Bölüm 15:Gün Olur Asra Bedel

2.1K 199 36
                                    

Diyarbakır'ın esmer hanımları en güzel kıyafetlerini giymiş,pullu elbiselerinin üzerine sıra sıra dizili,göğüslerinden aşağı salınan som altın takılarını takıp takıştırıp Yaman Aşiretinin Ağa Konağına akşam oturmasına gelmişlerdi.

Herbiri birbirinden şık kızlar rengarenk minderler üzerinde kurum kurum kuruluyor,renk cümbüşü içinde adeta göz kamaştıyorlardı.Beni tanışmak için aralarına aldılar.Sümbül Ana oturmama müsaade etmişti.Nihayetinde Bu kadar kadın bir araya benimle tanışmak için toplanmıştı.Sümbül Ana Baş köşede,Onun yanında Şeref konukları ve Onların yanındada erkek çocuğu olmayan hanımlar ve büyüklü küçüklü genç kızlar çember olmuş muhabbet ediyorlardı.Bende işte o genç kızların arasındaydım.

"Eee Dicle Hoşgeldin.Anlat bakalım Alıştın mı buralara?"diye sordu sağımda oturan.Adı İsmihan'dı.Tam ağzımı açmıştım ki solumdaki başka birşey sordu.

"Ali Ağa ile evlenmeden önce hiç görüşmemişsiniz.Adını bile bilmiyormuşsun doğru mu?".Dedi.Onun adıda Gülşehri idi.

"Evlenince öğrendim."Dedim.

Gülşehri,arkasına yaslanır gibi biraz geri çekildi sonra

"Zor olmadı mı kız.İnsan bir çay içer huyunu suyunu öğrenir.Baban mı izin vermedi yoksa.Aman bu kadar da katı olunmaz ki canım"diye hiç tanımadığı babamın huyunu kınadı.

20'li yaşlarda olan İsmihan,Gülşehri'ye iyice saçmaladığını söyleyerek

-Deli deli konuşma.Ali Ağa ölse kimseyle evlenmez diyorduk.
Karısının ölümünden sonra Bütün Ağalar kızları,yeğenleri için teklif götürdüler de herkesi geri çevirdi.Ahaliyle arası açıldı o zamanlar ama Ali ağa bu.Huyu suyu belli mahsus yapmıyor ya Adam.Yas'ı var.Neyse işte kimse dargınlık sürdürmedi de mevzu kapandı.Şimdi böyle bir adamla evlenmek varken huyunu suyunu ne yapacaksın?Alışır insan.diye tek omzunu silkip,göz süzerek güldü.

Benimle yaşıt olan Gülşehri iç çekip,başımdaki mavi yemeninin oyalarıyla oynamaya başladı.

-Sen Alıştın mı?Diye sordu.

-Baban çömlekçiymiş diyorlar doğru mu?dedi başka biri gözlerimin içine içine bakarak.

-Evet.Büyük Atam Osmanlı zamanında saraya çömlek yaparmış ta o zamanlar beri bizde baba mesleğidir.Dedim,fakat Babamın güzel çömlek yapamadığını,Rahmetli babannemin anneme çömlek yapmasını öğrettiğini daha sonra Mardin'den Diyarbakır'a taşınınca annemle birlikte yaptığımız çömlekleri babamın at arabasıyla mahalle mahalle dolaşarak satmaya çalıştığını söylemedim.

Babam,sabırsız bir adam olduğu için ya çömleklerin killi toprağını ayarınca karamaz yada döndürürken elinde dağıtır sonrada sinirlenir,olduğu gibi bırakıp giderdi.Ben 10 yaşında iken vefat eden Babanneciğim,20 sinde gelin olan Anamın koluna bu altın bileziği takmamış olsaydı,koca şehirde hepten dostun yüz karası,düşmanın maskarası olacaktık.

Nur yüzlü babannem etrafındaki herkese çok saygılı,dini bütün,hanımefendi bir kadındı.Yedirmeye içirmeye,gönül almaya çok merakı vardı.Elinde tesbihi,başında bir tanıdığın hacdan getirdiği beyaz yemenisi,sabah kalkar kalkmaz sırtına geçirdiği kalın kahverengi örgülü yeleğinin cebinden abdest alırken çıkardığı misvağıyla yönü daima Hakka dönüktü.Çoğu gece sıcak koynuna kıvrılır yatardım.Hacı misi kokardı Babannem.Bütün kısa sureleri yanına kıvrıldığım o huzurlu gecelerde öğrendim.

Bazen Ona ''Senin gibi merhametli bir kadından nasıl oldu da Babam gibi sert biri çıktı.''diye sorardım hayretle.Bazen cevap vermeden saçlarımı okşar bazende o zamanlar yetiştirmesini bilemediğini söylerdi. Babannemin vefatından sonra babamın dahada fena bir adam olmasından anladık ki sesi çıkmasa bile varlığı Babamı hizaya getirmeye yetiyormuş.

Dicle OlmakDonde viven las historias. Descúbrelo ahora