Bölüm 23

150 12 2
                                    

Dimitri
Sinirlerime karşı derin bir iç çektim. Yıllar sonra karşımda duruyordu. Ne kadar olmuştu? 14 yıl? Rose'u endişelendirmek istemiyordum. O yüzden kendimi kontrol altında tuttum. Zaten iki gündür her şeye parlayıp duruyordum. Pavel kapıyı ittirdi, Rose'un elini kavradım. Yanımda olduğunu hissetmek iyi geliyordu.

Adrian bana 'ben suçsuzum' der gibi bakıyordu. Onu suçlamamıştım, Randall böyle bir pislikti işte.

- Merhaba evlat. Uzun zaman oldu.

Zmey'e herhangi bir şekilde laf atmaması ilginçti. Genelde ortamda bulunan herkese karışmaktan çok hoşlanırdı. Kendimi tuttum ve bavulu diğer gardiyana verdim. Onlar eşyaları yukarı çıkarırken Rose'a döndüm.

- Roza, biraz turlamak ister misin? Çok dolaşmadan belki sadece Eddie ve Mia'yı görüp geliriz.
- Evet! Hadi gidelim!

Abe bir sorun olursa aramamı söyleyip Janine'le yukarı çıktı.

- Ee, babana bir selam bile vermeyecek misin?
- Biraz daha konuşursan tek alacağın bir yumruk olacak. Yoksa eski günleri mi özledin? Seni bir daha dövmemi mi istiyorsun Randall?
- Hayır, ama biraz konuşabilirsek sevinirim.
- Bunun için geldiysen, hangi fahişenin koynundan çıktıysan geri dön. Seninle konuşacak hiçbir şeyim yok.

Rose'a baktım, az önce olanları önemsemediğimi göstermek için gülümsedim. Büyük bahçeyi geçtik, Rose telefonunu çıkardı. Eddie'yi arıyordu.

- Alo? Eds!.. Evet saraydayım!.. Ne işin varsa bırak ve odana dön, konum at, geliyoruz... Tamam kızma, telefonumda bir sorun vardı, geldiğimde öğreneceksin... Evet ben de çok özledim... Mia'yı da çağırırsan aslında her şey daha kolay olacak... Tamam... Çabuk ol yoldayız...

Gülümseyip telefonu kapattı. Arkadaşlarıyla olmak onu çok mutlu ediyordu.

- Eddie'yi çok uzun zamandır görmüyorum. En son mezuniyette görüştük.
- Kime verildi?
- Bir...leydiye ama kim olduğunu hatırlamıyorum. Mia da en son beni intihara meyilli bir manyak olarak hatırlıyor.

Güldüm. Benim yokluğumun onu bu kadar etkilemesi canımı yakıyordu.

- Neden kimse yok Comrade? Yani tamam kimsenin görmemesini istiyoruz ama şu an buraların dolup taşması gerekmiyor mu?
- Muhtemelen hepsi iç taraflarda veya alışveriş merkezinin oralarda takılıyorlardır. Böyle zamanlarda kimse kuytu köşelerde dolanmaz.

Daha önce üç kez aynı zamanda burada bulunmuştum. Birini göreceğimizi sanmıyordum ama yine de eski tanıdıkları şu an görmek istemiyordum.

Rose'un telefonuna gelen mesajla yönümüzü sağa çevirdik ve misafir yurtlarının olduğu yere yürüdük.

- Belki de arkadan girmeliyiz?
- Öyle bir giriş mi var?

Sırıttı.

- Benim giremeyeceğim hiçbir yasak giriş yok Belikov, bunu hala öğrenemedin mi?

Dedikleri aklıma onu Jesse'yle yiyişirken bulduğum günü getirdi. Tabii o zaman daha yeni tanışmıştık ve tek istediği kuralları yıkmak, bizi sinir etmekti. Yine de düşündükçe sinir olduğum bir gündü.

Binanın arka tarafına geçtik. Önümüzde yüksek bir pencere vardı.

- Sen çık, sonra beni çıkar.

Dediğini yaptım. Hafifçe zıplamam tutunmama yeterli olmuştu. Elimle iyice tutundum, sonra yavaş yavaş kendimi yukarı çektim. Kimsenin olmadığını görünce mermer yere oturdum, ters dönüp pencereden içeri girdim. Ayaklarımı yere sağlam bastım ve eğilip Rose'u çektim. Onu çekmek tabii ki kendimi çekmekten kolaydı.

Vampir Akademisi FanFict. (ASKIDA)Where stories live. Discover now