Bölüm 26:Leydim amman!

1.9K 176 18
                                    

Genç seyis,nefes nefese kalmıştı.Tüylü şakağından aşağı çektiği acının döktürdüğü boncuk boncuk terler süzülüyordu.Gözyaşlarını elinin tersiyle silerken terli dudaklarından aynı cümleler kesik kesik dökülüyor ''Ağam,yetiş ağam leydi ölüyor ağam.Leydi ölüyor.Yetiş ağam''
diyordu.

Ali,nefes nefese kalmaktan doğru düzgün konuşamayan genç adamı hem sakinleştirmek hemde durumun vehametini daha açık bir şekilde kavrayabilmek için ellerini hüngür hüngür ağlayan delikanlının omuzlarına koyarak

''Hâzım!Dur tane tane anlat şunu?Noldu?''diye sordu.

Delikanlı derin bir nefes çektikten sonra hızlı hızlı anlatmaya koyuldu.

''Ağam,babamlar düğüne gitmişlerdi.
Aradım ulaşamadım.Duymuyorlar heralde.Leydi de bağırıyordu ne zamandır.Gideyim bi bakayım dedim.Sereserpe serilmiş yatıyor.
Doğurtacak kimse de yok.Ablalarım da uğraşıyorlar yapamadılar.Kepaze edecekler hayvanı.Ağam yardım et ölmesin ne olur.?!Kime gideceğimi bilemedim.Ağam ölmesin"

Ali öfkelenmişti.

"Ne biçim iş yapıyorsunuz Hâzım.
Doğumu yaklaşan kısrak bırakılır da düğüne mi gidilir.Veteriner nerede?"

"Ağam yemek yiyordu.Bizdeydi.Acele kaldırayım diye kolundan çektiydim beli tutuldu.Hık diye kaldı olduğu yerde.Yardım et ağam."

Ali yutkundu.Düşünüyordu.Atı doğurtmak yada doğurtmamak işte bütün mesele buydu.Zaman hızla daralırken ani bir kararla kollarını sıvadı.Bana kapıyı arkadan kilitleyip evde kalmamı söyledikten sonra alelacele ahıra doğru koşarak akşamın alacakaranlığında gözden kayboldu.

Yüreğim,beklenmedik bu acı durum karşısında hızla çarparken kapıyı kapatmak üzere tuttum fakat bir an duraksadım.Çünkü evde kalmaktan vazgeçmiştim.Dışarı çıktım.
Pabuçlarımı ayağıma geçirip,kapıyı ardımdan çekerken kendi kendime söyleniyor

"Siz mi doğurtacaksınız atı Ali Bey!Koştur koştur gidiyorsun.İyisiniz hoşsunuz da siz ne anlarsınız at doğurtmaktan acaba?!"diyordum.

Ahıra vardığımda dışarıda esen rüzgarla oyun oynarcasına uçuşup duran siyah şalımı düzeltip usul usul adımlarla içeri girerek toplanmış bir şeye doğru dikkatlice bakan telaşlı kalabalığa doğru yürüdüm.Yanlarına vardığımda ayak parmak uçlarıma basarak kalabalığın yüksek omuzlarından doğru neye baktıklarını görmeye çalışıyor fakat inat gibi sağa sola eğip durdukları başlarından ötürü hiçbirşey göremiyordum.Ellerimle sıkı sıkı bir araya dizilen bu genç kadınların aralarını açmaya çalıştım fakat bu defa da ben aralarını açmaya çalıştıkça onlar daha da kenetlendiler.Bir türlü ön tarafta olup biteni görememiştim.Ali ne yapmıştı acaba!Az da olsa birşeyler görebilirim umuduyla bir adım geriye çekilerek olduğum yerde zıplamaya başladım.
Hazım,samanlara boylu boyunca uzanmış yatan kısrak atın karşısında perişan bir vaziyette oturmuş dizlerini döve döve hıçkırıklarla ağlıyor.

''Leydim Leydim!Babam kalayım dedi de Veteriner varken sen kalıp da ne yapacaksın bana güven diye ben gönderdim.Leydim,yapar mıydım bileydim."diyordu.

Ali de sıkıntılı bir haldeydi.

"Lan oğlum.Bi sus bi sus.Sumsuğu yiyecen ağzının ortasına ha!"

Hâzım,susar gibi oldu.

Olduğum yere mıhlanmışcasına boşluğa dalmış öylece duruyordum.
Dudaklarımı kanatırcasına ısırdım.Beynimde binbir türlü düşünce kendine yer bulmaya çalışıyordu.Duygular iç içe geçmiş,
ruhumda 4 mevsim aynı anda yaşanıyordu.Ali...Ali yapamazdı ki!Eli sertti.Canı tezdi.Benden nasıl ki hanım olmazsa Ali'den de ebe olmazdı.Çaresizlikle kıvranırken
artık birşeyler yapmam gerektiğini iyi biliyordum.Çelişkilere vakt yoktu.
Gebelik 11 ay sürer ama doğurmak 1 dakika...ve Ben doğuma dahil olmadığım her dakika için vebal altında kalıyordum.Yerde boylu boyunca yatan çaresiz kısrağı aklını yitirmiş gibi bağırıp duran delikanlı ile elinin ayarı olmayan kocama bırakamazdım.

Dicle OlmakWhere stories live. Discover now