Sen Beyaz Olansın

45 6 2
                                    


Elini yanağıma doğru getirip işaret parmağıyla yüzüme düşen saçımı kavrayıp 'öyle güzelsin ki, öyle doğal, içten, masum, yalan bile söyleyemiyorsun. Bu sana o kadar çok yakışıyor ki, bu masumiyetini sakın bozma. Kimsenin seni üzmesine izin verme. Senin kadar kıymetli kızlar kalmadı. Sen beyaz olansın. Bembeyaz. Sakın siyahlara bulaşma. ' dedi ve bedenimi kendine doğru çekti. Başımı okşadı, saçlarımın arasında doladı ellerini ve bunu öyle narin, hassas yaptı ki parmaklarının değdiği her yerde çiçekler açtı sanki. Kalbim bir çocuk kadar şendi. Onu öyle çok yaşamayı istedim ki buna kelimeler yetmezdi. Sonra dudağını alnıma doğru getirdi. Nefesini alnımda hissettim. Alnımı öptü içine çeke çeke. O sırada bir eli saçlarımın arasında bir eli omuzumda hassas dokunuşlar yapıyordu. Hayatımın o ana kadar ki en etkileyici birkaç dakikasıydı. O anı istediğim içindi belki elim Koray'ın beline dolandı. Onu tanıdığım ilk gün yazdığı not geldi aklıma. İhtiraslı bir kadın... Beni böyle mi görüyordu? Yaşadığımız bu anda o da benim kadar mutlu muydu? Bir başkasıyla bu anı yaşayabilir miydim? Hayır. Bu anı yaşayabileceğim tek adamın o olduğunu biliyorum ve ona nasıl aşık olduğumu da. O da bana bu ihtirasla mı yaklaştı?

