Bölüm:34

1.4K 166 11
                                    

Sohbetimiz bittikten sonra yaşlı dost ile birlikte açık havaya çıktık.Heval'e en azından bu kadarını borçluydum.
Gün yüzü görünce mutlu olan bu yaşlı kızın o an ki minnettarlığı iri gözlerinden okunuyordu.

Heval,bak bu renk mavi...Su yeşil...Toprak sarı...Bak bunlar bizim insanlarımız...Göçmen kuşlardan birkaçı kalmış...Baksana dönüp durmaktalar az ileride.Sıkışmış gidememişler.Üşürler değil mi?Yazık kız.Niye gitmediler ki!Yazın bitmeyeceğini mi sandılar.Saf mı bunlar?Yoksa buraları çok mu sevdiler de gitmediler?Ha ne dersin?Sevseler bile yaşamak için gitmeliydiler.Değil mi?Şimdi iyi mi oldu ya!?Gurbet acı.Açlık beter.

Aptallar.

Sen nesin Dicle?Kuşları kınıyorum ama asıl ben gidemedin.Bir adam sevdim.Kalbini memleket sandım.
Kaldım.Çok zaman üşüdüm ama en halsiz halimle bile sevmeye devam ettim.Kışın ayazında ayva çiçeği açar mı?Yavan güneşe kandım.

Sen aptal kuşların efendisisin Dicle!

Tebrik ederim boş heveslerimi.Bak ne de güzel kırıldınız.Ay Vallahi güzel kırıldınız.Pek te çıtkırırıldımmışsınız.

Uzaktan kilosuna aldırmadan haldır haldır gelen genç kızı farkedince Heval'in ipini bırakıp o yöne doğru koştum.Gelen Ayşeydi.Sarılıp tek kelime etmeden doyasıya hasret giderdik.

"Boşadı mı?"oldu ilk sorusu.Kafasına hafifçe vurarak "Uff dakka 1 gol 1 sorduğun şeye bak,ben de sana 100 kilo olmuşsun diyeyim o zaman."diye kızdım.

Ayşe,omzuma vurarak"Tamam tamam.Kızma hemen.Heval'i bağla da aşağı gidek biraz."Dedi.

"Senin dersin yok mu?"Diye sordum.

"Öğle arasındayız ya ne çabuk unuttun."

"Ne unutacağım be!Okula devam ediyordum ben."

"Ney ney?!"

"He valla."

"Bırakmıyor musun Heval'i?"

"O da bizimle gelsin."

"İyi madem.Sahi okula gidiyor musun?Baya baya!"

"Hee!"

"Amaaannn nasıl oluyor o iş?"

"Bak şimdi ben evlendim tamam mı?sonra O geldi."

"Dur dur boşadı mı onu söyle önce"

"Ya Ayşe."diye yanından ayrılıp adımlarımı hızlandırdım.

"Nee?Boşadı mı?hişt bana bak!Dicle!Koşturma be.Tıkanıyorum hemen.
Yakalıyamam.O eski halimden eser yok şimdi.Kız."

Nehre yaklaşınca Heval ile Ayşe'yi arkamda bırakıp eski dosta koştum ve farkettim ki ne çok eski dost biriktirmişim.Herseyin yenisi dostun eskisi makbuldür derler.Sahiden de öyle mesela bu su,herkesin gördüğü akarsu değil çünkü ben bakıyorum şimdi benim gözlerimin önünde bir okyanus,cilveli bir kıpırtı,duygusal bir insan gibi...Mesela beni görünce duruluyor.Her seferinde...Benim çocukluğum bu akarsu ile birlikte geçip gitti işte.

Selamünaleyküm Dicle.Adaşım,Ben geldim.

Bembeyaz yüzümü Dicle'nin serin sularına daldırdım.Tıpkı eski günlerde olduğu gibi ve yine tıpkı eski günlerde olduğu gibi Ayşe boyun yakamdan tutup çekerek başımı sudan çıkardı.Su koynuma aşağı inerken başımda ki siyah tülbenti omuzlarıma indirdim.Buralardan pek kimse geçmezdi açık saçlarımı görecek.Olsa bile hemen örterdim zaten.Ayşe benim olan biteni anlatmamı sabırsızlıkla bekliyorken bende iyice nazlanıyordum.Bike de böyle yapmamışmıydı.Ne anasının gözü kızdı o.Varsa yoksa babasının Almanya'dan gönderdikleri,annesinin yeni entarileri,gözlerini ondan alamayan tüm insanlık...

Dicle OlmakKde žijí příběhy. Začni objevovat