Ateş ve Barut ~ 7

8.7K 503 300
                                    

Merhabalaar, yeni bölüm ile sizlerleyim. Nasılsınız? Ne yapıyorsunuz?

Ve bu yeni hikayemi, yeni serüvenimi nasıl buluyorsunuz çok merak ediyorum. Umarım, hikayeyi, bölümleri, gidişatı sevmişsinizdir. 

Bölüm ithafı için yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum, sizleri seviyorum. Öpüyorumm.

Keyifli okumalar. :)

*********

Yaşlar, adamın tenini yakarcasına kendi yollarını çizmeye başladı.

Şimdi acıyla akan yaşlar, yanaklarından birer birer inip yeniden, tertemiz bir şekilde açılacak olan kader sayfasının her bir satırına ince ince, inci gibi işlendi.

-

İlhan ve Zeynep, ağaçlıkların arasında saatlerce oturdular. Önce gün batımını, ardından da ay ışığının denize yansımasını uzun uzun izlediler.

İlk ayağa kalkan Zeynep oldu. Üzerindeki toprağı silkeleyip İlhan'a baktı. 'Artık gitsek.'

İlhan kafasını salladığı yerde ayağa kalktı.

Geldikleri yolu geri dönmek pek kolay olacak gibi görünmüyordu. Çünkü her yer zifiri karanlığa gömülmüştü. Zamanın nasıl geçtiğine zaten hiç anlam verememişlerdi.

Zeynep İlhan'ın yanında yavaş yavaş yürüyordu. Biraz ilerlemişlerdi ki ayağının altından gelen sesle, zıplayıp bir çığlık attı. 'İlhaaan!'

İlhan telefonunun ışığını açıp kızın suratına tuttu. 'Ne bağırıyorsun kızım ya?'

Zeynep tam İlhan'a sokulayım derken yine bastığı yerden gelen sesi duyunca resmen adamın kucağına zıpladı. Sesi çığlık çığlığaydı. 'Kesin yılan var burdaaa! İlhan bir şeye bastım ben, ayy neye bastıımm!'

İlhan, resmen kucağında olan kızı sıkı sıkıya tuttu. Sonra telefonunun ışığıyla yeri aydınlattı. 'E sen dallara basmışsın, niye çırpınıp duruyorsun?'

Zeynep İlhan'ın bedeninden birazcık uzaklaştı, ama birazcık. Hâlâ bedeninin hatırı sayılır derecede bir kısmı İlhan ile bir bütündü.

İlhan kızın bedeninin kıvrımlarını hissettikçe başka alemlerin kapısını açmaya hazırlandı ama yok! Olmazdı. Aslında olsa ne iyi olurdu da, neyse. Kolu Zeynep'in vücuduna dolanmışken sırıttı.

'Sen iyi alıştın böyle kucağıma düşmelere, zıplamalara falan.'

Zeynep elektrik çarpmış gibi bir anda adamdan ayrıldı. Dirseğini olanca kuvvetiyle adamın kaslı karnına vurdu. İlhan acıyla karnını tutarken bu kez kendisi sırıttı.

'Sansar suratlı öküz! Kucağına alışmışmış! Git elin kokuşmuş yellozlarını alıştır kucağına!' Lafını bitirir bitirmez yüzünün yanında uçup geçen yarasayı fark ettiğinde yeniden İlhan'ın kucağına zıplamıştı.

'İlhan, götür beni buradan ya, kurda kuşa yem olucaz.'

İlhan, yeniden yek pare olduğu kızın hallerine gülümsedi. 'Hey yavrum hey. Yarasa sen nelere kadirsin. Allah'ın sansar suratlı öküzünün kollarına süpürgeli bir cadıyı yeniden attın yahu.'

Kendi kendine sırıttı. 'Aslında seni burada yaban domuzlarının arasında bırakmak vardı da, işte. Merhametli bir adamın ben.'

Zeynep, yediği lafları pas geçip, yaban domuzunda durdu. İlhan'ın kolunu çekip koparacakmış gibi sıkı sıkıya tutuyordu. Sesi fısıltı gibi çıktı. 'Yaban domuzu da mı var?'

ATEŞ VE BARUT (ARA VERİLDİ) ~ Adım Adım Mutluluk-2Where stories live. Discover now