Aşk Tazelemesi

8.5K 699 301
                                    

Yolculuk boyunca yüzüme bakmaya tenezzül etmemişti sevgili eşim. Onunla konuşmaya çalıştığımda kısa cevaplar veriyor, beni çileden çıkarıyordu.

Beyefendi hem suçlu, hem güçlüydü arkadaş!

Tamam, belki benim de biraz suçum olabilirdi ama o da abartıyordu canım!

Derin bir nefes alıp elimi yavaşça viteste duran büyük eline götürüp sıkıca tuttum elini. Ona dokunmamla bariz bir şekilde yutkunmuş ve siyah güneş gözlüğünü diğer eliyle hızla düzeltmeye çalışmıştı. Bu etkilenen haline sırıtmakla yetinip, yavaşça elini okşamaya başladığımda başımı diğer tarafa çevirdim.

Yola odaklı gözlerini anlık bir şekilde bana çıkardığında, onu görmezden gelerek radyodan bir müzik açmayı denedim. (Medyada var.)

Duyduğum güzel müzikle tebessüm ederken önüme dönüp saate bakmak için telefonumu cebimden çıkardım. Bu arada Jungkook'un elini hala okşuyordum.

Telefonumu cebime tıktığım sırada arabanın durmasıyla gideceğimiz tatil köyüne geldiğimizi anlamıştım.

"Geldik." yine aynı soğuk tınıyla mırıldanan eşime süt dökmüş kediler gibi baksam da, saniyelik bakışları beni bulmuş ve arabadan inmişti.

Oflayarak emniyet  kemerimi çözdükten sonra arabadan inmeye çalıştım. Fakat sadece çalıştım. Çünkü koca karnım inmeme hiç ama hiç yardımcı olmuyordu. Yine de bundan şikayetçi değildim. Bu sayede Jungkook'la yakınlaşmış olacaktım.

"Şey, Jungkook. İnemiyorum da, yardım etsen diyorum?" büzmüş olduğum dudaklarımla beni bekleyen eşime seslendiğimde bana dönmüş ve çaresiz galimi görünce, derin bir nefes alıp yanıma gelmişti. Bey efendinin keyfi yerinde değildi galiba. Böyle isteksiz bir şekilde davrandığına göre. 

İstemsizce asılan suratımla birlikte kollarımı boynuna dolayıp ellerini belime yerleştirmesini sağladım.  Gözlerim onun gözlerinin tam içine bakarken burun burunaydık. Sanki ilk defa öpüşecek iki sevgili gibi.

Yaptıklarıma hiç bir şekilde tepki vermediğinde dudaklarına bastırdım dudaklarımı.

Hadi şimdi tepkisiz kal Jungkook bey.

Onun inadına dilimi dudaklarında gezdirdiğimde hızla asıldı dudaklarıma. Tebessümüm öpüşmemiz arasında yer alırken hızla ondan ayrılıp yüzüne hüzünle baktım.

"Şu an insan içindeyiz ama belki sonra devam edebiliriz, kocacığım." nispet yapar gibi kısık sesimle mırıldandığımda sertçe yutkunmuştu.

Yahu sevişemeyecektik de, ne bu heyecan anlamıyorum ki..

Boynundaki kollarımı sıkılaştırıp ona asıldığımda, girdiği etkiden çıkıp beni yavaşça kaldırmıştı. Sonunda arabadan indiğimde yavaşça doğrulup yürümeye çalıştım. Bir yandan da büyük cüsseli eşimin elini tutuyordum.

***

Tatil köyünden kiraladığımız  evlerden birindeydik ve önümüzdeki meyve tabağından meyve yiyor ve seçtiğimiz gay filmini izliyorduk.

Film fazla dramatikti ve cidden sinirlerim bozulmasına rağmen, gözyaşlarım yanaklarımdan akıyordu yavaş yavaş.

"Ne diye erkeğine güvenmiyorsa, aptal!" sinirle söylenip doğranmış muz parçalarına çatal batırıp, üç taneyi aynı anda ağzıma atmıştım.

"Ona kızıyorsun ama sen de aynı şeyi yapıyorsun." arkamdan duyduğum sesle başımı yana çevirdiğimde yüzüyle karşılaşmış ve sinirle bağırmıştım.

"Nerden yapmışım ben öyle bir şey?! Sana güvenmedim mi ben? Arkandan iş mi çev-" dolu ağzımla yüzüne doğru bağırdığım sırada  aklıma doluşan anlarla, sözüm yarıda kesilmişti. Jungkook bilmiş bir şekilde - her ne kadar gülse de bir yanı hayal kırıklığı barındırıyordu- sırıtmaya başladığında önüme dönüp başımı eğmiştim.

'Tamam, arkandan iş çevirdim ama sana yönelik değildi."

"Bana güvenmedin Jimin. On yıllık eşine güvenmedin. Kalbimi ne kadar kırdığından haberin yok." kısık bir sesle mırıldandığında boğazıma yumru oturmuştu.

