°22°

4.4K 281 107
                                    

"Güzel bir ev bulabildin mi?" iki gündür Yun'la beraber internetten ev ilanlarına bakıyorduk ama sorun şu ki istediğimiz şekilde ev bulamıyorduk, bulsak maliyeti fazla oluyordu her ne kadar parayı sorun etmesem bile öğretmendim ve evimize tek maaş giriyordu. Bu yüzden o parayı ev için yemek yerine Yun'u tatile götürüyordum veya hediyeler alıyordum.

Onun mutluluğunu görmek benim için her şeydi, üstelik gelecekte çocuklarımız olacağı için onlara ayrı bir para biriktiriyordum. En güzel şekilde yaşatmak istiyordum onları. Ben ölesiye yemek yemesem  bile onlar kusana kadar yiyecekti, onlar benim geleceğim...

"Bir kaç tane var fakat çok fazla içime sinmiyor..." diyip dudaklarını büzerek kucağında ki laptopa geri döndü.

Ben ev beğensem o beğenmiyordu, veya o beğense ben beğenmiyordum. İkimizin beğendiği ev ise pahalı oluyordu işte...ama sanırım kendimi biraz zorlamalıydım. Sonuçta uzun süre o evde yaşayacaktık.

Aslında bu evden çıkmak istemiyordum çünkü burası bizim ilk evimizdi. İlk üzüntümüz, ilk mutluluğumuz, ilk kavgalarımız hepsi bu evde olmuştu, fakat taşınsak bile bu evi satmayı düşünmüyordum satamazdım da zaten.

"Yun, o çok beğendiğimiz evi alalım, sonuçta uzun süre yaşayacağız ve fazladan ödeyeceğim miktar benim için sorun değil...alalım o evi." dediğimde, bana bakışı ve gülüşü hiçbir şeye değişmezdim. Bunları düşünürken kucağıma atlamıştı bile.

"Tamam seni koca bebek, öldüreceksin beni" diyip kıkırdadım.

"Ama kocacım, cidden o evi kaldırabilecek misin? Daha mütevazi bir ev bulabiliriz...yani daha fazla küçük" başımı onaylamaz bir biçimde salladım ve alnına öpücük kondurdum.

"Benim için sıkıntı değil, hem sen o kadar dert etme öğretmen olabilirim ama maaşım yüksek biliyorsun..." Korede öğretmenlik böyleydi işte, kutsal sayılıyordu yani bir aylık maaşım 16 bin veya 15 bin arasında değişiyordu.

Parayı çok severdim ve cimri bir insandım bu yüzden öğretmen olmuştum işte. Ama artık kazandığım paranın her kuruşunu Yun'a ve çocuklarıma yedirmek istiyordum. İnsan evlenince çok değişiyordu.

Zaten az kalsın ikimizde kovuluyorduk sonrasında zar zor olayı anlatıp kapatmıştık konuyu. Okulda ki o her şeye burnunu sokan veletlerede bir şeyler uydurmuştuk. Fakat yinede burada durmamız tehlikeliydi çünkü tek hatamızda bu sefer ilki gibi kurtulamazdık...hayatımız biterdi.

Sanırım ben bir kafede garsonluk yapardım, Yun ise kasiyerlik...düşüncesi bile korkunçtu. Yun'un eve katkıda bulunmasını istemezdim büyük ihtimalle, yani kocası var yanında neden eve para getirsin ki?

Çalıştığını kendisine yiyebilirdi, eğer çalışmasaydı ona kızabilirdim. Her kadın çalışmalıydı bence, çünkü çalıştıkça özgüveni artacaktı. Günün birinde bana bir şey olursa ayakları üstünde durmalıydı.

Gerçi biriktirdiğim parayla güzelce idare edeceklerdir...ama çalışmalı, o kadar okula gidiyor boşa mı gitsin şimdi.

Ev bakma işinden geldiğim konuya tüküreyim ben ya...

Yun'u kucağımdan indirmiş, telefonumu elime almıştım. Beğendiğimiz evin sahibini arayacaktım.

