Hayatımda Aldığım İlk Çiçek

47 8 0
                                    


Dondurmamızı yeyip Dilburnu piknik alanına gittik. Koray bana en güzel köfteyi yedireceğini söyledi. Bisikletimizden inip yürürken küçük bir kız çocuğu geldi yanımıza. Bana gül vermesi için zorladı Koray'ı. Bunu Sude'ye anlatsam muhtemelen kız çocuğuna tepkisinden bana karşı hislerini anlardı. Ama ben Koray'ın beni sevmeme ihtimalini göze alıp bunu anlatmazdım Sude'ye. Kıza dönüp dedim ki:

-Canım bi sevgili değiliz, o yüzden almamıza gerek yok.

Koray:

-Sen bize 3 tane ver bakalım. Bak bu Derin ablan. Çok korktu nedense. Benim sevgilisi olarak anılmam nedense rahatsız etti onu. Ama biz yine de alalım.

-Yoo, ne alakası var. Kıza cevap veremedin. Ben o yüzden şey dedim, demiş bulundum. Yani. Off! Yiine bana patladı ya olay.

-Peki, o zaman bu gülü kabul edersen beni mutlu edersin Derin. Ben çiçek almayı pek sevmem.

-Romantik değilsin yani.

-Yo, aksine bunun romantizmle alası olsaydı sence romantik ve yeterince duygusal olan bir adam bu kadar güzel çiçek dalında güzelken onları sadece kalıplaşmış bir romantizm lafı için dalından koparabilir miydi?

-Bu bir simge. Yani karşındakine değer verdiğini gösteren bir simge. Bence insan kendini değerli hissedebilir. Bilmem belki haklısındır.

-Madem kendini değerli hissettirecek, o zaman dalından koparılan bu güzel gülleri al bakalım.

-Korayy. Hayatımda aldığım ilk çiçek. Ne romantik. Yani espiri yaptım. Niye güldün? Gerçekten espiri yaptım. Bak senin yüzünden kız da gülüyo. Koray bir şey desene?

-Derin ablan sana bişey dememi istiyor. Ne demeliyim?

Küçük kız Koray'ın kulağına bir şey dedi güldüler. Benimle dalga geçtiği belliydi. Arada saf ve salak kalan niye ben oldum diye Koray'a sorsam da ağzından laf alamadım. Ama doğruyu söylemek gerekirse karnım o kadar acıkmıştı ki köfte zaten daha cazip gelmişti. Seninle köfte yemek de güzeldir Koray.

-Koray sana bir şey sorayım mı?

-Bilmem sorar mısın?

-Off! İnsanlar seninle nasıl konuşuyor, anlamıyorum.

-Sorun bu mu, buna mı cevap vereyim?

-Hayır, tabiiki de. Off! İstemiyorum tamam sormuyorum.

-Ama bak şimdi merak ettim. Direttin ya cazip geldi nedense.

-Çok komik. O kadar komik ki sen espiri yapma yazık olmasın espirilerine burda harcanmasın.

-Bak bu iyiydi. Hadi sor ciddiyim.

-Hani küçükken herkes illa ki yapmıştır. Sınıfta anket soruları hazırlayan ciciş kızlar böyle türlü türlü sorular hazırlar sınıfta gezdirirdi.

-Evett. Bana da yapıyordu kızlar. Kahretsin ki cevapla cevapla bitmiyordu.

-Hemen de şımar yani.

-Ee nereye geliyor soru?

-Sen de en çok sevdiğin yemek kısmına köfte patates mi yazıyordun?

-Evett. Nasıl anladın? Sen de mi?

-Aynen. Kesinlikle.

-Nasıl anladın?

-Başkalarının yazdıklarını merak ediyordum ve genelde bakardım diğer yazanlara. Geneli bunu yazardı. O yüzden ben de dedim Koray da aynısını yazıyordur.

-Evet o ayrıcalık bence. Yani şimdi diyelim senle evliyiz.

-Benle mi? Nasıl?

-Evet yani diyelim diyorum, korkma. Örneğin, mesela, vb, gibi.

-Off! Korkmadım.

-Yani akşam yemeği hazırlamışsın. Her yer mum, ışıklar kapalı falan, bir oturuyoruz masaya makarna. Ama aşkım o bilmem ne usulu sosla hazırlanmış, özenle yapılmış bir makarna. Ama aşkım ben öğrencilik yıllarımın o zor anlarında bıraktım makarnayı da diyemiyorum falan. Düşünsene ama yap bir köfte 'aman kocam geldi doyurayım karnını falan daha hoş olur.'

-Yani senin gibi ressam, sanatçı bir adamdan da...

-Ne yani beklemezdin mi? Ne alakası var? Sanatçıların karnı aç mı? Ben kötü bir şey mi dedim?

-Yok da ne bileyim. Her defasında saçmalayıp haklı çıkmak nasıl bir duygu?

-Güzel. Ee köfteyi beğendin mi?

-Çok. Gerçekten aç olmam etkili olmuştur diye abartmıyorum ama gerçekten harikaydı.

-Ooo. Saat bayağı geçmiş. Bir saat geç kaldık.

-Evindeyse sorun olur mu?

-Çok meşgul biridir. Bir de dakik. Neyse şansımızı deneyelim.

-Peki.

    -Peki

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İHTİRAS  GÜNLÜĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin