Bölüm 9: Babasının Kızı

2.3K 196 0
                                    

Havin ile çocukları Okula girene dek gözetledikten sonra,İlkokulun karşısındaki Liseye girdim.

Yeni okulumda ilk günüm kabus gibiydi.Herkes tanışmak istiyordu ama ben Onlara ne anlatacağımı bilemiyordum.Çünkü;Sınıf arkadaşlarının evli olduğunu bilmelerini istemiyordum.Sordukları veya yorum yaptıkları şeylere evet,hayır gibi kısa kısa cevaplar verirken ortaya şöyle bir yalan çıktı.

Ben Ali Ağanın imam nikahlı karısı değil de Büyük ablası
Rojda'nın kızıydım.Çünkü Rojda Anamın çok çocuğu vardı ve yükünü hafifletmek için de beni Güya Ananemin yanına göndermişti.

Çok kolay yalan söylemiştim ama bu yalanı ne kadar sürdürebileceğime dair en ufak bir fikrim yoktu.

Akşam üzeri,eve döndüğümüzde Bizi kapıda İrem yenge karşılamıştı.Daha da doğrusu kendi çocuklarını...

Çantalarını aldı,sarıldı.Küçük kızına atkısını takmadığı için kızdı.Çocuklar Üşümesinler diye hepbirlikte koşa koşa eve geçtiler.Havinin Montu elinde olmasına rağmen Ona hiçbirirşey dememişti.Ağzının kenarıyla "Hoşgeldin" dedi sadece.Havin'e baktım.O kadar dalgın ve üzgündü ki kimseyi duymuyor.Hayalet gibi avluda ilerliyordu ama Herkes Odasına geçerken Havin neden Mutfağa geçmişti?Peşinden gittim.

Az öncesine kadar taş gibi hissiz olan çocuk Çawkani Teyzeyi görünce çantasını yere atıp eteklerine sarılarak var gücüyle ağlamaya başlamıştı.Cawkani Teyze,Havini kucağına alamayacak kadar yaşlı ve şişman olduğu için Sandalyeye otururdu.Çocuğu da dizine aldı.Gözyaşlarını silerken Ona güzel şeyler söylüyor,sakinleşmesi için uğraşıyordu.Ben kapı ardına gizlenerek Onları izledim.Havin,küçük pembe dudaklarını titreterek;

"Öğretmenim,Yarın Velin gelsin dedi."

Çawkani Teyze boyunda ki tülbentle Havinin ıslak yüzünü silerken

"Ah yavrucuğum!Yine ne yaptın?"diye sordu.

"Vallahi! ben birşey yapmıyorum.Hoca bana taktı."

Çawkani Teyze ister istemez güldü.

"Gülme"diye kızdı Havin."Herkes konuşuyor Öğretmen bana Havin sus diyor bende Herkes konuşuyor Siz yalnızca beni görüyorsunuz dedim.Terbiyesizlik ediyorsun,Yarın,Velin gelsin dedi."

"Ama sende niye karşılık veriyorsun Ögretmenine,Kızar tabi."

"Ama herkes konuşuyordu."

"Karşılık vermeyeceksin kızım.O senin büyüğün,Öğretmenin!Senden daha iyi bilir.Sen Adama karşı gelirsen O'da kızar tabi.Hem senin daha dikkatli olman lazım biliyorsun.Gelene ağam gidene paşam demezsen,Velini çağırırlar sende babannenden yersin şamarı"

Havin omzunu silkerek

"Demeyeceğim işte!"dedi."Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem."diye konudan alakasız bir laf attı ortaya.

"Sen nerden öğreniyorsun kız bu lafları."

"Bugün okulda öğrendik.Aklıma Annem geldi.Annem ay gibiydi değil mi Çawkaniciğim? Bu yeni gelen gibi çirkin değildi."

"Aaa ayıp ama kızım.Nesi varmış Onun."

"Hiçbirseyi yok!Sümsük,salağın teki."

"Babannenden önce ben yapıştıracağım ama.Konuşma kızın arkasından kötü kötü."dedikten sonra bir kenarda sessiz sakin yemeğini yiyen iri kocasına dönerek

" O'da ufak daha garibim.Nerede ne yapacağını bilmiyor.Ali
Ağaya nasıl hanım olacak bilmem!?Biri kızıverecek diye aklı çıkıyor. Zamanında canına okumuşlar kızın belli."dedikten sonra Havinin yüzünü gözünü okşayarak:

"Havinim ne olur birde Sen eziyet etme elin yavrusuna e mi?Onu da bir Ana doğurdu."

"Bende canına okuyacağım Onun.Parmağımda oynatacağım.Görürsün bak!Babam da bula bula bu salağı
bulmasaydı.Daha büyük birini bulsaydı,Belki O beni Babannemden korurdu.Bu birde bizimle okula geliyor."

"Vallahi geliyor beş kardeş ama haa!"diye Çawkani teyze bir elini sallayınca Havin tavşan gibi sıçrayarak kaçtı.Gülmeye başladılar.