O sırada Koray'ın telefonu çaldı ve kaşlarını kaldırarak dudaklarını büzdü; ellerini de saçımdan ve yüzümden çekip telefonu eline aldı. İki- üç adım uzaklaşıp telefonu açtı ve aklım saçlarıma dokunan ellerinde kaldı. Telefonda gülerek konuşuyordu ve içimde anlamsız bir ürperti hissettim. Onun bir başka kadınla konuşuyor olma ihtimalinden kendimi alamıyordum. Belki bir sevgilisi var ve o kaçamak bir gün olarak benimle vakit geçiriyordu. Ama kafamın bir yanında bu düşünceler olsa da onun böyle bir şey yapmayacağını biliyordum. Evet, onu tanımıyordum; hatta birkaç bilgiden başka hakkında bildiğim bir şey yoktu ama saçma bir şekilde ona güveniyordum. İlk göz göze geldiğim andan itibaren... İlk görüşte aşk asla inanmadığım bir şeydi. Filmlerde görünce çoğunlukla bana saçma gelirdi. Tuhaf... İmkansız bir şeydi belki de benim için. Ama hayatımın odak noktası olacağını nereden bilebilirdim. Onun o güzel gözlerine bakmayı sonsuza kadar sürdürme isteğim eski tüm düşüncelerimden beni alıkoyuyordu. Koray telefondaki kişiye 'benden haber bekle sen' diyerek tedirgin bir şekilde yanıma geldi. 'Gidelim mi?' dedim gözlerine hafif bir kızgınlıkla bakarak. 'Olur' dedi. Sessizliğimizi sürdürerek vapura bindik. Akşam güneşinin en güzeliydi bindiğimiz vakit. O kızıllığıyla büyülüyordu tüm şehri. Cennetin ne kadar daha güzel olabileceğinin kanıtı gibiydi. O kızılımsı havanın büyüsü sarmıştı beni. Koray'a ne çok şiir yazardım. Kafamın içinde onunla ilgili olan hayallerimi bilse bana aşık olur muydu? Ama benim gibi aşktan korkan, çekinen, ürkek ve saf bir kızın bunu yapması zor muydu, imkansız mı? Ona hem bu kadar aşık olup aynı anda ondan nasıl da böyle kaçabiliyordum. Vapurda benimle hiç konuşmamıştı. Sanırım ona sebepsiz yere tavır almama kızmıştı. Anlayabiliyordum. Vapurdan iner inmez de tam bana bir şey söylemek için gözlerime baktığı sırada tam tüm dünya durmuş bizi izleyecekken telefonum çaldı ve arayan tabii ki huzur bozan Cengiz'di. Yine en güzel anda beni olmak istediğim dünyadan alıyordu. Cengiz'in aradığını gören Koray telefonu açmamı söyledi. Cengiz yine baskıcı tavrıyla beni almaya geleceğini söyleyince ona yerimi söyledim ve telefonu kapadım. Koray da bana artık gitmesi gerektiğini söyleyip buruk bir yüz ifadesiyle yanımdan ayrıldı. Belki kaderime, belki şansıma yine isyan etmeden oturup ağlayıp durdum. Kalbim Koray'ın yanından ayrılmak istemezken o bundan bir haber çekip gidiyor; hiç istemediğim halde beni almak için Cengiz yanıma geliyordu. Bazen düşünüp dururum, zamanı geriye alabilsek ben hayatımın hangi dönemine götürürdüm zamanı. O kadar karmaşık bir hal alırdım ki bunu düşündükçe; bir süre sonra düşünmekten de vazgeçerdim. Ortaokulda tayini başka şehire çıktığı için gitmek zorunda kalan, bana hayatı öğreten, edebiyat öğretmenimin olduğu zamana... Belki gitmesini engellerdim ya da dadımla olduğum zamanlara... Gitmesine izin vermezdim. Ama hepsinde annemle babamın kavgasının gürültüsü, beni ezip kişiliğimi, özgüvenimi, her şeyimi benden almaları, bunlar hep aynı kalacaktı. Ne kadar düşünürsem düşüneyim içinden çıkamadığım durum buydu. Ben doğduğum günden beri onların bana koydukları kurallarla onların istekleriyle büyüdüm. Eğer geriye dönmek isteseydim de döneceğim bir zaman dilimi olmazdı. Annemle babamın oluşumumda birleştikleri ilk anda annemin başı ağırsaydı, babam anneme kızıp çekip kapıyı çıksaydı ya da tam o esnada davetsiz misafir gelseydi... Bir şey olsaydı da olamasaymışım. Ancak böyle olurdu. Ama bu Koray'ı bir gün görecek olmamı engelleyecekti. Ona aşık olmamı... Tüm bu kötü zamanlara rağmen ona olan güzel hislerim için bunca şeyi yaşamaya yine razı gelirdim.

Hepimizin hayatı iyilerle kötülerle dolu. Ancak bir güzellik için bunca kötü şeye katlanma fikrimin sebebi Koray'a olan aşkımdı. Bu düşünce bile beni tebessüm etmeye yetiyordu. Koray bunlardan habersiz olsa da onun kalbinin güzelliği tüm sevgimi ve belki çok daha fazlasını hak ediyordu. Aşk tam olarak böyle bir şey değil miydi? Onun haberi olmadan da onu sevmek. Onu her an görmeyi istemek... Bir sürü anınız olsun istemek... İçinde kopan fırtına, tenine verdiği his, titreyen ellerinin en güzel sebebi, hızla atan kalbin sorumlusu, gözleri ışıl ışıl yapan o sevinç hali ve en güzeli de bunları düşünürken insanın kendini tebessüm eder halde bulması... Aşk çok güzelmiş. Onun bendeki varlığını öyle seviyorum ki... Sevmek acı verdiği kadar güzel bence.

Böyle güzel hayallerden beni uyandıran Cengiz gelmişti yanıma. Suratım asık bir halde o çok sevdiğim(!) Ersin'lere gittik. Cengiz devamlı yüzüme bakıyor ve anlamsız bulduğu yüz ifademden bir an önce kurtulmamı diliyor gibiydi. Ben ise onu hiç olmadığım kadar umursamıyor, Koray'ın yanımdan ayrılırkenki son halini getiriyordum gözümün önüne. Saatler zar zor geçmişti o an benim için. Sonra eve gelip sığındığım en özel yanımla buluşmuştum iç sesim, günlüğüm...

***


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İHTİRAS  GÜNLÜĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin