Bölüm 17:Elma

2K 163 35
                                    

Kızcağızım,sıcak,mutlu ve huzurlu,kimsenin kimseye kaşını dahi çatmadığı,ilgi ve şefkatin eksik olmadığı adeta Dünyaya örnek bir model olan sevgi dolu yuvamıza!döndüğümüzde beni şikayet etmek için doğruca mutfağa,Çawkaniciğinin yanına gitti.

Okul kıyafetlerimi çıkarmak maksadıyla girdiğim ferah ve geniş odada,siyah sırt çantamı rastgele fırlatıp fırfırlı nevresimleri devamlı değişen döşeğe oturdum.

Bağdaş kurup,döşeğin kıvrımlı beyaz demirlerine içi pamuklu,baş yastığı koyarak yorgun sırtımı yasladım.

Düşüncelere dalmış uzaklara giderken,Kına gecemde ellerime yakılan kızılımsı kınaları okşamaya başladım.

Parmaklarımdaki,avuç içlerimdeki...

Bütün gün ayakkabının içinde havasız kalan zavallı ayaklarımından çektiğim siyah çoraplarımı gelişigüzel fırlatıp attım.

Her ne kadar,Ali gelmeden etrafı toplayacak olsamda bu serkeş dağınıklık kendimi daha iyi ve belki birazda özgür hissettiriyordu.

Ayaklarımdaki kınaları,ellerimle sevdim.

Üstümde üniforma,elimde,ayağımda kına,aklımda kızcağızım...

Ayna,bana bakıyordu."Buda iyice şımardı" diye geçirdim içimden.
Gözlerimi kaçırdım.Kaçamak bakışlar atıyordu bana.

"Ne var? Ne bakıyorsun?A!a! Cilve mi yapıyorsun Sen?Şimdi de kızıyorsun işte kıpkırmızı oldun.İyice dengesizleştin artık."

"Ben mi?"

"Yok Ben!Sen tabi.Bak şuraya ikimizden başka kimse var mı?"Dedim.

Balıksırtı örgülü,dalgalı saçlarımı çözüp ellerimle dağıttım.
Düşüncelerim de en az saçlarım kadar dalgalıydı.

Kızcağızımın da güzel saçları var.Annesinin ki gibi balköpüğü renginde...Benim annemin saçları kömür karası idi.Babam,biraz sarıya dönüktü.

Beni özlemişler midir acaba?Ben çok özlemiştim elleri tandır külü kokan  anamı,hayırsız babamı,havası açık, suyu berrak,toprağı sarı köyümü...

Güneş batarken kararan tül perdeye doğru çevirdim başımı.Oradanda gardolabının üzerinde duran küçük çiçek oymalı tahta kutuya takıldı gözlerim.

Ali,dokunma diye tembihlemişti ama bir kere baksam bişey olmaz.Diye fazla düşünmeden,tabureye çıkıp kutuya uzandım.

Ali,sabahtan bir çıkıyordu konaktan,
gidiş o gidiş akşam'a kadar dönmezdi zaten.

Kutuyu yatağın üzerinde merakla açtım.Fotoğraflar,takılar,şifon bir boyun şalı,kurumuş çiçekler,küçük küçük notlar vardı içinde.

Ali ile Dilara'nın kızkulesi manzaralı,
birbirlerine sarılmış fotoğrafı,Dilara elbiseye benzeyen,düz bir gelinlikle Ali'nin kucağında konağa girerken,
Bebek beklerken ve son olarak Hastanede minik bir bebek Ali'nin koynuna yatmış,minicik parmaklarıyla babasının işaret parmağını kavramışken,başında kırmızı bir kurdale olan Dilara'nın sevgiyle çekirdek ailesine bakması...

Meğer ne güzel anılar birikmiş.

Kutuyu karıştırmaya devam ettim.

Kutudaki kırmızı kurdaleyi dalgalı başıma dolar gibi yapıp geri bıraktım.

Rengarenk not kağıtlarına yazılanları okumaya başladım.

"Ali'm iyi ki hayatımdasın.İyi ki Seni çok seviyorum.İyi ki Seninle evliyim."

Dicle OlmakNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