Bölüm 26

145 11 6
                                    

Okuyup destek veren herkese çok teşekkürler. Neredeyse 700 okunmaya ulaşmak üzereyim, lütfen vote vermeyi unutmayın ❤️.

- Hayır baba bu çok saçma. Burada kalamayız.
- Burası en güvende olacağın yerlerden biri Rose.
- Evet aynı zamanda herkesi tehlikeye sokacağım. Olmaz. Burada kalamam.
- O zaman bana bir çözüm yolu söyle ve gerçekleştireyim.

Hiçbir fikrim yoktu. Dimitri'nin yeni evinde salonda oturup bir çıkış yolu arıyorduk ama aklıma hiçbir mantıklı şey gelmiyordu. Gideceğim her yerde insanları ateşe atacaktım.

- Ya Rose'u Baia'ya götürsem? Orada onu kimse bulamaz. Koca Rusya'nın herhangi bir kentinin kimsenin bilmediği bir köyü.

Hepimiz Dimitri'ye baktık. Karşı çıkmak için bir sebep aradım ama yoktu. Bu diğer tüm seçeneklerden daha olasıydı.

"Bu...evet olabilir. Yanınıza birkaç gardiyan da alırsınız. Ben de bu sırada onları temizlerim." dedi babam. "Dikkat çekmeden nasıl gideceğiz?" illa bir sorun bulurdum.

"Novosibirsk'e başka insanlar adına uçakla gideriz. Oradan Omsk'a da başka bir uçakla. Kimse bir şey anlamaz." Dimitri'nin dedikleri mantıklıydı.

"Bu sırada da sen ve Rose adına güneye gittiğinize dair biletler alırız." diye ekledi annem.

"Tamam, kulağa mükemmel geliyor. Ne zaman gidiyoruz? En kısa sürede buradan gitmek istiyorum." gerçekten hemen gitmek istiyordum. Bir saldırıyı daha kaldıramazdım.

"Bir daha ne zaman döneceksiniz?" Lissa'nın sorusu biraz kritikti. Bu strigoilerin sayısına bağlıydı ve sayıları hakkında bir bilgimiz yoktu. Babam araştırıyordu ama hala bir şey yoktu.

- Bilmiyorum Liss. Tüm bu şeyler bittiği zaman.

Kafamı Dimitri'ye yasladım. İki gün önce hastaneden çıktığımızdan beri onu hiç bırakmak istemiyordum. Sanki hep diken üstündeydim. Bir yerden strigoiler çıkacak gibi hissediyordum.

- Ben gerekli ayarlamaları yapacağım. Korkma Rose, kimseye bir şey olmayacak. Dimitri, gidelim mi?
- Olur, diyip ayağa kalktı.

Ben de ayaklandım. Boynuna iyice sarıldım.

- Çabuk dönerim.
- Tamam, acele etmene gerek yok. İstediğin gibi takıl.

Aslında istediğim yanımda kalmasıydı ama tabii ki ondan sürekli bunu isteyemezdim. Annem, babam ve Dimitri gitti. Ben sabahtan biraz halsiz olduğum için evde kaldım. Vicdanım beni tüketiyordu. Ölen herkesin günahı benim boynumaydı. Yoksa tabii ki kendimi ortaya atardım.

Saldırıda toplam 23 gardiyan öldü. Önümüzdeki hafta boyunca anma törenleri için sarayda kalacaktık. Ayrıca kraliçe de Romanya'ya gidememişti. Ertesi gün de yerleştirmeler açıklanacaktı.

- Rose, benim gitmem gerekiyor. Yarın yerleştirmelerde görüşürüz müyüz?
- Akşam gelmeyecek misin?
- Maalesef Rosie.
- Pof...tamam, görüşürüz o zaman, kendine dikkat et.
- Sakın kapıyı kimseye açma, diye sırıtıp gitti.

Kapıyla ilgili eskiden kalan komik bir hikayemiz vardı. Güldüm ve Eddie'yi geçirdim. Şimdi sadece Christian, Lissa ve ben kalmıştık. Christian da iki dakika sonra hasta huysuzlukları yapınca odaya gittiler. Ve ben kendimle baş başa kaldım.

Tek kalmayı pek sevmiyordum. Hayatım hep yalnız geçmişti ama hep yanımda biri olsun istemiştim. Anneme bu konuda hala kırgın ve kızgındım.

Düşüncelere boğulup delirmek üzereyken ani bir açlık geldi. Canım hiç olmadığı kadar cheesecake çekiyordu. Normalde çok çok sevdiğim bir şey değildi ama birden deli gibi istedim.

Vampir Akademisi FanFict. (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin