Ateş ve Barut ~ 33

5.7K 398 171
                                    

Merhabalaar, sizlere bol Sinan'lı bir bölüm ile geldim. Umarım okurken keyif alırsınız. 

Multimedyadaki şarkımız İrfan Seyhan & Özgür Babacan - Zeynep. Özellikle Sinan severlerin dinlemesini tavsiye ederim. Zira bölümün duygusuna çok uygun bir parça. 

Bir önceki bölüme çok az yorum geldi :( bu bölüm sizlerden bol bol yorum bekliyorum. Oy vermeyi unutmayın güzellerim. Seviliyorsunuz. 

Keyifli okumalar. 

-

İlhan gözünde bariz beliren bir aşkla gülümsedi. 'Zeynep gibi bir kadın çıkmış karşıma, ben nasıl aşık olmam.'

İlhan'ın dudaklarından dökülen isim o an bedenine taş gibi çarptı. Elindeki bardağı masaya zor indirdi. Gülümsemesi silinmişti yüzünden ve şu an nasıl baktığını bilmiyordu.

Dudakları güçlükle aralandı. Konuşurken içi yandı. 'Zeynep mi?'

-

İlhan elindeki bardağa bakarak kafa salladı. 'Zeynep.' Sevdiğinin ismi dilinden bir kez değil, bin kez aşkla dökülüyordu.

İlhan'ın dudaklarından dökülen sevdalı isim kor olup Sinan'ın içine saplanmama başladı. Elinin içinde tuttuğu bardağı öyle bir sıkıyordu ki her an kırılıp parçalanması an meselesiydi. Sertçe yutkunduktan sonra kendini toparlamaya çalıştı.

Bunun eninde sonunda olacağını biliyordu. Biliyordu da o anı böyle yaşayacağını hiç düşünmemişti. Bu kadar yakından birinin sevdiği kadına sahip olması... Düşüncelerini kafasından atmak için başını belli belirsiz bir şekilde salladı.

Artık sevdiğim kadın da diyemezdi. Utanırdı. Kendine yakıştıramazdı böyle bir şeyi.

Gözlerini İlhan'a dikti. Bir zamanlar aynı adamla masada oturup Sinan'ın aşkı için içmişlerdi. Şimdi ise aynı aş acısında yine birleşmişlerdi ama bu kez roller değişmişti.

Sinan sevdiği kadın tarafından sevilmedi, üzüldü. İlhan sevdiği kadın tarafından sevildi, yine üzüldü.

Bu acının nedenini merak etti Sinan. Gelişi güzel ortaya sordu. 'Nedeni ne bu sofranın kurulmasının?'

İlhan bardağını bıraktı. Uzun bir nefesle içini çekti. 'Zeynep'in acısına çare bulamamam.'

Sinan anlamadığı için kaşlarını çattı. İlhan'ın ağzından Zeynep ismini her duydukça boğazına bir yumru oturuyordu. 'Ne acısı? Ne oldu?'

İlhan bir şey demeyip elindeki kadehi dudaklarına götürürken Dursun usta Sinan'a baktı. 'Zeynep kizum hasta oldi. Zümrüt sana demedu mu?'

Sinan kafasını olumsuz anlamda sağa sola salladı. Nasıl söyleyebilirdi ki zaten? Kendisi söylemişti Zeynep ile ilgili bir şey öğrenmek istemediğini.

Derin bir nefes aldı. Bu gece duyduğu her cümlede biraz daha un ufak oluyordu sanki içi. Şimdi de kızın hasta olduğunu öğrenmişti. 'Ciddi bir şey mi?'

Sinan'ı cevaplayan bu kez Altan oldu. 'Lösemi.'

O an Sinan'ın vücuduna bambaşka bir acı yayıldı. Şaşkınlığını gizleyemedi, aynı anda yüzüne derin bir keder oturmuştu. Gözleri buğulandı. Dudaklarını birbirine bastırdı.

Ağzından çıkan her cümle nefesini kesiyordu. 'Ne... Ne kadar oldu?'

'On gün oldu.' diyen İlhan'dı. 'Ama on gün değil on asır geçmiş gibi.'

Demir elini İlhan'ın omuzuna koydu. 'Geçecek, çok yakında hepsi bitmiş olacak bu kötü günlerin.'

Sinan boğazındaki yumruyu geri itmeye çabaladı. 'Ne yapılması gerekiyor? İlik nakli ya da ne bileyim başka hastane, başka bir doktor.. Vardır bir çaresi.'

ATEŞ VE BARUT (ARA VERİLDİ) ~ Adım Adım Mutluluk-2Where stories live. Discover now