Göğsünden yükselen bir nefesi dışarı bırakırken başım göğsünün üstünde hareket etti. Canım yandı ama umursamadım.

Zihnim arabanın içinde oluşan sessizlik ile tekrar karanlığa doğru sürüklenmeye başlayınca bundan korktum, karanlığın içinde kaybolmaktan korktum ve kendimi zorlayarak adını fısıldamaya çalıştım yeniden.

"Ayaz..."

"Kim yaptı sana bunu?" diye sorarken altımdaki bedeni kasıldı ama parmakları nazikçe yüzüme düşen saçlarımı çekti. Gözlerini yüzümde hissediyordum ama ben gözlerimi açamıyordum. Sorular sormasını istemiyordum beni yine bir karanlığın ortasından kurtarmasını istiyordum.

"Daha birkaç dakika önce gitmişti yanımızdan," dedi diğer sesin sahibi olan çocuk. Can ya da Doruk. Zihnim şu an ayırt edemiyor, hatırlayamıyordu. "Seni sordu. Bir ses attı sana iletmemi istemişti."

"Ne sesi?" Kucağında durduğum kişinin gerildiğini hissettim. Gerginliği öyle yoğundu ki bana da bulaştı sanki. Kucağından kalkıp arabada ondan uzak bir köşeye çekilme ihtiyacı duydum.

"Sana yollamıştım çoktan görmedin mi?" dedi diğer çocuk.

Başım göğsünde kendimi karanlığa teslim etmeye iyice yaklaşmışken bacaklarımın altında bir kıpırtı oldu, rahatsız hissederek onu uyarmak istedim ama karanlıktan bir el ağzımı kapatmış gibi konuşamıyordum. Cebinden telefonunu çıkarmış olmalıydı.

"O paylaşımı neden yaptın? Yalan bir paylaşım yapınca eline ne geçti?"

Bir anda kendi sesimi duyunca şaşkınlıkla kıpırdanmaya çalıştım ama canım o kadar yandı ki bu kez daha yüksek sesle acı çektim. Neredeyse ağlayacaktım. Belki de ağlıyordum. Sonra sesleri duyamaz oldum; karanlık artık sadece ağzımı değil kulaklarımı da kapatmıştı sanki.

Bir süre karanlığın içinde boğulmamak, kaybolmamak için kendi kendime çırpındam ama yardım isteyemedim. Savaştığım karanlığın içinden bir an başımı yüzeye çıkarabildiğimde tekrar ondan yardım dilendim çaresizce.

"Ayaz..." diye fısıldadım.

"Buradayım," dedi ve sesi karanlığımı dağıttı. "Buradayım ve özür dilerim!"

***

Kendime tam olarak geldiğimi acı ve ağrıları yoğun olarak hissettiğimde anlayabildim. Gözlerimi defalarca kez açıp kapattığımı hatırlıyordum ama hiçbirinde hiçbir şey tam olarak net değildi ve hatırladıklarım gördüğüm bir rüya gibiydi. Bazı sahneleri gördüğüme emindim mesela ama kafamın içinde geçen bazı sesleri, sözleri ve kişileri ben uyduruyormuşum gibi geliyordu.

Hani parça parça hatırladığımız bir rüyayı birine anlatırken kafamızın içinde eksik kısımları kendi hayal gücümüz ile tamamlar öyle anlatırdık ya, tam olarak onun gibiydi zihnim şu an. Bir şeyler vardı ama eksikti ve ben de bu eksiklikleri olmasını istediğim şekilde tamamlamıştım sanki zihnimde.

"Gamze?" Başımı sesin geldiği yöne çevirirken canım yandığı için yüzümü buruşturdum. Çınar hemen yanımdaki refakatçi koltuğunda oturuyordu; ona döndüğümü görünce hemen ayağa kalkıp yanıma geldi. "Nasılsın? Kim yaptı sana bunu?"

"Bilmiyorum," dedim yorgun bir sesle. "Yüzlerini görmedim. Senin ne işin var burada?"

Parça parça gerçekleri kendi hayallerim ile birleştiriyor olsam bile o gerçek parçalardan birinin içinde Ayaz olduğuna emindim.

ZEHİR (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin