keçili kıyafeti

1.5K 206 71
                                    

"Ne söylemek istiyorsun?"

Karşımdaki oldukça uzun boylu Yugyeom'a bakmamaya çalışırken sordum. Tanrı boy pos vermişti, nazar değmesin.

Kütüphanenin tozlu rafları yüzünden burnum kaşınıyordu.

"Yeni bir başlangıç yapalım Bambam." dedi.

Söylediğiyle şaşkınlıktan hafif aralanan ağzımla kalakaldım. Baktım sadece, ona.

"Pişman hissettiğimi biliyorsun. Beni özlediğini biliyorum. Bana bir şans ver, Bammie."

Söylediklerinin farkında mıydı bu sırık bilmiyordum.

"Ne şansı?"

Sesimi ilgisiz tutmaya çalışarak şaşırtıcı derecedeki uzun kirpiklerini inceledim, kaçırarak gözlerimi. Gergin gözükmüyordu pek, yine de tedirginliği üzerindeydi.

"Hangi konuda sana şans vereceğim Yugyeom?"

Dudakları hafif kıvrıldı. Kocaman bir gülümsemesini deli gibi görmek istedim ama adam kendinden ödün vermiyordu bir türlü.

Kapşonlumun ucunu çekiştirmeyi bıraktım, elimi ellerinin arasına alışını izledim.

"Sevgilin olmam için." Daha sıkı kavradı elimi.

"Sevgilin olmam için bana şans ver."

"Ve?" Youngjae'nin merakla bakan gözlerini görmezden geldim.

"Ona bir süre arkadaş olarak denememizin daha iyi olacağını söyledim."
Yugyeom'ın ruh hallerinin durmadan değişmesi beni korkutuyordu.

Youngjae rahatlamış bir şekilde sandalyesinde geri yaslandı, yumdu gözlerini.

"Direkt evlensek de olur falan dersin diye düşünmüştüm."

Boynundaki morluklara baktım, gözlerimi devirdim ardından.

"Şu izleri kapamaya bile yeltenmeyen söylüyor bunu. Okuldayız."

Doğruldu ve kontrol edercesine telefonunun ekranından boynuna baktı.
"Jaebum kapatmamdan hoşlanmıyor."

Yüzümü buruşturduğumda kıkırdıyordu.

Jaebum Hyung normal değildi.

Zil çaldığında boş olan dersimiz günün son dersi olduğundan eve gitmek için sıramdan kalkıp çantamı sırtıma attım.

"Gitmeliyim."

"Kendini mantar kafaya hemen teslim etme." dedi. "Bekaretini kaybetmen için hala erken!"

Sınıftan çıkmadan önce arkamı döndüm, sırıtarak geri seslendim.
"Siz de haftalık sevişmelerinizi tek haneye indirin, aynı yaştayız!"

Homurdanmalarını ve abarttığımı söylemesini umursamadan çıkışa doğru ilerledim keyifle.

Bugün Jinyoung Hyung'la anime günümüzdü! Beni ekmemesini ve abur cuburların bitmemiş olmasını umuyordum kocaman. Çünkü o zararlı şeyleri almak için tekrar para harcayacak değildim.

"Bam."

Kolumdan tutulmasıyla arkamı döndüm ve şaşırmış gibi yaparak hafif, sordum.
"Yugyeom?"

"Şey diyecektim... eve kadar eşlik edebilir miyim?"

Sweatshirt'ündeki dab yapan keçiyi gördüğümde güldüm.
"Üzerindekini bana vereceksen olur."

Kafası karışmıştı. "Neden?" sordu.

"Çünkü canım öyle istiyor." dedim.

"Veremem." çünkü şerefsizin tekiydi.

Gözlerimi belerttim, inanamazcasına sordum. "Ne?"

"Bunu vermek istemiyorum arkadaşım. Yarın görüşürüz."

Omzumu patpatlayıp yanımdan çekip gittiğinde öylece kalakaldım.

Yugyeom'ın kafası güzeldi herhalde.

Kirpikleri de çok güzeldi ama işte, yolasım geliyordu teker teker.

SaudadeOù les histoires vivent. Découvrez maintenant