°18°

7.5K 532 225
                                    


Jeon Yun

"Tanrıım~...bu iğrenç bir şey " Şu an elimde kürekle hayvan dışkısı temizliyordum ve kokusu ciğerlerimi dahi yakıyordu. Kusmama çok az kalmıştı.

"Hadi ama Yun, o kadar da kötü değil...her şey doğal" Jungkook'un dediği şeyle onu hayvan dışkısının içine atmak istemiştim. Ne de olsa doğaldı değil mi?

"Ya ya çok doğal(!)" göz devirip temizlemeye devam ettim. Canım ayakkabılarım :")

"Ayakkabılarım da battı. Of " Jungkook buraya geleli benden bıkmıştı çünkü sürekli şikayet ediyordum. O da halinden memnun görünmeye çalışsada, memnun değildi. İkimizde tatile gitmek istiyorduk...ama işte Jungkook'un annesi sağolsun(!).

"Hayatım lütfen birazcık da olsa benim için sabreder misin? Lütfen...zaten buraya geldiğim için mutlu değilim. Seni sabahtan akşama kadar güzelce düzmek varken, burada bok temizlemekten zevk almıyorum birde sen geliyorsun üstüme." diyip işine devam etmiş bende sıkıntılı bir nefes verip işime devam etmiştim. Belim kopuyordu.

"Geliiiiğn" büyükannenin sesini duyduğumda elimde ki küreği yere fırlatıp büyükannenin koşarak yanına gitmiştim.

"Efendim büyükanne?" büyükanne elime büyük bir poşet vermişti. Anlamaz gözlerle ona baktığımda açıklamaya başlamıştı.

"Arka bahçede ki elma ağacında ki elmaları topla gelinim" çok heyecanlanmıştım ilk defa ağaçtan meyva toplayacaktım.

"Tamam büyükanne" diyip arka bahçeye koşmaya başladım. Jungkook'un yanından hızlıca geçmiş bir şey söylememiştim. Arkamdan aval aval bakıyordu.

"Hayatım nereye gidiyorsun?" Jungkook'u duymamazlıktan gelmiştim. Büyükannenin bahçesi ne çok büyüktü ne de çok küçüktü. Ama bir sürü meyva ağacı vardı, ama meyvalarla sınırlı değil çeşit çeşit sebzeler ve enterasan şekilde yemiş ağaçları vardı.

Elma ağacının önünde durup ağacı süzdüm. Çok büyük değildi(!) sanki...? Yavaşça ağaca tırmanmaya başlamıştım ama sandığım kadar kolay değildi. Zar zor tırmandığım ağacın dalına oturup, gözümün önüne gelen kahkülüme üfledim.

"Yun, senin ne işin var orada?" Aşağıdan bana bağran Jungkook'a kaçamak bir bakış attım. Yüksekti ve ben bundan hoşlanmamıştım.

"Büyükannem elma toplamamı söyledi Jungkook. Elma toplamalıyım" diyip gözüme çarpan elmaya uzanmaya çalıştım. Alamıyordum ve korkuyordum ama toplamalıydım da artık şehirli demelerinden sıkılmıştım ve kendimi kanıtlamam gerekiyordu. Korkak davranamazdım kocamın gurur duymasını istiyordum.

"Yun, bir yerlerini inciteceksin aşkım. Lütfen iner misin? Hadi bebeğim. İnemiyorsan atla tutacağım seni yeter ki in." Jungkook endişeli görünüyordu ama inemezdim.

"Hayır Jungkook inmeyeceğim. Toplamam lazım." Diyip elmalara uzanmaya çalıştım. Lanet olsun boyum da kısaydı.

"Yun, aşkım lütfen in. Ben toplarım elmaları nolur birtanem. Ağaç çok yüksek" doğru söylüyordu ağaç çok yüksekti fakat ben ağaca çıktıktan sonra fark etmiştim. Başımı onaylamaz şekilde salladım ve dallardan tutunarak ayağa kalkmaya çalıştım. Jungkook ise ben kalkmaya çalıştıkca daha da bağarıp inmem gerektiğini söylüyordu.

Hatırlıyordum da Jungkook ve ailesi yaz tatilin de hep köye giderlerdi ve yaz boyu burada kalırlardı. Ben ise yaz boyu Jungkook'u özlerdim ve tatilin bitmesini dört gözle beklerdim. Jungkook öğretmen olmadan önce bu şekilde devam etmişti ki zaten erken bitirmişti okulu. Evlendikten sonra ikinci gelişimizdi bu. E tabi Jungkook köy hayatına alışıktı ve ne yapması gerektiğini biliyordu ama ben şehirde doğup büyümüştüm, köyüm olup olmadığını bile bilmiyordum.