Numarayı yazarak arama tuşuna bastım. Umarım iyi biridir yoksa muhattap olmak istemezdim.

"Alo?" Bir kadın sesi duyduğumda telefonu kulağımdan uzaklaştırıp Yun'a uzattım ama o zorla benim kulağıma yaklaştırmıştı.

Kadınlarla konuşmak midemi bulandırıyordu ve bunu bildiği halde kabul etmemişti, insan bir kıskanır yahu...

"Hanımefendi, biz internette verdiğiniz ev ilanı için aramıştık." diyip yüzümü buruşturdum itici bir kadındı.

"Ah...peki anlıyorum, isminiz neydi acaba" ona soyadımı söylemeyecektim tabiki de yelloz.

"Jungkook, hanımefendi şimdi ev ile ilgili konuşabilir miyiz?" kadın kıkırdamıştı. Ne vardı bunda gülünecek?

"Bende Kim Iseul, Jungkook-ah"

"Sormamıştım fakat tanıştığıma memnun oldum Iseul-shi. Şimdi ev hakkın da bize bilgi verin lütfen..."

"Önce bir takım sorular sormalıyım Jungkook-ah...kaç yaşındasınız?" Yun'a baktığım da kaşlarını çatmıştı.

"22 yaşındayım bayan Kim."

"Hmm, gençmişsiniz peki hangi işi yapıyorsunuz, bir mesleğiniz olmalı"

"İngilizce öğretmeniyim..."

"Wow çok iyi, genç ve karizmatik bir öğretmen olmalısınız. Sesiniz ise çok sexy geliyor" sinirlenmiştim fazlasıyla. Zaten Yun sinirlenip gitmişti yoksa kadını bulur döverdi.

"Artık bana asılmaktan vazgeçseniz diyorum. Eşim ve ben ev hakkında bilgi almak istiyoruz ve vaktimiz yok..."

"Oh! İnanamıyorum Jungkook-ah evli misin? 22 yaşında...yazık olmuş sana paçavra biriyle zorla evlenmişsin..." Sen beni ne ile sınıyorsun Tanrım. O kadını bulup ağzının payını verecektim tabi evi aldıktan sonra.

"Size karım hakkında ne düşündüğünüzü sormadım vede sürtük gibi davranmaktan vazgeçip bana evi sat üstelik resmi konuşun arkadaşınız değilim sizin." Bu evi Yun beğenmemiş olmasaydı asla almazdım.

"Bu dediklerinden sonra sana evi kolayca satacağımı falan mı sandın?"

"Ne istiyorsunuz...?"

"Benimle bir gece yat ve ev senin olsun hemde çok indirimli bir fiyata...%80 indirim yaparım sana..." Kendimi kahkaha atmamak için zor tutuyordum. Bu kadın beni ne sanıyordu acaba...

"İndirim istemiyorum. Hatta evi satman için sana ek para ödeyeceğim, seninle gece geçirmek istemiyorum..."

"Benim işim para değil Jungkook-ah, sadece bana sahip olmanı istiyorum...evi gerçekten istiyorsan bunu düşün derim. Neyse geç oldu iyi geceler..." diyip telefonu suratıma kapatmıştı.

Ne yapacaktım? O evi almalıydım...kesinlikle almalıydım, ama o kadından uzak durabilecek bir plan yapmalıydım.

Ve bunu Yun yapacaktı...evet evet evi Yun almalıydı. Sonuçta onu tanımıyordu, yine çok zekiyim :")

Bu saçma yb hakkında yorum yapın hadi 😂😂😂

Artık 'yb' yorumu yerine paragraf arası yorum yapabir ve vote verebilirsiniz :")

Ve kitabı yavaş yavaş bitirip yeni bir kurguya başlamak istiyorum fişeq gibi hemde... Aslında taslaklarda bir tane var fakat bu yazacağım kurgu ekşınlı olacak ;)

Tetikte bekleyin xjdnxkmsls

my husband is a teacher || jjkWhere stories live. Discover now