MW-18

12.3K 1K 527
                                    


"Jungkook !"

Jungkook'u boş koridorda deli danalar gibi dönerken gördüğüm sırada ona bağırıp hızla üstüne koştum.

Alfamın gözleri anında beni bulurken, bir saniyemizi bile kaybetmek istemeyen ben onun kucağına atmıştım kendimi. Elleri kalçamdayken sımsıkı tutmuştu bedenimi.

"İyisin."

"Söz verdim sana."

Jungkook'un kucağında olduğumdan eğilip, aşkımı dudaklarına ninni misali mırıldanabileceğim bir öpücük bıraktım.

Kucağından inmek için haraketlendiğimde, o da istemeyerekte olsa beni yere indirmişti.

"Onu hırlamamla korkuttum, kavga etmekten son anda kurtuldum diyebilirim yani."

Gülerek söylediğim şey Jungkook'un kaşlarını çatmasına sebep olmuştu.

"Hırlamanı duydum ama bunun kavga için olabileceği aklımın ucundan geçmemişti."

"Mühürümüz güçlü olduğundan bu kadar güçlü bir ses çıktı. Senin sayende."

"Bizim diyecektin herhalde."

Beni asla kendinden ayırmayan alfama gülümsedim. Kendisi alfa olmasına rağmen bana davranış şekli o kadar sevimliydi ki kendimi her an onun sevgisi içinde kaybolacak hissine kapılıyordum.
Jeon Jungkook başından sonuna kadar mükemmelliğin sözlük anlamıydı. Buna o kadar çok emindim ki, bunu yalanlayan kişilere pençemi göstermeye hazırdım.
Alfam için her şeyi göze alabilirdim, her şeyi. Çünkü biliyorum ki alfam da aynı şekilde davranmaktan çekinmezdi.

Dudaklarımız ani bir şekilde durgunlaşan ortamın etkisiyle buluşmaya çalıştığı sırada malikanenin her bir tarafından duyulan ulumalar, öpüşme eylemimizin üstüne toprak atmıştı.

"Yine ne halt oldu !"

Sinirle soluyan alfam elimi tutup büyük ve geniş salona doğru sert adımlar attı.

"Ne olduğunu biri bize anla-"

Aniden sesi kesilen Jungkook ile ben de karşıya bakmam gerektiğini anlayıp kafamı Jungkook'un baktığı tarafa çevirdim.
Nutkum tutulurken sadece şu isim çıkmıştı dudaklarımdan

"B-Bay Park ?"

Titreyen sesimle babama seslendiğimde babam bana dönüp beni baştan aşağı süzmüştü. Şaşırdığı yüz ifadesinden net bir şekilde belli oluyordu. Neydi onu bu kadar şaşırtan ?
Alfamın yanında daha güçlü bir kurt olmam mı yoksa varlığımın evde olduğundan daha hayat dolu olmasından mıydı?

"Jimin... ve Jungkook ?"

Alfam öne çıkıp babamın karşısına geçerken ben de Taehyung'un bizi duyma ihtimaline karşı bir kurda kapının dışında nöbet tutmasını söyleyip ardından kapıyı kapatmıştım.

"Sizi burda görmek pek hoş değil Bay Park. Ne için geldiniz ?"

Fazlasıyla dürüsttü benim alfam... ve fazlasıyla cesurdu da. Babama bunları diyebilmek, benim gibi birini etkilemişti haliyle. Onun her halinden etkilendiğimi şimdilik unutun lütfen.

"Bay Jin ile konuşmak için gelmiştim. Yakında savaş başlayacak ve bizim eksiğimiz sadece Kuzey kabilesi."

Anlayışla kafasını sallamıştı Jungkook.
Aynı zamanda da babam gözlerini bana dikmişti.

"Omegama böyle bakmanızı gerektirecek bir şey mi oldu ?"

Jungkook hemen yanıma ulaşıp tekrardan korkusuzca sormuştu karşısındaki büyük lidere.

"Ben onun babasıyım Jungkook. Ona bakmamda bir sıkıntı yok."

"Ah öyle mi ? En son duyduğum da ona "şey" diye hitap ediyordunuz Bay Park. Hangi baba bunu yapar ?"

Gözlerimi kapatıp Jungkook'u dürttüm.

Yapmamalıydı.

Onu kendi haline bıraksak yeterliydi.

Bugüne kadar babamdan sevgi görmemiştim ve şimdi de buna ihtiyacım yoktu. Şu anda bunu onun yüzüne vurup hatırlatmamalıydı Jungkook. Çünkü ne olursa olsun onu affedemeyeceğim bir gerçekti. Kimseyi zor duruma sokmak istemezdik öyle değil mi ? Zaten savaş ensemizdeyken bunu yapmamalıydık.

"Ne var Jimin ! Bunu hatırlasın istiyorum."

"Ben artık Doğu kabilesinin bir üyesi değilim alfam. Bu yüzden orda olan orda kalmalı anlıyorsun değil mi ?"

Jungkook bir süre gözlerini gözlerime kitleyip ciddi olup olmadığımı anlamak için bakmıştı. Ciddiliğimi anladığında sadece kafasını sallayıp babama sert bakışlarını yolladı.

"Her neyse Lider Jin muhtemelen şimdi gelir. Bizi ilgilendiren bir olay yoksa biz odamıza gidiyoruz."

Babam gözlerini benden çekmeyip kafasını sallamıştı.
Arkamızı dönüp kapıya ilerlerken babamın sesi duyuldu.

"Jimin, seninle yalnız konuşabilir miyiz ?"

"Sanki izin veririm de yaşlı bunağa bak."

Jungkook'un sessiz sitemine gülümseyip sorun yok anlamında kafamı salladım.

Alfam derin nefes alıp kollarını bağladı.

"Ben de burda duracağım ! O artık Batılı olduğuna göre onu bir Doğulu ile yalnız bırakmam söz konusu bile olamaz her ne kadar şimdilik müteffik olsakta."

"Fazla korumacısın."

"Geçmişim beni böyle olmaya zorladı."

Uzun süren sessizlik, babamın yanına oturmamla sona ermişti. Jungkook'un hemen karşıda bekliyor olması içimdeki endişemi yok ediyordu bu nedenle sakindim.

"İyi bir baba oğul ilişkisine sahip olmadık, biliyorum ama şimdi seni gerçekten oğlum olarak gördüğümden-"

"Buna sebep olan şey güçlenmem değil mi ? Senle ben asla düzgün bir baba oğul olamayacağız Bay Park. En azından birbirimiz için geçerli bu."

Oturduğum koltuktan dediklerimden memnun bir şekilde kalkıp, Jungkook arkamda olmak üzere salondan ayrılmıştım.

Hiç görmediğim bir sevgiye, ne şimdi ne de başka bir zaman ihtiyacım yoktu. Çünkü ben aradığım sevgiyi çoktan aşkla donatılmış bir adamda bulmuştum.
Şimdi başka sevgiler bana fazla sahte gelir olmuştu, onun sevgisinin yanında diğer sevgiler neydi ki...

•••

Bay Park'ı sevemiyorum help

Ma Wolfie | JikookWhere stories live. Discover now