DİVANE- BÖLÜM 1-

En başından başla
                                    

"Beni senelerdir görmemesine, kardeşiymişim gibi davranmasına alıştım, en doğalı da bu zaten. Ama nasıl olur da bir aydır Canan'la birlikte aklım almıyor Simge." Diyerek önümdeki taşa sert bir tekme geçirdim sinirle. Bazı şeyleri kabullenmek o kadar kolay olmuyordu.

Aklımı kaçırmak üzereydim, düşündükçe dibe batıyordum sanki. Nereden tutsam elimde kalıyordu ve ben toparlanamıyordum.

"Bende anlamıyorum, bana da bahsetmedi hiç. Kiminle konuştuğunu ne yaptığını hep soruyorum biliyorsun, ama Canan'la ilgili tek kelime etmedi bugüne kadar." Dedi Simge şaşkınca omuz silkerken.

Derin bir nefes aldım kendime gelmek için. Ciğerlerime dolan soluğun kesilmesi uzun sürmedi, az önce geride bıraktığım aşkım şu an başka tenlerde soluklanıyordu. Varlığını yanımda taşıdığım ruhu aslında benden öylesine uzaktı ki, bu kendime kurduğum bir illüzyon gibi hissettiriyordu. Gerçeklikten uzak ama bir o kadar da gerçek.

O Canan'laydı.

Canan mahallenin dedikoducu teyzeleri tarafından adı çıkmış biriydi, bakkal Saadettin abinin kızıydı. Akla gelebilecek her türlü kötülük bence onun kanında vardı. Yalancıydı, hırsı uğruna her şeyi yapabilirdi ve bunun yanı sıra mahallenin erkeklerini elinde oynatır sonra onları birbirine düşürürdü. Alkolik ve şiddet eğilimli abisinden bu sebeplerden dayak yediği çok olmuştu, Kuzey'le arkadaşları ise hep onu bir şekilde kurtarır korurdu. Abisi Orçun'da zaten  Kuzey'le kanlı bıçaklıydı. Koca mahallede doğru düzgün anlaştıkları kimse yoktu bu abi kardeşin. Annesiz büyümüş olmalarından mıydı bilemiyorum ama kimsenin sevgisinden ya da uzatılan yardım elinden bile memnun olmuyorlardı. Her gün bir kavga bir tartışma vardı evlerinde, bakkalda hatta mahallenin ortasında.

Ama babaları Saadettin abi öyle değildi, iyi niyetli ve eli açıktı herkese karşı. Daha kırk altı yaşında başında saç kalmamıştı adamcağızın. Oğlunun da kızının da başı bir türlü beladan kurtulmuyordu. Onların yaptığı her şey ise babalarını insanlara daha fazla mahçup ediyordu.

Olduğum yerde bedenimi taşıyamadığımı hissettim...

Kendimi kıyaslamıyordum, ama istemsizce neyim eksik diye düşündürüyordu bu his bana.

Artık gerçekten yorulmuştum. Sadece hoşlantı deyip geçiştirmeye çalıştığım bu tarifsiz duygu yıllardır peşimi bırakmıyordu. Gecem gündüzüm Kuzey olmuştu ve imkansızlığımız her geçen gün canımı acıtıyordu.
Bana sadece kardeş gözüyle bakıyordu. O zaman bende ona abi gözüyle bakmalıydım, doğrusu buydu ama olmuyordu işte.

Aramızda sadece beş yaş var ne diye abi gözüyle bakıyormuşum? Diyen iç sesime güldüm, ağlanacak halime gülüyordum resmen. Delirmek üzereydim. Sinirden verdiğim tepki arkadaşımı korkutmuştu sanırım.

"Azra korkutma beni, az önce ağlıyordun şimdi niye gülüyorsun kızım?" Dedi Simge korkuyla beni izlerken. Gülüşüm bile yakıyordu canımı.

Sanırım gerçekten delirdiğimi düşünüyordu karşımda pörtlek gözlerle bana bakan Simge.

"Kuzey bende akıl bırakmadı Simge." Diyerek gülmeye devam ettim. Yüzünde o kadar komik bir ifade vardı ki asıl şimdi ona güldüğümün farkında değildi.

"Of abi of, bir tane normal arkadaşım vardı oda senin yüzünden delirdi." Dedi isyanla, abisini fazlasıyla sevdiğini belli ediyordu her zaman.

Kuzey'in biricik cadı kardeşiydi o.

Çalan telefonumu bekletmeden cebimden çıkardım. Annem arıyordu. Gözyaşlarımi silip boğazımı temizledim, acılarımı saklamak zor oluyordu ama alışkındım. Özellikle anneme karşı daha dikkatli davranmam gerekiyordu çünkü her şeyi neredeyse gözüme bakarak anlama yeteneğine sahipti birçok anne gibi.

DİVANE ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin