"Ne kadar oldu uyanalı ? Durumu nasılmış ? Beni neden uyandırmadınız? Korayy"

Kollarımı ona sarıp mutluktan kemiklerini kırmak istercesine sıktım onu. Uzun zamandır belki de kimseye böyle sarsılmamıştım . Koray şaşkın bakışlarıyla beni izlemeye devam ederken kendimi sakinleştirip sandalyeye oturdum.

"Ee girmeyecek misin yanına? "

Durgunluğu yine ruhuma sarıp acı gerçekle yüzleştim . Onun bu hale gelmesinde en büyük neden bendim, Ne diyecektim yanına girip ?hangi yüzle girecektim ki ?

"Beni görmek istemese bile haklı . Onu bu hale getiren benim. "

Gözlerini devirip yanıma oturdu. Eliyle omzumu kendine çekip kafamı göğüsüne yerleştirdi. Şişip inen göğsünün melodisi vardı ve bu beni dinginleştirmişti.

"Geldiği ilk gün erkek erkeğe oturduğumuz gece açtı bize içini. Dedim ki oluruna bırak. Ef zor şeylerden kurtuluyor. Sonuna kadar dedi. Onu tekrardan eskisi gibi gülümseteceğim demişti. Ve ben biraz önce kızların geçmişte anlattığı o güzel gülüşlü Ef'i gördüm. Dedim ki başarmış bizim deli yürek. Gülüyorsun. Seni daha önce hiç böyle görmedim. Seni biraz önceye kadar bana sorsalardı. Ruh hastası derdim.Ama sen artık baştan başa huysuz saçlı kız olmuşsun. "

Kafamı kaldırıp ne kadar ciddi olduğunu ölçtüm. Kararlı ve o bakışıyla her şeyi yaptırma gücüne sahip siması bana güç vermişti. Inanmıştım. Ben Huysuz saçlı kızdım. Benim ait olduğum yer orasıydı.

"Şimdi kalk ne duruyorsun git yanına. Ona da kendine de bir şans ver . Korkma insan iki kez aşık olabilir. Buna beni sen inandırdın."

Ona sıkıca tekrar tekrar sarılıp teşekkür ettim. İyiki böyle güzel dostlarım vardı. Yanımdalardı. İyiki. İyiki.
Korkak adımlarla odanın kapısı önünde bekleyip derin bir nefes aldım. Zor gücele bir nefesti bu. Yetmemişti içimi ferahlatmaya. Kapıyı açmaya niyetlendiğim anda içeriden biri açtı. Kafamı kaldırıp kapıyı açana baktım. Hemşire güler yüz ile geçmem için yana kayınca emin olmasam da artık oda sınırları içerisindeydim. Yatağın başındaki kalabalık beni fark etmemişti. Haliyle o çember içerisinde bulunan bebek surat'ta. Onları dinleme fırsatım oldu bu durumda.

"Nasıl hissediyorsun? "
"O kadar hızla nereye gidiyordun acaba ?
"Neyse Allah'tan iyisin."
Sorular bu eksende ilerlerken her soruyu es geçti. cevap vermek yerine o bir soru yöneltti

"Elif nerde ?"

Acıyla yutkunup nefes aldım. Kalabalıktandır dedim. Bu nefesin yetersiz kalması. Göğsüme bir şeylerin batması, heyecanın korku ve endişeyle harmanlanıp beni sarması, hepsi kalabalıktandı.

Yutkundum
Yutkundum
Yutkundum

"Buradayım "

Sesimi algılayan herkesin bakışları bana dönünce kan şuan yanaklarımdaki yerini almıştı. Elimi saçlarım arasında gezdirip güç aldım. Beni bu haliyle bile sorup merak etmesine anlam veremiyordum çünkü.
Söze başlayan kişi Ayhan Hoca oldu. Gözlerindeki o mutluluk ışıltısı benim bile içimi ısıttı.

"Harika. Bak bizde kantine geçecektik .biz gelene kadar Elif yanında bekleyebilir tabi isterse?"

Hakan'ın etrafindaki o topluluk dağılınca gözlerimiz buluştu. Iyice zayıf düşmüştü sanki yüzü. Ya da ben iyice diken üstünde olmaya alışmıştım. Ondan gözlerimi ayırmadan Ayhan Hoca'ya kafamı olumlu anlamda sallayarak cevap verdim. Kızların omzuma dokunup saçlarıma buse kondurması eşliğinde oda da bir biz kaldık . Hala girişteki duvara tutunmuş bekliyordum. Ne çıkıp gidebiliyor ne de oturup onunla konuşabiliyordum. Bir şey gerekti, beni yönlendirecek bir şey.
Yattığı yerde doğrulmak isteyince canı yanmıştı. Gidip canının yandığı yerden sarmak istedim onu. Ama sadece bekledim. Bu bekleyiş sanırım diğerleri gelene denk sürecekti.

İyi Ki Geçtiler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin