Merhaba Güzel Günler

7.6K 643 303
                                    

"Yah, dur burnum kaşınıyor." burnumla tembel tembel oynayıp kaşınmasına neden olan eşime mırıldandım.

Gözlerim kapalıydı ve dudaklarım öne doğru büzülüyken uyuyordum.

"Sıkılıyorum bebeğim." Jungkook istekle kulağıma fısıldadığında umursamadım. Sonra da tahmin ettiğim gibi dudaklarımda sakin bir öpücük hissettim. Fakat bu da pek  umrumda olmadığı için uyumaya devam etmiştim.

"Hadi ama, oyun oynayalım." ellerinin bacak aramda gezintiye çıktığını fark ettiğimde kaşlarımı çatmıştım.

"Yok sana oyun falan. Oyun diye başladığın her şey çocukla bitti. Bak şimdi üç tane çocuğumuz var. Uğraş uğraşabilirsen şimdi."

"Onlardan sıkıldıysan üstüne kuma getireyim. Çocukların cici annesi olu-"  duyduğum cümlelerle gözlerim kocaman açılırken öldürücü bakışlarım Jungkook'u bulmuştu.

"Seni öldürürüm. Anladın mı beni?" oldukça ciddi bir ifadeyle ona fısıldadığımda hoşuna gitmiş gibi sırıttı. 

Hangi ara havaya kalktığını bilmediğim elimi tutup duraklarıma asıldığında sertçe karşılık vermiştim. Daha çok sinirimi çıkarmak için.

"Sen on kumaya bedelsin güzelim. Hatta yüz, hatta bin. Tek kalçan bile on kumaya değer."

"Bak hala konuşuyor!-" tekrar dudaklarıma yapıştığında sinirle kıkırdadım dudakları arasında. Beni aynı anda sinir edip, aynı anda yatıştırabildiği için bu yönünü sık sık kullanırdı beyefendi.

"Mm.." tahrik olmuş bir şekilde fısıldadığı sırada kapının aniden açılması bir olmuştu. İkimiz de hızla ayrılıp kapıya döndüğümüzde, Hoseok hyungu görmüştük.

Derin bir nefes alıp boğazımı temizledikten sonra dudaklarımı yaladım rahatsızca.

"Uuu, sanırım yanlış bir zamanda geldim." Hoseok hyung alayla konuştuğunda sırtımı geriye yaslayıp utançla etrafı gözlerimle taramaya başladım.

"Biraz yoruldum ve ara vermeye geldim." hala cevap veremediğimizi görünce kıkırdayıp devam etti.

"Ee, bebiş ne yapıyor?"

"Uhm, evde. Dadısıyla birlikte." kısık bir sesle mırıldandım sadece. Hoseok hyung anlamış gibi başını salladı.

Elime aldığım soğumaya yüz tutmuş kahvemi içmeye başladığımda tekrar konuştu Hoseok hyung. Aynı zamanda elini belime koymuştu Jungkook.

"Keşke biraz daha kalsaydın evde."

"Zaten bir hafta, bebek için ekstradan kaldım. Daha fazla izin kullanamazdım hyung.." Jungkook yanımda dururken saçlarımı geriye attığında başımı onun omzuna yasladım.

Kapının aralanmasıyle içeriye Taehyung girdiğinde, gergin bir şekilde yerimde doğruldum. Ona binlerce söz söyleyip ne kadar kalpsiz bir insan olduğunu haykırmak istesem de, hastalığı aklıma geldikçe susmak zorunda kalıyordum.

Jungkook'un, belimdeki elleri sıkılaşırken derin bir nedes alıp elini tuttum.

"Uhm, selam." ilk defa karşımızda böyle çekingence konuştuğunda şaşırmıştım. Elini bana uzatmışken tutmak istemiyordum. Bu yüzden öylece onu izlemekle kaldım.

Bu tepkime karşı şaşırmamıştı tabii ki. Bana yaptıklarından sonra gelip de karşımda, hiç bir şey olmamış gibi davranması gururumu eziyordu.

"Oh,Taehyung otursana." Hoseok hyung gergin ortamı dağıtmak amacıyla Taehyung'un elini tuttuğunda şaşkınca onları izledim.

Demek bu kadar çabuk sevgili olabilmişlerdi..

Beautiful Doctors °jikookWhere stories live. Discover now