Bölüm 19

194 15 11
                                    


"En sevdiğim kuzenim" mi?

- En sevdiğim kuzenim de ne demek?

Hepimiz Adrian ve Dimitri'ye bakıyorduk.

- Bilmiyor musun Rosie, biz kuzeniz.
- TABİİ Kİ BİLMİYORUM DOĞRU DÜZGÜN ANLATSANA ŞUNU!
- Tanrım! Ne kadar ciyaklıyorsun!
- Düzgünce anlatmazsan birazdan seni de ciyaklatacağım!
- Bu bir teklif mi küçük dhampir? Çok isterdim ama kuz-
- Dimitri, sen anlat.

Haberim olmayan ve çok önemli bir konuydu. Bilmediğim için çok sinirlenmiştim. Bir de Tasha'nın etkisi vardı tabii.

- Anlatacak pek bir şey yok Roza, Adrian'la babalarımız kardeş. Bildiğinden bile haberim yoktu.
- O zaman sen...baban Randall Ivashkov mu yani?
- Babam olarak tanıtmaktan hoşlanmasam da, evet.

Bir kere babasından bahsetmişti. Annesine çok kötü davrandığını, yılda bir iki kez ziyarete geldiğini, onda da annesini aldatıp dövdüğünü söylemişti. Sonra on yaşına geldiğinde o da babasını çok kötü dövmüş, bir daha da geri gelmemiş. Tek bildiğim buydu. Moroi olduğu kesindi ama kraliyetten olmasını hiç beklemiyordum.

- Yani o zaman kraliçe senin büyük teyzen?
- Evet.
- Yani kraliyettensin?
- Evet, milaya.
- O zaman sana Lord Ivashkov mu demem gerekiyor?
- O şerefsizin ismini taşı-...her neyse. Comrade'i tercih ederim.

Christian'la birbirimize şaşkın şaşkın bakarken, Dimitri hepimizin aklında oluşan soruyu sordu.

- Sen bunu nereden biliyorsun ki?
- Şöyle ki kuzen, öldüğünü öğrendiğimizde Romanya'daydım. Sevgili amcam Randall da öyle. Takdir edersin ki önce bir içi burkuldu. Seni nereden tanıdığını anlamadım. Odasına gitti ve birkaç saat aşağı gelmedi. Babam da o gün evde değildi. En son yaptığı şeyi çok mantıksız bulup yanına gittim. Çoktan bira şişelerini dizmiş açılışı yapmıştı bile. Sabaha kadar seni, kardeşlerini, anneni, resmen hayat hikayesini anlattı.
- Umarım bir gün içerken geberip gider. Piç kurusu.

Gözlerindeki sert bakış babasıyla kötü anılarını hatırladığının göstergesiydi. Konuyu dağıtmak için başka bir şeye geçti.

-... Çok önemli haberlerin bunlar mıydı Ivashkov?
- Ah, hayır, o biraz daha ciddi bir konu. Baygın bir kızın yanı başında konuşulacak bir şey değil.

Christian oturduğu yerden kalkarak Tasha'ya döndü. "Sen Lissa'yla kalabilir misin?" dedi. Tasha da huysuz bir ses tonuyla "Aslında ben de duymak isterim, Rose onunla kalamaz mı? Hem iyileştirmiş olur?" dedi. Hala Dimitri'yle aralarında bir şey olabileceğini düşünmesi beni sinir ediyordu. Tam ağzımı açacakken Adrian benim yerime lafını soktu, "Natasha, bu özel bir konu. Ve Rose'la ilgili. Yani hayır Rose onunla kalamaz. Ama senin burada durmaman için bir sebep göremiyorum."

Christian'ın biraz rahatsız olduğunu görebiliyordum ama Tasha bir şeyler mırıldanıp Lissa'nın yanına büzüldü. Sürtük.

Abe yine bizi bir yerlerden geçirip büyük bir çalışma odasına götürdü. Deri koltuklara yerleşirken Dimitri'ye iyice sokuldum. "Adrian, beni korkutuyorsun. Bu kadar ciddi ne oldu?" dedim Dimitri'nin elini sıkarak.

"Lafı çok dolandırmak istemiyorum. Yaklaşık bir ay önce rüyana girdiğimde auranda bir değişim olduğunu gördüm." diye lafa başladı. "Daha da karanlık olduğunu mu söylemeye çalışıyorsun?" Dimitri'nin sesi benden de telaşlı geliyordu. "Sabret koca adam. Rose, buna hala inanamıyorum ama auran bembeyaz."

Auramın bembeyaz olması ne anlama geliyor bilmiyordum ama 'simsiyah'tan sonra sanki kulağa güzel bir şeymiş gibi geliyordu.

"Beyaz olması ne anlama geliyor?" benim yerime Dimitri konuşuyordu. "Tanrım! Sesinizi kesin de açıklayayım! Her neyse. Böyle bir şey hiç görmedim. O yüzden Romanya'dan, saraydan ve akademiden bazı kitaplar getirttim. Üç haftadır araştırıyorum ve geçen hafta bir sonuca vardım." yemin ederim, bizi germek için yavaş yavaş ve durarak konuşuyordu.

Vampir Akademisi FanFict. (ASKIDA)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