°23°

4.3K 317 108
                                    


Oy ve vote sınırlaması getireceğim.

Oy : 200
Yorum : 200

Eğer oy ve yorumlar olmazsa bölüm yazmayacağım...


"SENİ DÖVERİM JEON JUNGKOOK!! NE DEMEK BENİMLE YATMAK İSTİYOR DÖVERİM LAN BEN O KADINI...SENİ AYRI BİR DÖVECEĞİM ZATEN PEZEVENK!! DELİ EDECEKSİN BENİ YAHU!" Yun hem beni dövüyor bir yandan bağırıp küfrediyordu...Tanrım benim suçum ne ki karımdan dayak yiyorum. Yun sinirlenince ona gücüm yetmiyordu o yüzden bir şey yapmıyordum yoksa daha fazla dayak yerdim.

"Ama ben seni çok seviyorum karıcım. Neden böyle yapıyorsun ki şimdi ben sadece sana bakıyorum biliyorsun." Birden durunca yüzüme siper ettiğim kolumu yavasça indirdim ama yavasça ne yapacağı belli olmaz. Birden ağlamaya başlayınca kendime çektim ve yüzünü göğsüme bastırıp saçını okşamaya başladım.

"Neden bu çekici, yakışıklı ve sexy bir öğretmen olmak zorundasın ki sen şimdi, seni sadece kendime saklamak istiyorum evden dışarı adımını atsan çevrende binbir çeşit kadın oluyor. Benden vazgeçeceksin diye ölesiye korkuyorum Jungkook...benden daha iyisini bulacaksın diye korkuyorum." dedi boğuk çıkan sesiyle.

Demek böyle düşündüğü için beni dövüp duruyordu, ama ben kıyamazdım ki miniğime böyle düşündüğünü bilseydim çuval giyerdim. Yeterki kötü düşünüp üzülmesin. Yun'u kendimden biraz uzaklaştırıp alnına güven verici ve tutkulu bir öpücük kondurdum sonra ise dudağına.

"Miniğim benim böyle düşünmemelisin sana olan sadakatim her şeyden üstün. Hem sana ihanet ettiğimi ne zaman gördün veya duydun. Heryere seninle birlikte gidip geliyorum biliyorsun seni bir saniye bile gözümün önünden ayırmıyorum. Lütfen böyle düşünme ve eğer diğer kadınların bana bakmasına üzülüyorsun, bundan sonra giyimimi değiştireceğim. Anlaştık mı?"

Yun bana dolu gözlerle bakıp dudağını büzmüştü. Öpülesiydi hemde çok fazla...

"Gerçekten benim için bunları yapacak mısın?"

"Sen iste saçımı bile kazıtırım ben, sen benim ömrümsün Yun. Sen iste her şeyi yaparım ama sadece gül ve bu saçma konular için bir daha üzülme..."  Dediğimde gözleri parlamıştı. Odun olabilirdi ama anlıyordu bazı şeyleri.

"Jungkook git saçını kazıt öyle çirkin oluyorsun. Hadi git kazıt sonra onbeş beden büyük kıyafetler al..." dediğinde kahkaha attım. Çok sevimliydi.

"Saçımı kazıtamam veya kendimden onbeş beden büyük bir şey giyemem fakat saçımı istediğin kadar kısaltabilirsin ve vücut hatlarımı belli etmeyecek şeyler giyeceğim " dediğimde Yun koşa koşa banyoya girdi, elinde tarak ve makasla çıktığında gözlerimi büyüttüm. Tanrım bu kız ciddiydi, canım saçlarım...

"Şimdi saçlarını güzelce keseceğim kocacım, beni bekle ötü alıp geleceğim sakın makasla tarağı imha etme..." Makas ve tarağı orta sehbanın üzerine bırakıp bu seferde koşa koşa yatak odasına girdi. Korkuyordum her an boğazlayabilirdi beni.

Elinde örtüyle geri gelmiş ve yere sermişti. Elimden tutup beni popoşumun çok sevdiği yumuşak yerden kaldırıp sert zemine oturttu.

"Ah! Bekle saç keserken su sıkıyorlardı. Unutmuşum...neyse alıp geleyim" diyip yine koşturmuştu. Ben ise büyük salonun ortasındaki dört metre olan örtünün tam ortasında korkmuş bir tavşan gibi duruyordum.

Çok korkutucuydu...

Yun sprey suyunu da getirdiğinde ona 'bana acı' bakışı atıyordum tabi o da bana 'bok ye' bakışı atıyordu. Harbi suyu neyde getirmişti ki?

"Yun, suyu neye koyupta getirdin kız." Yun anırmaya başlayınca ona döndüm. OLAMAZ HAYIR. BUNU YAPMIŞ OLAMAZDI DEĞİL Mİ?

O BENİM MAAŞIMIN ONDA DÖRDÜNÜ VERDİĞİM PARFÜMÜN ŞİŞESİ MİYDİ?

ÖLDÜRÜN BENİ!

KULLANMAYA KIYAMIYORDUM BEN ONU!

AĞ...

Birden ağlamaya başlamıştım, çok koymuştu bu bana hemde fazlasıyla. Ağlamayıp da ne yapayım gitti param gitti en güzel kokulu parfümüm.

"Kocacım sadece kadınların çok hoşuna gittiği bir koku olduğu için, ilk önce bunu imha etmem gerektiğini düşündüm. Haksız mıyım?" diyip saçlarıma kutsal parfüm şişemden  su sıkmaya başlamıştı ama ben hala ağlıyordum...

"İyice ıslattım kocacım şimdi bana dön ve kesmeye başlayayım..." yavaşça ona dönüm dudaklarını büzdüm belki bir umut acırdı bana.

Kahküllerimi bir güzel taradıktın sonra gözlerini kısıp makası kaldırdı ve kahküllerime yaklaştırdı.

Biraz kestikten sonra uzaklaşarak kontrol etti. Ah Tanrım kısacık yapıyordu saçımı hemde çok. Saçım en fazla beş santim falandı şu an.

"Tamam şimdi kahküllerini biraz daha düzelteyim, ama kıpırdama olur mu?" onaylar bir ses çıkarmıştım. Yavaş yavaş düzeltiyordu, ama kesilen saçlar burnuma düşüp gıdıklıyordu.

En sonunda burnuma giren küçük saçlarla hapşurmuştum.

Ama Yun neden çığlık atmıştı ki şimdi?



my husband is a teacher || jjkWhere stories live. Discover now