Şimdi kendimi daha fazla suçlu hissediyordum. Derin bir nefes alıp dolan gözlerimi elimin tersiyle silip, eşimin gönlünü almak amacıyla göğsüne yaslı sırtımı kaldırı, bedenimi ona döndürdüm.

"Ama sevgilim.. B-ben gerçekten sana güvenmediğimden yapmadım-"

"Ne için yaptın o zaman? Taehyung için dersen sana inanmam Jimin. Bu bir bahane değil, anladın mı?" söyledikleriyle daha da yerin dibine giriyordum. Gözümden düşen yaşlarla ağlamamı durdurmaya çalışırken, titreyen alt dudağımı suçlu bir ifadeyle ısırmıştım.

"Ne bekliyordun? Taehyung beni öptüğünde ya da bana sarıldığında karşılık vereceğimi mi?"

"Tabi ki hayır, sadece Taehyung'a güvenmiyordum ben. Benim yokluğumdan yararlanacağını bildiğim için öyle bir şey yaptım. Yoksa..yoksa öyle bir şey yapar mıyım hiç?"  dolu gözlerimle ona baktığımda derin bir nefes almıştı. Herşeyi berbat etmiştim işte.  Onun kalbini kırmıştım.

"Jimin, bir daha böyle şeyler istemiyorum, anladın mı?" ciddi bir ifadeyle bana sorduğunda içim titremişti. İlk defa bu kadar ciddiydi.

"Tamam, tamam sevgilim. Sen yeter ki benden uzaklaşma, sevgini benden mahrum bırakma. Bir daha asla yapmam." gözyaşlarımı silip, karnıma zorluk gelmeyecek şekilde ona sarıldığımda, kolları belimin iki yanını bulmuştu. 

Şu hayatta en çok korktuğum şeydi. Onu kaybetmek. Onun sevgisini kaybetmek. Ona dokunamamak. Bu yüzdendi, ona böyle bağlı oluşum..

"İşte benim küçük, akıllı bebeğim." yüzyüze gelmemizi sağlayıp alnıma öpücük kondurduğunda, başımı tutan ellerinin bileklerine tutunmuş ve huzuru bulmuşcasına kapatmıştım gözlerimi.

"Seni seviyorum Jungkook. Seni çok seviyorum." çatallaşmış sesimle mırıldandığımda tebessüm etmiş ve karşılık vermişti.

"O zaman.. aşk tazelemeye ne dersin?" ağlamaktan şişmiş gözlerime rağmen, söylediği sözlerle anında gülmüştü yüzüm. Sanırım gülümsemekten kaybolmuştu gözlerim.

"Harika derim." ellerim başının üstünde durup saçlarını okşarken, kucağına iyice yerleşip iki elini belime yerleştirmiştim.  Karnım yüzünden dik durmuştum ama bunu pek de önemsemiyordum. 

Jungkook'un sırıtan dudakları dudaklarımı bulduğunda anında kapanmıştı gözlerim.  Onu hissettiğim an, saçlarındaki ellerim sıkılaşmış ve Jungkook'un derin bir şekilde inlemesine neden olmuştu.

"Seni çok özlemişim." sadece bir kaç saatlik ayrılığın verdiği özlemle mırıldandığında alayla kıkırdadım.

"Kaç yıldır görüşmeyen sevgililer gibisin Jungkook. Halbuki görüşmeyeli saatler olmuştu sadece." dudakları ara ara benim dudaklarımı bulup öpücük bıraktığında kıkırdıyordum.

"Beni affettin mi?" beklentiyle yüzüne bakıyorken sırıttı.

"Hastası olduğum dolgun dudakların olmasa affetmezdim. Yine şansılısın bebeğim." omzuna sinirle yumruk attığımda tekrar dudaklarına yapmışmış ve iki elimi, büyük ellerinin esiri yapmıştı. Öpüşmemiz derin bir al alırken aklıma gelen şeyle dudakları arasında mırıldandım.

"Bebek büyüdüğü için sevişemeyeceğiz sevgilim. Ama biraz tadımı çıkarabilirsin." dediklerime karşı dudakları dudaklarımdayken gülüp öpmeye devam etti.

Ardından sırtım, oturduğumuz yatakla buluşmuş ve mayışmamı sağlamıştı. Dudakları çenemden yavaş  hareketlerle boyunma inerken bir eli karnımı okşuyordu.

O gece her ne kadar tam olarak sevişememiş olsak da, o benim tadımı çıkarmış, bende özlemimi gidermiştim. Bunu kızımızın yanında yapmamız ne kadar terbiyesizlik olsa da o gece kendimize engel olamamıştık.

Ve ben, birbirimize karşı duyduğumuz hazza engel olamamıza aşıktım.









Sonunu nasıl getireceğimi şaşırdım yahu. Ama iyi oldu beğendim sanırım.

Beautiful Doctors °jikookWhere stories live. Discover now