''Bulut kaç gündür eve uğramıyor ya, merak ettim. Ona bakmak için-''

Bir anda lafımı yarıda kesip bağırmaya başladı. ''Ulan sen dalga mı geçiyorsun? Bulut sızmış bir şekilde odasında yatıyor. Yarım saat oldu geleli, sen neredesin?! Bulutla beraberdin madem neden onunla değilde, kim olduğu belli olmayan şerefsizin biriyle geldin?!''

Görmüştü.

Bulut ne zaman gelmişti ki!

Ben yürüyerek çok zaman kaybetmiştim.

Ne cevap verecektim şimdi?

Benim cevap vermediğimi görünce deliye döndü. Hızlı bir şekilde ayağa kalktı. Artık hiçbirşey kullanmadan, toparlayarak yürüyebiliyordu. Karşıma geldiğinde hala yüzüne bakmıyordum. Ne desem inanmayacaktı ki zaten. Bulut'la kavga ettik desem nedenini soracaktı. Ona nedenini anlatamazdım ki. Bulut şuan içkili olduğu için büyük bir ihtimalle yarın hiçbirşey hatırlamayacaktı. Yani resmi olarak boku yemiştim!

Yüzüme inen o tokatla oda yankılandı. İstemsizce, canımın yanmasıyla attığım çığlıkla yakınımda biri olsa sağır olabilirdi. Yüzünde hiçbir mimik hareketi olmadığını gördüm. Yanağımı hissetmesem de, bunu hak ettiğimi düşünmüyordum. Karşıdan ne kadar saçma bir şey olsa da, ne kadar haksız gibi gözüksem de haklı nedenlerim vardı. Ve bunu sırf Zeyno'nun iyiliği için ona anlatamazdım.

''Kimdi o şerefisz?''

''Tanımıyorum.'' Diyerek fısıldadım. Yalan söylememe gerek yoktu. Gözlerimden istemsizce düşen yaşlara aldırmadan bağırmaya devam etti.

''Nasıl tanımıyorum ya! Tanımadığın adamın arabasına ne diye biniyorsun kızım bu saatte?!''

Ben cevap vermeyince sinirle kapıya doğru ilerledi. Bu durumda nereye gideekti? Yaşlı gözlerle arkasından bakarken, arkasına dönmeden konuştu. ''Bu konu kapanmadı.'' Dış kapının çarpılmasıyla gittiğini anladım. Resmen başkaları yüzünden haksız yere dayak yemiştim. Sindiremiyordum. Sinirle ayağa kalktım ve lavaboya ilerledim. Yüzümü yıkadıktan sonra tam banyodan çıkıyordum ki, kapının pervazına yaslanmış, beni bekliyordu Zeyno.

''İyi misin?'' diye sorduğunda sinirle güldüm. Ona bakmadan odama ilerlediğimde arkamdan geldiğini ayak seslerinden hissedebiliyordum. Alper'le aram yok yere bozulmuştu. Şimdi Alper öğrense Zeyno'nun hamile olduğunu ve bu durumu benim de bildiğimi asla beni affetmezdi. Ona yalan söyleyerek doğru bir şey yapmıyordum.

Sinirle ceketimi çıkardığımda Zeyno'nun beni izlediğini gördüm. ''Ne bakıyorsun Zeyno? Dayak yedim işte abinden, öğrendin için rahatladı mı?!''

''Bana niye bağırıyorsun Didem?'' Ağlamaya başlamıştı, ''Ben sevmekten başka ne yaptım?''

Öfkeyle soludum. ''Keşke doğru düzgün birini sevebilseydin de abinin karşısına çıkarabilseydin.''

''Bulut senin kardeşin değil mi Didem, neden böyle davranıyorsun? Bulut'u ikna edince çıkaracağım zaten abimin karşısına,''

Sinirle kolundan tuttum ve Bulut'un odasına doğru onu sürüklemeye başladım. Artık gerçekleri görmesi gerekiyordu. Odanın kapısını sert bir şekilde açtığımda Bulut'un sızdığını gördüm. Zeyno'nun kolunu bırakarak, odanın içine girdim. O hala kapıda bekliyordu. Elimle Bulut'u gösterdim.

''Bu adamı mı çıkaracaksın abinin karşısına ya da dedenin karşısına?! Hergün içen, ne zaman ne yapacağı belli olmayan, buz gibi sevgi nedir bilmeyen bu adamı mı çıkaracaksın?! Ben Bulut benim kardeşim demiyorum, ama Bulut evlenilecek bir adam değil sen nasıl bu hataya düşersin Zeyno!''

Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now