Bölüm 32

150 10 2
                                    

Olena'yla konuşma fikri beni geriyordu. Söyleyebileceği şeylerden korkuyordum. Mutfaktaki masaya oturdum. Olena kapıyı kapattı ve hızlıca birer çay yaptı. Gelip karşıma oturdu.

- Rose, oğlum benimle her şeyi konuşur. Ama ben ona her şeyi anlatmak zorunda değilim. Gerçekten kim olduğunu söyleyebilirsin. Bu beni hiç ilgilendirmez, ama konuşmak istersen ben buradayım.
- Hayır. Anlamıyorsun. Ben hayatım boyunca Dimitri'den başka biriyle birlikte olmadım.
- Eh...bu nasıl oldu o zaman?
- İşte ben de bilmiyorum. Siz ne kadar bilmiyorsanız ben de o kadar bilmiyorum. Hiçbir fikrim yok. Bir ara hastanede uyandım ve doktor hamile olduğumu söyledi. Benim için de kolay değil. Ki bu dediğim sürenin üstünden daha bir hafta bile geçmedi.

Aralıksız cümlelerimi sıralayınca o da afalladı.

- Tabii ki, seni anlıyorum. Başındaki o kadar belaya bir de bir bebeğin yükü eklendi. Ah zavallı yavrum, çok korkuyor olmalısın...
- Garip bir şekilde strigoiler beni korkutmuyor. Galiba henüz tehlikenin tam farkına varamadım.
- E sorun ne o zaman?

Bir problemi konuşmaya başlayınca ağlıyordum. Saatlerdir durdum durdum, anlatmaya gelince ağlamaya başladım.

- Onu kaybettim. Beni sevmiyor. Ama ben hiçbir şey yapmadım, onu asla aldatmam. Şimdi bana yabancı gibi bakıyor ve ben de ona bağırmaktan nefret ediyorum. Böyle yaşayamıyorum.

Dirseklerimi masaya yasladım ve ellerimi yüzüme yaslayıp biraz ağladım. İnsanın mantıken bir noktadan sonra gözyaşlarının tükenmesi gerekirdi, ama yok, ben saatlerce ağlayabiliyordum.

- Ben nasıl olduğunu bilemem Rose, ve beni ilgilendirmez de. Bunların hepsi sizin aranızda. Ama şunu kesinlikle söyleyebilirim, gerçek sen istesen de istemesen de ortaya çıkar.

Zorla gülümsedim ve çayımı bitirdim. Daha akşama çok vardı. Yerimden kalkıp salona gittim. Dimitri bir koltuğa uzanmış kovboy kitaplarından birini okuyordu. Karşı koltuğa da ben oturdum.

Gerçekten yapacak hiçbir şey ama hiçbir şey yoktu. Televizyonu açtım. Benim anladığım dilde tek bir kanal vardı o da saçma sapan bir haber kanalıydı. Yine de değiştirmedim. İnsanların dünyası bazen ilginç oluyordu. Haberlerini izlemeye başladım. Siyasi haberler hakkında hiçbir fikrim yoktu ama sonra kaza haberlerine falan geldi. Orayı izlerken yine berbat şeyler gördüm. Yeni doğan bebeğini çöpe atıp kaçan genç anne, aldattı diye sevgilisini bıçaklayan manyak adam, ayakta uyuyup bebek arabasını tren raylarına süren bir başka anne...İstemeden de olsa hepsini kendime uyarılıyordum.

- Rose kapat şunu psikolojini bozacaksın.
- Psikolojim zaten bozuk.

Kumandayı alıp televizyonu kapattı.

- Tek eğlencemi neden elimden alıyorsun?!
- Eğlencen mi? Rose sen iyi misin?
- Değilim! Niye soruyorsun?! Sen de o manyak gibi beni öldürecek misin?!
- İşte bundan bahsediyorum...Lütfen bir daha izleme.
- Benimle çocukmuşum gibi konuşma!
- O zaman çocuk gibi davranma.
- Her gece becerip hamile bırakırken de çocuk gibi olduğumu düşünüyor muydun yoksa bu yeni bir şey mi?!
- Bilemiyorum belli ki her gece becerememişim de gidip başkasından hamile kalmışsın!

Yine hiç yoktan saçma bir kavganın ortasına düştük. Sonya ve Olena koşarak salona geldi ama sadece kavga olduğunu görünce sessizce durdular.

- Senden nefret ediyorum! O canavar halinde bile daha iyiydin, keşke öyle kalsaydın!
- Haklısın o zaman bana ihanetini görmezdim!

Parmağımı sallayarak üstüne yürüdüm.

- Sen beni kan fahişen yaptın! Her gün benim isteğimi sormadan bana sahip oldun! Bana sormadan benden beslendin! Haftalarca alıkoydun, esir aldın! Beni öldürmekle tehdit ettin! Daha kötüsü, dönüştürmek istedin! Ve ben seni bunların hepsini affedecek kadar çok seviyorum! Sana ne halt etmeye ihanet edeyim?!

Vampir Akademisi FanFict. (ASKIDA)Where stories live. Discover now