Ayağa tamamen kalktığım da Jungkook bu sefer bağırıp kızıyordu ama banane. İnmeyecektim ama indiğim de Jungkook'dan fena bir azar işitecektim. En yakınım da duran elmaları teker teker boşete koymaya başladım. Bunu sevmiştim.

Jungkook beni indiremeyeceğini anladığı için dikkatli olmam konusunda uyarıyor bazen de yalvarıyordu.

"Bebeğim yeter o kadar hadi in artık...lütfen" Jungkook'a bakıp sinirle oflamıştım. Bu ani hareketimden dolayı tutunduğum dal kırılmış ve aynı zaman da ayağım kaymıştı. Neler olacağını az çok tahmin ediyorsunuzdur.

Jungkook beni tutmak için bir girişim de bulunmuştu ama yüksek bir yerden düştüğümü hesaba katarsak ikimiz de yaralanacaktık.

Ağır bir şekil de Jungkook'un üstüne düştüğüm de ağzından acı dolu bir inleme çıkmıştı. Sen ne bokum ağaca çıkıyorsun ki zaten.

Bileğimde ki acı çok fazlaydı bedenim uyuşuyordu ki kendimi değil Jungkook'u düşünüyordum. Ben onun üstüne düşmeme rağmen canım yanıyordu.

"İ-iyi misin Yun? Bir yerin incindi mi?" Ne saçmalıyordu bu adam. Hızlıca üzerinden kalktım. Tabi ki çok zor olmuştu canım yanıyordu.

"A-asıl sen iyi misin Jungkook? Kalkabilecek misin? Neren ağrıyor? Yardım getireyim mi?" Jungkook hafifçe sırıtmıştı.

"Benim için endişelenme sadece kalkmam için yardım et " Jungkook'un omuzlarından tutup yavaşça kalkmasına yardım ettim. Kolunu omzuma attım ve adım atmamla yeri boylamam bir olmuştu.

"Y-yun, sakın ayağına bakma meleğim. Seni şimdi sağlık ocağına götüreceğim." Jungkook çok endişeli görünüyordu. Ayağımın durumu ciddi olmalıydı. Jungkook yardım için birilerine seslenirken ayağıma kaçamak bir bakış attım.

Ayağım tamamen kanla kaplıydı ve acıyordu. Aslın da bütün bedenim acıyordu ama ayağımın ağrısı diğer yerleri hissetmemi önlüyordu.

"Tanrım seni daha sıkı tutmalıydım. Sana bir şey olmamalıydı. Benim o helde olmam gerekirdi.Özür dilerim birtanem, seni koruyamadım benim yüzümden acı çekiyorsun. Çok üzgünüm." Jungkook bana sıkıca sarılmış ağlıyor bir yandan da saçlarıma öpücükler konduruyordu. Ama ben bunları düşünecek halde değildim.

Kan kaybediyordum ve Jungkook'un aklına tampon yapmak bile gelmemişti. Zar zor gözlerimi açtım.

"J-jungkook t-tampon yapmalısın y-yoksa öleceğim" Çok kısık sesle söylemiştim ama duyduğu çok belliydi. Beni hemen kendinden uzaklaştırıp tshirtünü yırtmış ve ayağıma dolamıştı. Yardım gelene kadar dayanmalıydım en azından.

"Lütfen benimle konuş bebeğim. Kapatma gözlerini...lütfen" soğuk terliyordum ve bedenim git gide soğuyordu. Tek kelime etmeyi bırak başımı zor ayakta tutuyordum.

Büyükanne, bir sürü amca, sağlık personeli diye tahmin ettiğim beyaz önlüklü insan ve arkasından sedye getiren ATT türü şahıslar. Köyde de hastane türü şeyler varmış demek.

Ama artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Gözlerim istemsiz kararıyordu.

Zaten gördüğüm en son şey Jungkook'un büyük gözleriydi.

Bir öncrki bölüme kısa dediniz bu sefer size birazcık daha uzun bir bölüm codbxisnso

Tabikide smut yazmamak için köye getirmedi yazarınız saçmalamayın İDHDİDJİSJSİSN
Bol yorum bol vote 😏😏
    Ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz😏

my husband is a teacher || jjkWhere stories live. Discover now