuan ki bakışları tam tersini ima etmekteydi.

"Ne yapıyorsun tANRI AŞKINA?!"

"BAĞIRMA! BU EVDE BAĞIRAMAZSIN PİÇ HERİF! JİNYOUNG AĞZINA SIÇAR BAĞIRIRSAN!"

Doğrulduğu için sütçükler kafasından yere damlamıştı. Ama sonuçta o dökmüştü. Ben ise suçu hiç şüphesiz ona atacaktım.

İçeri dalan Jinyoung Hyung'ın öldürücü bakışları önce Yugyeom'ı, ardından da beni buldu. Bir süre yumruğunu sıktı adamcağız ama sonra düzeltti ve tırsıntıcı bir şekilde gülümsedi.

"Bu lanet ılık süt, neden şu lanet çirkinin kafasında Bambam?"

"Tanrı bana mı sormuş lanet yüzünü yaratırken? Nereden bileyim?!" hayret içerisinde sordum.

"Hem ulu orta söylenmez böyle şeyler Hyung! Ağzı burnu yamulur şimdi üzüntülerden, deme çirkin."

Yugyeom, şok içinde bana bakarken kollarımı seksi göğsümde kavuşturdum.

"Bekle.." Jinyoung Hyung gözlerini kıstı ve meydan okurcasına işaret parmağını bana doğrultup salladı.
"Dilin uzamış senin. Daha dün transparan donlarını yıkayıp ben astım balkona ben! Konuşamazsın benimle böyle argolu!" El kol hareketleri yapmaya başladığında inanamıyormuş gibi baktım.

"Hop hop hop dur orada bakalım! Daha dün, donları asarken yoldan geçen insaların kafasına fırlattığın mandallara ne demeli?! Hem sanki donları da sen çitiledin ha! Benim donuma kurban ol be sen! Seninkiler sidik gibi kokuyor! Kaç yaşında adamsın toparla kendini artık!"

Bu, Park Jinyoung'la olan ilişkimizin bilinmeyen tarafıydı.

Ben halimden memnundum ancak Yugyeom oldukça korkmuş görünüyordu.

Kusura bakmasın ancak hiç şeyimde de değildi.

"Sikerim ulan seni! Tutma beni çirkin çocuk!"

Yugyeom'ın, onu tutmak gibi bir niyeti yoktu zaten. Aksine olabildiğince uzak durmak istiyordu. Dünyanın öbür uçlarında bir yerlerde mesela. Hayattaki varlığını sorguluyordu ve bir yandan kaçmakla meşguldü.

Arkamdaki komidinin üzerinde duran çekici alıp Jinyoung Hyung'a doğrulttuğumda bir irkildi. Ancak vahşiliğinden hiç bir ödün vermeden duvara yaslı viledayı kaptı bir hışımla.

"Dua et de vücudunda dokuz boşlukla atlatabilesin." Dediğiyle yüzümü buruşturdum ve savaş pozisyonumu aldım.

"O kadar fazla deliği elimde çekiç varken açman imkansız."

Kendine özgü dalga geçmeli gülüşünden sergiledi ve viledayı bana doğrulttu. "2 çift burnunda ve kulak deliğinde, bir tanesi göbek deliğin, ağızında ve bir de bacak aranda var!"

Dehşete kapılmış bir ifadeyle altımdaki kısa şorta baktığımda yutkundum.

"2 Tane ben ekleyeceğim ve bunu yaparken yaratıcı olacağımdan emin olabilirsin." Saçma bir kahkaha attığında ben de kaşlarımı çattım.

Malca konuşuyordu vallahi.

"Hyung, çekicimi bir yerinden sokup bir yerinden çıkaracağım." Sehpanın etrafında temkinlice dönmeye başladık. "Bağırsaklarından kolye yapacağım ve işin sonunda o halıyı kesinlikle silmeyeceğim, çünkü sen o halıyı yalayarak temizlerken ben senin panduflarınla anime izleyeceğim!"

Jinyoung Hyung keyiflice sırıttı ve panduflarını fırlatıp attı.

Sonra ne olduğunu öğrenmek istiyor musunuz?

Çekici Hyung'ın poposuna geçirdim ve o da viledayı ağzıma soktu.

Öyle atıp tutarız, ama kıyamayız birbirimize.

SaudadeWhere stories live. Discover now