Omzunda Bir Dünya Kursam

48 6 0
                                    


Koray onu ne kadar sevdiğimi bilmiyordu. Gayet profosyenel bir ressamdı. İşini öyle güzel yaptı ki beni gerçekten bir figüran gibi kullandı. Benim canımı acıtan bu tavrı onu profesyonel yapsa da sevilmemek canımı yakıyordu. Ama her şeye rağmen bu günü özel kılmak istiyor ve onun kollarının arasında sadece anın tadını çıkarmak istiyordum. Koray inanılmaz derecede beni kendine bağlamaya devam ediyordu. Seni seviyorum Koray. Beynimin içinde, kalbimin içinde... Sen duymasan da göremesen de çok seviyorum Koray.

-Eee eğleniyor musun Derin?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-Eee eğleniyor musun Derin?

-Evett, hem de çok.

-Ama bisiklet konusunda çok iyi değilsin. Bunu söylemeden edemeyeceğim.

-Yani aslında bayağı oldu. Ben küçükken beni hep dadım büyüttü. O mükemmel biriydi. Her günüm onunlaydı.

-Eee sonra ne oldu?

-Bir gün yine her Cuma günü olduğu gibi bisikletle gezmeye çıkmıştık. Sonrasında da dondurma yemeye. Ben 8-9 yaşlarındayım. Ben onu korkutmak için biraz hızlı geçip anayola çıktım. Daha çok küçüktüm. Asla onu üzmek değildi amacım ama öyle oldu. Onu çok korkuttum. Ağlattım, üzdüm. Yola çıktığımda o panikle duramadım ve bisikleti köşede duran köpeğe doğru sürdüm. Kendimi durduramadım. O korkuyla köpek yola atladı. Oracıkta öldü, gözlerimin önünde. O şok halinde ağlayamadım bile. Nuroş abla derdim ona. O bana gelip sarıldığında kendimi bıraıp ağlamıştım. Çok zaman geceleri ağlarak uyandım. Hıçkırıklarla. Annem ve babam da hep onu suçladı. Bana belli etmese de Nuroş abla hep ağladı. Hep ağlarken gördüm onu. Belli ki annem bir kenara çekip kızıyordu ona ama o kadar meşguldü ki benimle ilgilensin diye ona katlanıyordu. Derken beni çağırdılar yanlarına. Annem ve babam. Bana onun yerine yeni birini almak istediklerini söylediler. Ama onlara karşı çıktım. O giderse onunla giderim felan bir şeyler söyledim. İkna ettiğimi sandım. Ama bir gün Nuroş abla okul çıkışıma geldi, gözleri dolu doluydu. Onun üzgün olduğunu anladım ama nedenini bir türli söylemedi. Her zamanki dondurmacımıza gittik. Bana dedi ki 'Bu seninle son dondurmamız. Ben gidiyorum. Gitmem gerekiyor. Seni çok seviyorum. Ama bunu yapmam lazım. Bir gün beni anlayacağına eminim. Ama şuan kızacaksın bana. Kızma. Beraber yaptığımız hiçbir şeyden vazgeçme güzel gözlerin hep gülsün. Belki bir gün yine karşılaşırız.' Beni oracıkta beni almaya gelen şöforün yanında bırakmıştı. Elimde dondurma eriye eriye yere akmıştı. Belki de 10-15 dakika orada öyle kalakalmıştım. Hayatımdaki ilk hayal kırıklığıydı. O günden beri hiçbir zaman dondurma yemedim. Düşünsene en sevdiğin yiyecekken bir anda yok sayıyorsun. Ya ben yine başını ağrıttım. Bu hikaye canımı acıtıyor biraz. Kusura bakma açılınca. Aslında o olaydan sonra ben doğru düzgün sürmedim bile.

-Dadından daha haber alamadın mı?

-Hayırr.

-O zaman rota değişti.

-Nasıll?

-Bekle.

Koray bisikletle sahil çevresinde insanların arasında zar zor bizi eğlenceli bir şekilde dondurmacının önüne kadar getirdi.

-Madem en sevdiğin yiyecekti ondan vazgeçmemelisin. Belki onu senin kadar seveni yoktur. Bir de öyle düşün. Dondurmaya haksızlık etmeyelim? Ne dersin? Evet güldürmeyi başardım seni ama. Bak Derin hayal kırıklığı büyütür insanı. Canı yandıkça büyür insan çünkü. Ama sevdiğimiz şeyleri bırakmamalıyız. Bu onlara haksızlık. Bana güven.

-Sana güveniyorum Koray.

-Sana çok güzel bir dondurma yedireceğime emin olabiirsin.

-3 top istiyorum, ikisi karemel biri limonlu.

-Ciddi misin. Kakaolu falan bekliyordum.

-Hayır, en sevdiğim iki lezzet dondurmada.Birbirini tamamlayan. Biri ekşi, tek başına zor ama karamelle bir araya gelince öyle bir lezzet oluyor ki sanki hep birbirlerine aitlermiş gibi. Keşfedilmemiş bir aşk.

Bu güzel ve özel bakışmamız o kadar romantikt ki arkadan Ajda Pekkan'dan 'Sana Neler Edeceğim' şarkısı çalsa fena mı olurdu.

'Seveceğim gezeceğim

Görürsün sana neler edeceğim

Bir yerine bin cezayla

Hakkından geleceğim senin'

Onun gözlerinde beni ateşe atan ama yakmaktan da mutlu eden şey ne? Aşk mı? Onu bugüne kadar nasıl tanımamışım. Bu büyük bir lütuf. Bana dünyanın en güzel hediyesi onun aşkı. Beni daha güçlü yapan, hayatı bana daha çok sevdiren, yaşamak için onca güzel sebepten en güzeli, en özeli. Hiç pişman değilim onu sevmekten. O hayallerimde öyle güzel ki onun aşkını yaşamayı çok istiyorum. Omuzunda bir dünya kurup orada yaşamak...

***

'Bir insanı sevmek ama öyle böyle değil canını yaka acıta ve sevmek hele ki öyle güzel bakan gözleri olan bir adamı sevmek büyük bir hediye.'

***


İHTİRAS  GÜNLÜĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin