1.Bölüm ~ Kaçış

5.2K 221 185
                                    

Multimedya : Alin Çetin

Keyifli okumalar...


Aslında her şey bir oyundan ibaretti. Bütün hayatımız oyundu. Bir çocuğun oyuncaklarıyla oynayıp oyuncaklarla hayali bir yaşam kurması gibi insanlar da birbirleriyle oynuyordu. Fark etmeden veya fark etse bile kendisiyle oynanmasına karşı çıkmadan buna izin veriyorduk.

Küçüklüğümüzden beri istemediğimiz onlarca şeyi yapmış ve karşı çıkamamıştık. Karşı çıkmamıza izin vermemişlerdi. Hayatımızı kendi hayatları gibi yönetip sanki bu sonuca biz ulaşmışız gibi bize geri veriyorlar ve istemediğimiz o hayatları yaşamaya zorlanıyorduk.

Şu an o istemediğim bölümü bitirmiş başımdaki keple karşımdaki duygulu yüzlere bakıyordum. Anne babaların gözleri yaşlı, çocuklarıyla -hayatını istediği gibi yönettiği çocuklarıyla- gurur duyarcasına bakıyorlardı. Tabi ki istisnalar vardı. Ancak istisnalar kaideyi bozmazdı değil mi?

"Alin Çetin."

Bir adım öne çıktım. Bana uzatılan eli nazikçe sıkıp karşımda duran bölüm başkanının yüzüne baktım. Ardından etrafa bakarken gözüm beni izleyen annem ve babama takıldı. Gülümsemem için işaret veriyorlardı. Gözlerimi kaçırıp bana uzatılan diplomamı alıp hafifçe tebessüm ettim ve geri çekildim.

Annemle babamın benden gizli yaptığı tercihler sonucu istemediğim bölümün diploması elimde duruyordu.

Mimarlık.

4 sene boyunca istemediğim bölüme katlanmıştım ve şimdi ömrüm boyunca da buna katlanmak zorundaydım. Ben kaçamamıştım. Beni zorlamışlardı. Karşı çıkmama izin vermemişlerdi. Şimdi ise onların istediği olmuştu.

Bundan yaklaşık 9 sene önce ablam büyük bir mimar olmak için aynı üniversiteyi tercih etmişti. Ve eğitim hayatı boyunca başarılı ve gözde öğrencilerden biri olan ablam hiç zorlanmadan bu üniversiteyi kazanmıştı. Her şey çok güzeldi o zamanlar. Mutluyduk. Ta ki 5 sene önce ablam Alin ölene kadar.

Ablamın hayatı mükemmeldi. Mezun olmasına sadece birkaç ay kalmıştı. Aynı zamanda üniversitede hayatının aşkıyla tanışmıştı.

Her şeyin çok güzel olduğu o günlerden birinde aşkının yanına gidecekti ve beni de onunla tanışmam için yanına aldı. Ablam fazlasıyla heyecanlıydı. Ablamın kullandığı arabada gülüşerek giderken bir anda kendimi bir yerden yuvarlanıyormuş gibi hissettim. Şarampole yuvarlanıyorduk...

Uyandığımda bir hastane odasındaydım. Annem ağlıyordu. Ablam orada ölmüştü. Ve giderken benim hayatımı da alıp götürmüştü.

Her zaman annem ile babamın gözde çocuğu olan biricik ablamın hayallerini yaşatmak amacıyla benim hayallerimi ablamın cesediyle birlikte toprağa gömmüşlerdi. Ve ben gün geçtikçe ölüyordum. Çünkü elimden hayallerimi, umutlarımı almışlardı. Bedenim hayatta ama ruhum yavaş yavaş ölüyordu.

Hastaneden hemen çıktıktan sonra kendimi yoğun bir çalışma içerisinde buldum. Daha ablamın acısını yaşayamadan bir özel dersten diğerine geçiyordum. Bu, bir sene boyunca devam etti ve o lanet sınava girdim. Benim kendi hayallerim vardı. Bunun için sınavda çabaladım. Belki en iyi tıp fakültesini kazanırsam beni mimarlığa göndermezlerdi. Bir umut...

Her zaman hayalim olan o tıp fakültesini kazanmama rağmen ailem benim hayallerimi umursamadan bu üniversiteye göndermişti.

Aslında o kazada ölen ablam değildi. Bendim. Şu an sadece bedenim hayattaydı. Hayallerim, kişiliğim hepsi ölmüş yerine ablamınkiler gelmişti. Bedenimde ablam yaşıyordu. Buna engel olamıyordum.

DİLEMWhere stories live. Discover now