Bir Şey Hissetmedin Mi?

53 5 1
                                    

Bisikletle Mehmet Bey'in evine gittik. Ev tam hayalimdeki gibi eski bir köşktü. Bahçesinde çiçeklerle örtülü ve demirden bir masası vardı. Köşkün merdivenlerini çıkarken kalbim daha hızla artmaya başlamıştı. Koray bana inanılmaz heyecan veriyordu ve Mehmet Bey'in benimle ilgili düşüncelerini öğrenme olasılığı artıyordu. Koray kapıyı çaldı ve biraz iri, gözleri koyu kahve 40'lı yaşlarında sevimli bir kadın açtı kapıyı.

-Emine teyzeciğim nasılsın, gelebilir miyiz?

-Ne demek gelin bakalım.

Koray'ı gördüğünde kadının gözlerinin içinin parladığını görebilmiştim. Belli ki Koray Mehmet beye sık sık gelen biriydi. Araları da oldukça iyi gibiydi. Hemen 'ne içersiniz, ne ikram edeyimler'. Koray'a kaş göz işareti yapıp Mehmet bey için sabırsızlandığımı anlatmaya çalışsam da gıcıklık bu ya anlamamazlıktan gelip Emine teyzeyle konuşmayı sürdürüp durdu. Yok efendim senin amca oğlu ne yapıyora giden konuşmalar hayli sıkılarak:

-Mehmet Bey nerede?

İkisi de birden bana bakmıştı. Ama sabırlık derecem git gide artmıştı. Bir an önce tablomu da sahibini de görmek istiyordum.

-Biraz geç geldiğiniz için o da çalışma odasına çekildi. Yeni bir sergi için çalışmalar yapıyor. Bu aralar bayağı yoğun. Kimseyle görüşmüyor normalde. Ama Koray ona çok ısrar edince kıramadı ama siz de geciktiniz.

-Ama lütfen 5 dakika görüşeyim. Tablomu göreyim bari. Koray bir şey söylesene.

-Tamam selam söylersiniz, kusurumuza bakmasın. Biz iki gün sonra uğrarız.

-Koray, çıkalım mı? Dışarda tartışalım.

-Tamam. Emine teyze kendine iyi bak.

Köşkten çıktığımız anda suratım sirke satmaya başlamıştı. Koray da bana bakıp gülmeye...

-Niye görüşmedi ki? Ne kadar egolu, bencil biriymiş. Sen niye bir şey söylemedin? Kadın ne kadar seviyor seni belli.

-Beni sevmeyen ölsün.

-Aman kendini beğenmiş, ukala şey.

-Aa kim? Neyse bak şimdi bu adam dakik biri. Saati geçirince gelmeyecektik buraya.

Hayal kırıklığı yaşadığım kesindi. Ama zamanın hiç farketmeden akıp gittiğini anlamamamın sebebi Koray'a olan tutkulu aşkımdı. Onunla beraber olmanın verdiği güzel dakikalardan pişman değildim. Hiç tatmadığım huzuru buluyordum onun yanında. Bu sebeple saatin nasıl geçtiğini anlamıyordum. Hayatta evlilik lafı beni hep ürkütürdü; belli bir sorumluluk, sorunlar ya da her ne ise o olumsuz sebepler. Ama hayatımda ilk kez biriyle evli kalma düşüncesi beni korkutmuyordu. Sürekli onunla yaşama isteği. Onun olma arzusu. Seneler boyu başım onun omzunda, olma fikri. Onun için yemek hazırlama fikri. Onun yatağında onunla olma fikri. Bu tertemiz bedenimi teslim etmeyi isteyeceğim adam olması belki. Çocuklarımın 'baba' diye seslenebileceği o adam Koray'dı. Belki yeterice tanımıyordum, bilmiyordum nasıl biri olduğunu ama ben hissetmiştim onu gördüğüm ilk gün. Onun benim hayatımın adamı olduğu fikri. Koray tutkulu, arzulu, ihtirasli bir kızın hayalinde böylesine yer etmiş her şeyden belki bi haber günü benimle geçiriyordu.

O sırada telefonum çaldı ama Koray'a dalmış sesi duymuyordum. Koray bana telefonu göstererek gülümsedi. Ona baktığımı anlamış olmanın verdiği bir egoydu sanırım. Telefonu elime alıp Cengiz yazısını görünce bir süre düşündüm. Sonra da açtım.

-Cengiz, efendim.

-Okula geldim seni almaya, Ersinler de parti var, beraber geçeriz diye düşünmüştüm.

O sırada Koray sinirlenmiş bir şekilde biraz ilerlemeye başladı. O kadar hızlı yürüyorrdu ki Mehmet Bey'in evinden hayli uzaklaşmıştık. Koray'ın elini tutup 'bi sn.' dedim ve telefonda beni merakla dinleyen Cengiz'e:

-Ben bugün okuldan erken çıktım.

-Nerdesin peki?

-Ee nerdeyim? Şeyde. Selenlerdeyim.

Koray bana bakıp sessiz bir şekilde 'yalan söylemeyi beceremiyorsun' dedi. Sesi Cengiz'e gitmesin diye elimle ağzını tuttum. Parmaklarım dudaklarına değdiği an göz göze geldik. Sonsuza kadar böyle kalmak mümkün değil mi diye düşündüm. Dudaklarının sıcaklığını hissediyordum parmak uçlarımda. Avuçlarım terlemişti bile ve Koray nasıl heyecan içinde olduğumu anlıyordu bence.

-Cengiz ben parti falan sevmiyorum biliyorsun ama değil mi? Bak ne söyleyeyim. Sen Ersinlere selam söyle. Ama ben partiye falan gelemem. Kusura bakma kapatıyorum. By.

Telefonu kapadığımda Koray'ın dudaklarındaki ellerimi unutmuşbir halde Koray'a bakmaya başladım. Kaşlarını havaya kaldırıp ellerime güzel ve ıslak bir öpücük bıraktı.

-N'apıyorsun sen?

-N'apıyım? Sanırım hoşuna gitti dudaklarım. Sana da katkısı olsun istedim.

-Ukala. Kendini beğenmiş. Dudaklarıymışmış. Benim ellerim kıymetlidir. Öyle herkes öpemez.

-Ama benim dudaklarım da kıymetli. Öpmek için sıraya giren ne kadar kız var bilsen avuçlarını kesip saklarsın.

-Ben varya senin kadar kendini beğenenini görmedim.

-Yalan mı. Bir şey hissetmedin mi?

-Hayır.

-O zaman şimdi bakalım.

    -O zaman şimdi bakalım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar. Umarım beğenmişsinizdir.

İHTİRAS  GÜNLÜĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin