Haydaa, Gel de Dövme!

8.7K 861 373
                                    

"Jimin, eğer gelmek istemiyorsan müdüre durumunu anlatabilirim bebeğim."

"Hayır!" tatlı mı tatlı uykumdan bir anda fırladığımda etrafa aval aval bakıyordum.

Jungkook az önce bensiz hastaneye gidip, o Taehyung denen pezevenkle yalnız olacağını söylemişti resmen!

Heleki bugünki ameliyatları da beraber yapıp, elleri birbirine değerse kafamı falan koparırdım kesinlikle.

Zaten bu aralar duygularım azmış durumdayken bir de bu tür olaylarla karşılaşırsam iyi şeyler olmayacaktı.

Ve benim altıncı hissim kuvvetliydi. Yani kesinlikle bir şey olacaktı, hissediyordum bir kere.

"Bebeğim, sakin ol." Jungkook endişeyle bana bakıp saçlarımı geriye doğru yatırdığında derin bir nefes alıp büyükçe esnedim.

İlk zamandan beri alışkanlığım olan hareketi yapıp elimi karnına götürüp esnerken, Jungkook'un bakışlarını üzerimde hissediyordum.

"Eğer bir an önce kalkmazsan seni yemek zorunda kalacağım." keyif barındıran sesiyle mırıldandığında gülümsemiş ve kırmızı, öpülesi dudaklarına sulu bir öpücük bırakmıştım.

Ardından ayaklanıp banyonun yolunu tuttum. Bu aralar çişe fazla çıkıyordum. Resmen eziyetti benim için ama bu eziyet bile, içimdeki miniği hissetmemle tatlı bir maceraya dönüşüyordu.

***

Yine maskem, ağzım ve burnumu kapatırken karşımda duran eşimle romantik bir ameliyat gerçekleştiriyorduk.

Ara ara bana sırıtan gözlerini, bazende ellerini hissediyordum. Bu da midemdeki kelebekleri coşturup, içimdeki miniğe canlılık veriyordu sanki.

Bebeğimizin kalp atışlarını boğazımda hissediyordum resmen.

"Jimin, bundan sonrasını ben yaparım. Sen gidip dinlen." bana doğru seslenen eşimle düşüncelerimden sıyrılırken verdiği komutla başımı salladım.

Çenemle büyük bir savaşa girip maskemi dudağımın altına kadar indirdiğimde, Jungkook'a doğru adımlayıp yanağına şans öpücükleri bıraktım.

Yanınimızdaki hemşirelerin fangirl çığlıkları kıkırdamamı sağlarken gülümseyerek ameliyat odasını terk etmiştim.

Kanlı eldivenlerden kurtulup, yüzümdeki gülümsemeyle ellerimi dezenfekte ettiğim sırada yanımdaki lavaboda esmer bir el görmemle başımı kimin geldiğini görmek için kaldırdım.

"Jimin? Nasılsın?" yüzündeki iddialı gülümsemesi ve keyif barındıran ses tonuyla konuşan Taehyung tahminlerim arasında elbetteki yoktu.

"Ah, yardıma geldim." ona soran ifadelerle baktıığım için kısaca açıklama yaptığında kaşlarım çatılmıştı.

"Gereken her şeyi yaptım zaten. Beni de Jungkook göndermişti."

"Biliyorum ama hastanın yarasında son bir dokunuş kaldı. Bunu da ben yapmalıyım diye düşündüm."

"Yalnız kafana göre her ameliyata giremezsin, bunu biliyorsun değil mi?" ellerim belimde tek kaşım ise havada onu süzdüğümde alayla kıkırdamıştı. Ama sahte gülümsemesiyle bana sırıtmaya devam ediyordu.

"Onu da biliyorum. Merak etme canım, müdürden izin aldım. Tanıdık olduğum için izin verdi." sevimsiz bir gülümseme gönderip cevap verdim bende.

"Peki." ardından adımlarımı, ameliyatın izlendiği büyük camlı odaya yöneltirken düşünmeye  başladım.

"Gören de kurban kesiyoruz sanar. Müdür izin vermişmiş. Aman büyük başarı Bay Kim Taehyung!" sessizce tıslarken bir an önce şu küçük salona varmayı diliyordum.

Sonunda salonu bulduğumda hızla kapısını açıp sessizce içeriye doğru adımladım ve en ön sıralardan birine yerleştim.

Büyük camdan ameliyathane görünürken Taehyunh hemen kocamın yanına konmuştu. Sinek, ne olacak!

"Bay Park, nasıl geçti ameliyat?" kalın bir ses duyduğumda profesör olduğunu düşünüp gözlerim ameliyathanedeyken cevap verdim.

"Zor bir ameliyat değildi ama dikkatli olmamız gerektiği için üstünde titredik bayağı-" başımı çevirip  profesör diye tahmin ettiğim bedene baktığımda tanıdık siöayı görünce göz devirdim.

"Yaw Hoseok hyung, ne kadar komikleştin sen böyle? Bir ara bana da öğret!" sinirle tıslayıp tekrar önüme döndüm.

"Hamilelik hormonların azmış gene? Ne oldu, kızarmışsın?" kıkırdamaya devam ederken konuştuğunda kaşlarım çatılmıştı.

"Ne kızarması yahu? Gayette iyiyim ben. " nispet yapar gibi bakışlarımı büyük cama dikerken kocamın dibine kadar giren Taehyung gözümden kaçmıyordu. Tanrım, sanki ameliyat değilde oyun oynuyor. Pezenge bak!

"Bu yeni doktor çok havalı değil mi?" dirseğini dizine dayamış, yumruk yaptığı eline çenesini yaslamış hyunguma döndüğümde samimiyetsiz bir gülümseme bıraktım.

"Ya ya, çok havalı." sinirli bakışlarım tekrar cama döndüğünde Taehyung'un bizi, daha doğrusu beni boş bakışlarla izlediğini gördüm. Neden böyle garip, korkutucu ya da tuhaf baktığını anlamamıştım.

Fakat Hoseok hyunga baktığımda onunda kaşlarının çatıldığını gördüğümde gerginleşmeye başlamıştım.

"Jimin, bu sana tip tip bakıyor mu, yoksa bana mı öyle geliyor?" fısıltılı sesini duyduğumda, bakışlarım Taehyung'dayken cevap verdim.

"Evet ama neden böyle baktığını anlamadım. Halbuki değiştiğini düşünmüştüm.." iç çekerek mırıldandığımda bana yaklaşan bedenle gelecek soruyu beklemeye başladım.

"Ne? Siz daha önceden tanışmış mıydınız?"

"Evet, hemde çok yakından. Canımızı yakacağı kadar çok yakından tanıyorum.."

Belki de değişmemişti, hala aynıydı.



Bir günde, iki farklı fice bölümler attım.

Yeminle helal bana. Süperim yaw ben.

İç sesim; "Nah, okuyucuları ağaç olana kadar beklet sonra iki marifet yapıp böbürlen. Yok öyle dünya canım."

Ben; "Sussana amına koyim. Şurda iki hava da mı atmayalım?"

İç sesim; "Hava mava atma, bölüm at gerizekalı."

Ehü

Beautiful Doctors °jikookTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang