Bölüm 30: Kuşak

1.7K 175 27
                                    

Beş kadının kollarında çırpınan ben,ben değildim.Adeta nefrettim.
Herkesden fazlaca iğrendim.

"Bırakın beni.Hayvanoğlu hayvanlar.Şerefsizler,bırakın diyorum geberesiceler bıraaaakkkk!"

Beni yatırdıkları kuş tüyü yatakta bir yandan debelenirken,diğer yandan da var gücümle cırlıyordum.Sesim yankı yankı bana dönerek yalnızlığımı yüzüme tokat gibi vuruyordu.Beyaz vücudum, elbiselerimden arındırılıyordu.
Çoraplarımdan,tülbentimden...Ellerimi,ayaklarımı tutarak beni zapdetmeye çalışan kadınlar,kendi aralarında ne kadar kuvvetsiz,cılız olduğumu konuşuyorlardı.Bedenim zorla ele geçirilmiş,üzerimde beyaz  tüllü bir gecelik ile beni bırakmışlardı.Utancı düşünemiyordum.Hiçbirşey düşünemiyordum.

Beni getirdikleri yer küçük bir yatak odasıydı ve buram buram parfüm kokuyordu.Akıllıca hareket edemiyordum.Önümde ki 5 kadını hiçe sayarak kapıdan çıkmaya çalışmakta bunun bariz bir örneğiydi.
Kadınlar,asık suratlı,nursuz kimselerdi.Gözlerinde beyaz beyaz çapaklar birikmiş,yüzleri güneşten yer yer soyulmuştu.Yüzlerinde kahverengi lekeler vardı.Nefret ederken gördüm.

Kadınlar,işlerini bitirmişti.Beni bırakıp gitmek üzere iken bütün dişlerimi içlerinden birinin koluna geçirdim.Ağzımda ki eti koparırcasına ısırıyordum.Duydukları acı dolu çığlıkla bir anda sersemlediler.Bunu fırsat bilerek kaçmak istesemde beni geri çekip odanın ortasına attılar.
Yüzüme kuvvetli bir şamar vurdular.
O an için gerekli olduğumdan daha fazla birşey yapamıyorlardı.Kolunu ısırdığım çılgına dönmüştü.Diğerleri onu zapdetmeye çalışıyordu.
Dişlerimde ve dudaklarımın içinde terli pis bir koku oluşmuş ve bu içimde duyduğum hıncı artırmıştı.
Nihayet gittiler.Odanın ortasında beni öylece bıraktılar.Aklım biraz olsun başıma gelirken açılan yerlerimi örtmek için ayağa kalkıp yatağı bozarak,kırmızı çarşafı üzerime çektim.Açlıktan sinirliydim.Yarı çıplak olarak birinin gelişini beklemek ise beni doyumsuz bir nefretle öldürüyordu.Benim başıma gelmez derdim.Nasıl bu kadar emin olabildim.Ağlamak üzere olduğumu hissediyordum fakat eğer ağlarsam zaten aç olan vücudum daha da su kaybederek halsiz düşecektim.
Gözyaşlarımı bir an evvel silerek etrafa göz gezdirmeye karar verdim.Biriken yaşları durdurmak hiç kolay olmamıştı.Sadece ağlamak,sadece oturup saatlerce ağlayasım vardı.Ali diye bas bas bağırmak istiyordum.Çok yalnızdım.
Ölesiye bir yalnızlık vardı odada ve bu sessizlik şah damarımı iplik iplik boğuyordu.

"Dicle,kendine gel Dicle!Aptallığın sırası değil.Deli deli olma.Yapman gereken tek şey biraz daha dayanmak,biraz oyalanmak.Ali gelir zaten.Ali gelecek.Gelmeli.Birşey yapmam gerekiyor.Birşey yapmalıyım.Şu çekmeceler.Kahretsin niye boşlar!Şu pencere!Ne biçim iş,tavşan bile sığmaz.Şu tavan lambası...Kahretsin.Erişemiyorum.
Bileklerimi keseyim.Tabi ya!Ben öleyim.Ne yapmalı?Düşün aptal şey düşün herşey aklına geliyor buradan nasıl kurtulacağını bilmiyor musun?aaaa!Dicle,birşey yap.Bir an önce şey yap."

Odanın içinde çaresizce dört dönerken ıslak bakışlarım yatağın yanında ki çekmece üzerine konulmuş abajura ilişti.Ayaklarımı sürüyerek ona doğru yürümeye başladım.Krem rengi tül ile kapalı kirli abajuru inceliyordum.Olur muydu?Nasıl olacaktı?Neden olmasındı?Daha fazla düşünmeden yatağa oturup,abajuru kucağıma aldım.Kafasını çekerek,geri kalan küçük sütunvari parçayı yerine koydum.Çarşafı bırakıp,ayağa kalktım.Büyüklü,küçüklü iki çelik telin arasına gerilmiş kumaşı ayaklarımın altına alarak tellerden ayırdım.Tellerin küçük olanını elime alıp çemberi içe doğru büküp çekerek kırmaya çalıştım.Daha da hızlandım. Kırmaya uğraştığım tel,parmak uçlarımı kesmek üzereydi.Hah!Nihayet kırılmıştı işte!Çelik telin ucunu sağ elimle tutarak sol bileğime dokundurdum.

Kapı kilidi açılmak üzere dönüyordu.Fazlasıyla emin olduğum karardan o anda şüphe duydum.
Doğru muydu bu yaptığım?yanlış mı?Yada bir önemi var mıydı doğru oluşunun?Kesecektim işte.Kapı kilidi dönüyordu.Bir anlık birşeydi yapacağım.Yaşamıma son vererek başıma gelecek olan rezaletten kurtulacaktım.Bu düşünce ile sırtım soğudu.Ürperdim.Ya sonra!İlk aklıma gelen Havin olmuştu.Beni sevmeye başladığını biliyordum.Aksiliği huy edinsede son zamanlarda kalbinde bana da yer açmıştı.Şimdi ne olacaktı?Ali de beni seviyordu değil mi?Bunu okumuştum.Benim de mezarıma gelir miydi sabahlamaya?Fakat Dilara...O yazın ölmüştü.Ben şimdi kış vakti ölürsem Ali üşür.Gerçi Ali,Haziranda ölünmez derdi ama Ocakta ölünür müydü ki?Keşke ölmeden önce sorsaydım hangi mevsimin ölmek için daha uygun olduğunu.Annem de üzülür.Babam bir tuhaf olur.Ağabeyim iki damla gözyaşı ile şerefyab eder toprağımı sonra gider.Ben kalırım.Ay karanlık!Mezar ne renk?Korkuyorum.

Dicle OlmakTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang