sindirella'nın vukuatları

3K 299 229
                                    

''Sindirella'ya ayakkabılar tam olduysa...'' Jinyoung Hyung'ın göğsüne yasladığım kafamı yana yatırdım ve televizyon ışığından o cennetlik yüzünü seçmeye çalıştım.

''Ayakkabı neden düştü Hyung?''

Birkaç saniye tepki vermedi. Sonra bıkkınca ofladığını işittim. ''Yalnızca filmi izle ve çeneni kapat Bam.'' Gözlerimi devirdim ve eski pozisyonumu aldım. Adam 19. yaşında bunamış, ne yaşadıysa artık.

''Böyle yaparsan anlaşamayız Hyung. Evden ayrılmamı mı istiyorsun?''
''Evden ayrılsan 3 gün bile hayatta kalamazsın.''

''Ömrümün sonuna kadar rahatça yaşamama yetecek miktarda param var.'' Hahladığında göğsüne daha fazla sırnaştım. ''Eğer önümüzdeki perşembe öleceksem.''

Jinyoung Hyung'ı seviyordum. Benimle ilgileniyordu. Ona güveniyordum hem.

''Eee hyung... işi ne yaptın?''

Birlikte yaşamanın avantajlı olduğu insandı. Ev arkadaşım olduğu için onunla gurur bile duyuyordum.

''Kovuldum.''

Alışılmadık değildi.

Jinyoung Hyung'ın kriterlerine uygun bir iş henüz dünya üzerinde yer edinmemekle birlikte; Jinyoung Hyung insanları çileden çıkartıyordu. Büyük ihtimalle ona katlanan tek insan bendim, ve o da mecburen bana katlanıyordu.

''Üzülme Hyung, bir kapı kapanır ve başkası açılır.'' Sindirella'yla prens dans ederken tiksintiyle yüzümü buruşturdum. ''Sen de kapalı kapıyı tekrar açarsın. Kapılar bu şekilde işler.''

Zil sesiyle, ikimizde kafamızı dış kapıya yönelttik. Zile tekrar basılmasıyla ise birbirimize döndük.

''Henüz bir işe girmek istemiyorum Bambam.''

''Hayır, kapıyı açmayacağım. Ayağımı incittim ve gördüğün üzere kazağımın üzerinde cips kırıntıları var. Ayağa kalkarsam yere dökülürler.''

Birkaç saniye meydan okurcasına birbirimize baktık.

''Yerde tek bir cips parçası görürsem kıçını havaya uçururum.'' Kucağındaki cips kasesini sağ tarafına koydu ve filmi durdurdu. Koltuktan kalkıp yağlı ellerini yanımdan geçerken saçlarıma sürdü ve dirseğiyle ışığı açtı.

Tepki vermedim, çünkü 5 gündür saçımı yıkamamıştım ve zaten yağlıydı.

Kapıyı açtığını duyduğumda kumandayı aldım ve filmi devam ettirdim. Jinyoung Hyung, insanları çileden çıkartırdı ama benim de ondan pek bir farkım yoktu.

''Bambam.'' Hyung'ın yanıma gelmesiyle ona yöneldim. ''Kapıda biri var. Seni görmek istiyor.''

''İçeriye girmesine izin ver.''

''Tanımadığım birini evime sokmak istemiyorum.''

''Evimiz, Hyung. Bu ev ikimize ait.''

''Kirayı ödememe yardım etmeye başladığın zaman bu konuyu konuşuruz.''

Ofladım ve koltuğa dayalı destek çubuklarını alıp yavaşça ayağa kalktım. Yere dökülen kırıntılar sonrasında Jinyoung Hyung'a baktım ve gülümsedim. Şok içerisinde yerdeki kırıntılara bakıyordu. Topallayarak kapı tarafına ilerlemeden önce büyük, yağlı dudaklarımla yanağına bir öpücük kondurdum.

Salondan çıkıp dış kapının yanına gittim ve aralık kapıyı kolundan tutuverdim.

Tanrım, lütfen sipariş ettiğim Unicorn eti gelmiş olsun!

Hızla açtığım kapı, duvara çarptı. Yerde gördüğüm şeyle boğazım düğümlenirken, elimdeki destek çubuğunun düşmesine engel olamadım.

Bilirsiniz, bazı kapılar kapanır, bazıları açılır.

Kapalı kapıların açılması gerektiği gibi, açık kapıların da kapatılması gerekir.

Kapılar bu şekilde işler.

SaudadeWhere stories live. Discover now