Elbette Anıl'ın bir anda ortaya çıkıp böyle bir şey yapmasının bir sebebi olmalıydı. Onu okulda rezil etmemin intikamını mı alıyordu acaba? Aklıma gelen en mantıklı şey şu an için buydu. Anıl'ın bu yaptığını Ayaz öğrenirse-

"Sevgilim?" Anıl'ın sesini duyunca hemen kapıya koşup kapımı kilitledim. Kapımı açmayı deneyip kilitli olduğunu anlayınca, "Neden böyle bir şey yaptığımı merak etmiyor musun?" diye sordu.

Ses tonu tüylerimi ayağa kaldırsa da işin aslını öğrenme isteğime yenik düştüm ve kapımı açtım. Kendi evimde bana bir şey yapmaya cesaret edecek kadar sorunlu olamazdı.

İçeri girip kapıyı kapatırken yüzünde memnun bir gülümseme vardı ve bakışları asla annemin karşısındaki bakışlarına benzemiyordu; işte gerçek Anıl buydu.

"Seni dinliyorum," dedim ondan uzakta durarak. "Amacın ne?"

"Kaleyi içten fethetmeye karar verdim," dedi gülümseyerek. Bu cevabı kaşlarımı çatmama sebep oldu. "Anneni ve üvey babanı sevgili olduğumuza inandırırsam senin ikna olman kolaylaşır diye düşündüm."

"Gerçekten senin derdin ne?" diye sordum merakla. "Neden bana kafayı bu kadar taktın gerçekten anlamıyorum."

"Aşık olmuş olamaz mıyım?" diye sorarken masamın üstünde duran saç tokamı eline alıp inceliyormuş gibi yaptı.

"Olamazsın!" dedim hemen. "Aşık falan olmadığını da çok iyi biliyorum. Kim bilir neyin peşindesin!"

"Nereden biliyorsun sevgilim?" derken tokamı cebine koyup bana doğru gelmeye başladı. Her ne kadar tokamı alması beni rahatsız etse de onunla uğraşmak istemediğim için aptal bir tokayı dert etmek istemedim.

Aramızdaki mesafeyi koruyabilmek için ben de geriye doğru adım attım. Sırtım pencerenin pervazına değdiğinde mecburen durmak zorunda kaldım. Daha fazla gelecek olursa pencereden atlamayı düşünüyordum.

"Merak ediyordum da şizofren olmak nasıl hissettiriyor? " diye bir soru sorduğumda dalga geçer gibi sırıttı.

"Bundan sonra benim sevgilimsin alışsan iyi olur. "

Ondan korktuğumu düşünmesin diye burnumu havaya diktim. Aslında ondan korkmam için bir sebep yoktu ama bilinmezlik beni tedirgin ediyordu.

"Ayaz bu yaptıklarını öğrendiğinde sana ne yapar sence?" Nihayet onu durdurmayı başardım; bana yaklaşmayı bırakıp birkaç adım önümde durdu. Gözleri kısıldı. "Muhtemelen bu kez sadece burnunu kırmak ile kalmaz; kafanı tamamen yerinden söker!"

Yüzünde anlamsız bir gülümseme ve mutluluk pırıltısı vardı; Ayaz'dan korktuğunu biliyordum ama yine de tuhaf bir özgüveni ve arsızlığı vardı. İşte beni tedirgin eden de buydu.

"Ayaz'ın gücüne çok güveniyorsun," dedi. Yüzü birden ciddileşti. "Peki ya ruhu da yeterince sağlam mı sence?" Sonra ürkütücü bir şekilde gülümsedi. "İnan bana Ayaz'ın canını yakabilirim. Gerçek gücün kimde olduğunu ve sonunda kimin kazanacağını asla bilemezsin. "

Beni darmadağın olmuş düşüncelerim ve sinirden dalgalanan bedenim ile bırakıp odamdan çıktı. Anıl Ayaz hakkında çok fazla şey biliyordu; bu yüzden korktum çünkü ona gerçekten zarar verebilirdi.

Yıllar önce kendi tabancasından çıkıp, annesinin bedenine giren o kurşun Ayaz'ın da ruhuna saplanmıştı. Hayatın acımasızlıkları ile kaynatılmış o kurşun hâlâ oralarda bir yerlerdeydi. Ayaz'a ruhsuz demek doğru olur muydu bilmiyordum ama içinde can çekiştiğini söyleyebilirdim.

***

Anıl'ın yaptığı şeyin cezasını çekmesini istiyor olsam da bunun Ayaz'ın ceza standartları içerisinde olmasını istemiyordum. Aslında Ayaz'ın Anıl'a yapacaklarından korktuğum kadar Anıl'ın Ayaz'a yapabileceklerinden de korkuyordum. Bu yüzden Ayaz'ı birkaç gün okuldan ve Anıl'dan uzak tutmaya ve bu sorunu çözmeye çalışacaktım.

ZEHİR (1)Where stories live. Discover now