Onlar beni farketmeden gitmeliydim.Arkamı dönmemle Karabasanla göz göze gelmem bir oldu.Onun görür görmez,Kalp atışlarım hızlanmıştı.Yutkundum.O birşey söylemeyince bende birşey demedim.Gözünün önünden yavaş yavaş çekilerek kayboldum.

Hava kararmış,herkes Salona toplanmıştı.Dilara'nın
Resmi daha güzel bir çerçeve içinde duvarda asılıydı.Kaynanama meyve soyup ikram ederken sürekli beni uyarıyor,daha ince kesmemi dişlerinin kesmediğini söyleyerek azarlıyordu.Ağzında taze mebrum hurmasını geverken bir taraftanda uzun uzadıya hayat hikayesini anlatıyor,uzaklara dalıp dalıp o eski günlerde kayboluyordu.Kızlarınından pek bahsetmedi.Ali varsa yoksa Ali ve Aliden sonra doğan oğlu...

Havin,diğer çocuklardan ayrı bir yerde ders çalışırken aniden bize doğru dönerek çantasından sayıları silik tahta cetvel çıkardı.Bir şeye karar vermiş gibi,Sümbül Anaya yaklaşarak elindeki cetveli yaşlı kadının kucağına bıraktı.

"Öğretmen çağırdı."dedi.Sümbül Ana yaşlı yüzünü daha da
buruşturarak;

"Disipline gittin mi?"diye sordu.

"Gitmedim.Sadece çağırdı."

"Bugün ayın kaçı?"

Havin "3" dedikten sonra her iki elinin parmak uçlarını birleştirerek öne doğru uzattı.Küçük burnunu havaya kaldırdı.Tırnak içleri lekeliydi.Kaynanam cetveli çocuğun pürüzlü parmak uçlarına 3 kere hiç acımadan, hızlıca vurdu.

"1,2,3"

O gün ayın kaçı ise Havin o sayı ile ceza alıyordu.Çocuğun çektiği acı karşısında kanım donmuştu.Havin,titreyen ellerini kot pantolonunun cebine sokarak çıktı salondan.Hiçkimse sesini çıkarmadı.Ben dahil...Kucağımdaki meyve tabağını kalktığım yere geri koyarak Havin'e bakmaya gittim.

Odasının kapısından kendimi farkettirmeden Havin'e bakındım.Bir de ne göreyim? Bir yandan acıdan sızlayan minik parmaklarına üfüyor diğer yandan annesinin fotoğrafını öperek hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

Boncuk gözleri çeşme misali akarken,İçim o kadar acıdı ki!Kanım yandı ama gidip teselli edemedim.

Yalnızca Annesinin yokluğu ile kimsesiz kalabilir bir insan;Yaşı kaç olursa olsun.Bir evlad pir olsada anneye muhtaç imiş diye boşuna dememişler.

Eğer ana yoksa O evin gülen yüzü,tatlı sözü yoktur.Baba'ya yaslanırsın,Ana ise kucaklar.Mutsuz olunca bile Hiç olmazsa Anam var der avunursun.

Bizim eski mahallede bir kadının kızı ölmüştü.İki küçük çocuğu vardı kendisi hemşire idi.Trafik kazasında öldü.Televizyonda haberini yaptılar.1 hafta Kur'an okundu evinde.Aradan Bir ay geçti.Anam bir ses duyup bakmaya çıktı.Sonra ağlamaklı bir halde geri döndü.
"Kadın yas tutuyor.dedi.Ah vah ediyor yavrum,kızım diye.1 ay oldu ama nasıl dayanırsın.Evlat acısı bu Boşuna dememişler Ağlarsa anam gerisi yalan ağlar."O gün,Merhamete gelen
Anamla kucaklaşıp biraz ağlamış sonra işimize geri dönmüştük.Ee boşa dememişler Ağlarsa Ana ağlar gerisi yalan ağlar diye.

Benim,her hatamı babama şikayet edip beni dövdüren bir anam olsada daha şimdiden burnumda tütüyordu.Ali'nin kızı ise daha 40 Günlükken Anasını kaybetmiş.Kokusunu kaybetmiş,Şefkatini kaybetmiş...

Havin, benim hakkımda düşündükleriyle haksız sayılmazdı.Ali,keşke daha büyük biri ile ,kızına Anne olabilecek biri ile evlenseydi.

O kadar yanlış bir yerde o kadar yanlış bir zamanda o kadar yanlış bir insan olarak iskan ediyordum ki hiçbir işe yaramıyordum.Daha farklı bir şekilde tanışsaydık seninle abla kardeş olabilirdik küçüğüm ama şimdi gözyaşlarını silmekten bile aciz bir kız sana nasıl Analık etsin.Sen haklısın.Herkes haklı.Benden Ali'ye Dilber olmaz,Konağa Hanım olmaz,Sana Ana olmaz...

Ben,hiçkimsenin hiçbirşeyi değilim.Seni koruyamam.Özür dilerim.

***devam edecek.
Lütfen beğenmeyi ihmal etmeyiniz😊




Dicle OlmakWhere stories live. Discover now