MW-8

15.1K 1.3K 446
                                    


Aniden gerçekleşen bu olaylar benim sınırlarımı yeterince zorluyordu. Her ne kadar sorunum yokmuş gibi davransam da içimde ki yıldırımlara şahittim ben. Sadece alfam endişelerle dolup taşmıyordu, ben de vardım her ne kadar dikkate alınmayacak bir detay olsam da vardım işte. Bu savaşın nasıl sonuçlanacağı hakkında endişelerim vardı, Hoseok denilen alfa çocuğun ilişkisi hakkında hüzünlerim vardı.

Biliyordum ki bu benim meselem değildi lakin düşünmeden edemiyordum. Onu zor zamanlar bekliyor olacaktı ve belki de eşini bu savaş uğrunda kaybedecekti. Psikolojisini altüst edecek bir olaydı bu, ve ona destek olmak istiyordum. En azından psikolojik bakımından ayakta kalmasına yardımcı olmak istiyordum.

"Sen dinliyor musun beni Jimin ?"

Jungkook'un sesiyle daldığım düşüncelerimden kurtulmuştum.

"Ah, özür dilerim dalmışım ne diyordun ?"

Çatık kaşları ile beni bakışları içine hapsetmişti. Ne düşündüğümü anlamak istermişçesine gözlerimin en derinine bakıyordu.

"O çocuğu mu düşünüyordun !"

Yüksek sesiyle yutkunup birkaç adım geriye adımlamıştım. O ise benim üzerime gelmeye başlamıştı.

"B-Ben sadece endişelendim."

"Onun hakkında endişelenemezsin Jimin !"

Yutkunup tüm ciddiliği ile bana bakan alfama boyun eğdim. Yüzüne bakmak beni korkutuyordu.

"Sana fazla mı tolerans gösterdim bilmiyorum ama kimin alfa olduğunu unutma !"

Kafamı salladım. Birkaç saniye sonra kapının çarpma sesi duyulmuştu bende yere oturmuştum o anın verdiği korkuyla.

Gözlerim gözyaşlarımı her an dökmek için hazırda bekliyordu ancak buna izin vermeyecektim. Ağlamamalıydım, en ufak bir bağırışta ağlayacaksam çok işim vardı benim. Kafamı kaldırıp dolan gözlerimi tişörtüme sildim.

Ayağı kalktığımda kapıyı açmak ilk işim olmuştu ama kapı kilitli olduğundan açılmamıştı. Gideceğim ihtimalinden korkup kapıyı mı kilitlemişti ?

Hem suçluydu hem güçlüydü. Sinirle ayağımı yere vurdum.

"Hey birileri sinirli galiba."

Beklemediğim sesten dolayı korkuyla arkayı dönmüştüm. Pencereden içeri giren Hoseok üstünü sirkeleyip bana gülümsemişti.

"Senin burda ne işin var ?"

"İyi biri gibi gözüküyorsun, arkadaş olabilmeyi ummuştum."

Gülümseyip kafamı salladım.

"Elbette olabiliriz ama alfam fazla korumacı biri o sorun çıkabilir."

Kafasını sallayıp yatağa oturdu.

"Kavganızı duydum, sadece formal bir ilişkiniz olduğunu sanıyordum."

"Bu da ne demek şimdi ?"

"Senden gerçekten hoşlanıyor olabilir."

Jungkook'un beni sevme ihtimali bile yanaklarımı kızartıyordu. Bu mümkün olabilir miydi ki ?

"Hakkımda endişelenme bu arada. Baksana alfanla kavga etmene yol açtı bu."

Derin bir nefes aldım ve duvara yaslandım.

Bu mühür olayına girdiğimizden beri bu olayın zorluğunu kavramıştım ve bu yüzdende tıpkı bizim durumumuzda olan bu çift hakkında endişe etmiştim -her ne kadar karşı tarafı bilmesem de-.

"Haklısın ama mühürlenmenin zorluğunun farkındayım, bu yüzden de bizim gibi olan size yardımcı olmak istemiştim. Kötü bir şey mi bu ?"

Hoseok kafasını hızla 'hayır' anlamında salladı.

"Elbette değil ama alfan durumdan rahatsız ise ona itaat etmekten başka şansın yok."

Kapı kilidinin açılış sesi duyulurken Hoseok hızla kendini pencereden atmıştı. Umuyordum ki tam zamanında kurt formuna dönüşmüş olsundu. Yoksa bu atlayış birkaç kemiğini kırabilecek türdendi.

İçeri giren Jungkook'a boş bakışlar attığımda Jungkook elini ensesine atıp bakışlarını kaçırdı.

"Yemeğe gitmeliyiz, çağırıyorlar."

Bir kelime dahi etmeden kafamı salladım ve çıkmak için alfamın durduğu kapının önüne geldim. Jungkook elini kapı kulpuna koyduğundan geçemiyordum.

"Elini çeker misin ?"

"Jimin-"

"Alfa, gitmeme engel oluyorsun."

"Lütfen konuşmama izin ver Jimin."

Durup gözlerine baktığımda, bakışlarındaki yoğunluk beni ikna etmeye yetmişti. O yüzden konuşmasını bekledim.

"Özür dilerim, sadece biliyorsun ki bana ait olan hiçbir şeyi paylaşamam. Aklındaki tek kişi ben olmak istiyorum. Bencilim biliyorum ama istiyorum işte."

Pişmanlığı gözlerinden okunan bu alfayı reddedemezdim. Ne olursa olsun benim alfamdı o.

"Affedildin Jeon şimdi elimi tut ve bir alfanın yapması gerektiği gibi beni yemeğin yenileceği alana götür."

Sözlerimle anında gülümseyen Jungkook elimi tutup beni yemek alanına çekiştirmeye başlamıştı bile.

•••

Büyük sofradaki tabak, çanak sesleri geniş holde yankılanıyordu. Farklı bir olay yoktu şimdiye kadar.

"Herkes dikkatini bana toplasın lütfen."

Kabile lideri Jin'in sesiyle bizde dahil herkes ona dönmüştü.

"Şimdi Güney kabilesinin omega oğlu, yani Hoseok'un mühürlendiği kişi buraya geliyor. Unutmamanız gerekenleri tekrar edeceğim iyi dinleyin."

Öksürerek sesini belli bir düzeye aldıktan sonra konuşmasına devam etmişti.

"Birinci olarak; Doğu ve Batı kabilesindekiler aslında bizim kabilemizden, yani o öyle bilecek.
İkinci olarak ise; Hoseok onun güvenini kazanacakken bizlerde ona destek olacağız anlaştık mı Kuzeyliler ?"

Herkesten yüksek sesle 'evet' cevapları duyulurken, Hoseok'un derin iç çekişi sadece benim gözüme ilişmişti.

Hoseok, gerçekten yıkılacaktı
ve diğerleri bunu o yıkıldığı zamanda anlayacaktı.

Yani her şey için geç olduğunda...

•••
Okumadan hızlı hızlı yazdım. Özür dilerim kötü olabilir.

Ma Wolfie | JikookWhere stories live. Discover now