Platonik Aşk

53 8 1
                                    


Sonra arkamda 'heyy' diye bir ses duydum saat kulesinin önünde

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sonra arkamda 'heyy' diye bir ses duydum saat kulesinin önünde. Bisikletin üzerinde bana doğru geliyor.

-Vay canına bisiklete bayılırım Koray. Ama ben süreceğim. Arkaya geç bakalım.

-Uçuruma felan aman uzak gidelim. Benim canım kıymetli bak.

-Hahah. Çok komik. Şuna 'korkuyorum benden daha iyi sürmenden' desene.

-Korkuyorum benden daha iyi sürmenden. Nasıl?

-Çok güzel.

Saat kulesinde başlayan yolculuğumuz güle oynaya, birazda insanla çarpmamaya çalışa çalışa geçti diyebilirim. Hayatımın en eğlenceli 10 dakikasıydı, taa ki bisikleti yanlışlıkla köşeyi dönmekte olan faytona sürdüğümde Koray'ın olaya el atıp bizi düşürmesine kadar. Ee tabi Koray'ın diline de düşmüştüm bir kere. Bana öfkeli bir bakış atıp bisikleti ayağa kaldırdığında bacağımın acıdığını ondan sakladım. Acımı içime attım. Çünkü benimle dalga geçmesini istememiştim.

-Madem sen bizi gezdiremedin Derin, sana hayatının en eğlenceli günlerinden birini yaşatayım mı?

-Büyükada'yı bir de senin gözünden görelim madem. Bana uyar.

-Gel bakalım, dikkatli ol, bana güveniyor musun?

-Evet, sana güveniyorum.

Koray'ın kolları arasında başlamıştı eğlenceli Büyükada günümüz. Nedenini bilmediğim biir şekilde ona sonsuz güveniyordum. Kalbimin sesini duymasından öyle korkuyordum ki bir yanım hem onun kollarının arasında olsun istiyordu; bir yanım da onun beni sevmeme ihtimalinden korkuyordu. Bu iki karmakarışık duygunun arasında Koray'ın aşkını kalbimde gün gün büyütüyordum.

'Platonik aşk acıtır insanı. Sevilmemek de korkutur. Ama en güzel yanı onu sizin kadar kimsenin sevmeyeceğini bilmenizdir. O sizin sevginizi asla bir başkasından göremeyecektir. Buna emin bir şekilde sadece onun için yaşarsınız. Kalbiniz onun için atar, beyniniz her şeyde o der. Saçma bir filmin saçma bir sahnesinde o gelir aklınıza. Elinizden düşüp yanlışlıkla kırdığınız bir bardak için oturur ağlarsınız; bahane o ya. 'Niye kırdım ben şimdi' demek değildir aslında mesele, 'neden sevmedi beni, ben onu bu kadar hak ederken?'dir asıl sormak istediğiniz. Bazen isyan edersiniz. 'Niye ben sevilmeyi hak etmedim? Niye ben?' diye kadere de Allah'a da isyan edersiniz. Başka çiftlere bakarsınız, birbirlerini bu kadar severlerken neden küçük şeyler için birbirlerini yıprattıklarını anlamazsınız. Sorunları halletmenin basit iki güzel laftan geçerken egolarla, alttan almamalarla ya da umursanmak istemekle uzatıldıklarını gereksiz bulursunuz. En güzeli de onun bir damla gözyaşından yüreğiniz acır. Uyumadan önce onun mutlu olması için dua edersiniz. O gülsün diye sevildiğinin farkında olsun istersiniz. Ama onu o kadar severken ona bunu anlatamazsınız. Sevginizi anlamasından korkarsınız, sevilmemekten korkarsınız. Çünkü en çok sevilmemek acıtır canınızı. Onu en çok siz hak edersiniz ama belki de o sizi hak edemez bunu anlamazsınız.'

     ***


Arkadaşlar yorumlarınızı bekliyorum:)

İHTİRAS  GÜNLÜĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin