Merdiven basamakları yukarı çıkmıyor, aşağı iniyordu. Ters dubleks bir daireydi. Anıl basamakları sallana sallana inerken arkasındaydım; biraz sarhoş olmuştu ama endişeleneceğim kadar kendini kaybetmiş gibi değildi.

Pürüzsüz ahşaptan yapılmış beyaz kapılardan birini açıp içeri girmem için kenara çekildi. Oda oldukça sade ve eşyasızdı; misafirler için hazırlanmış ve neredeyse hiç kullanılmamış bir oda olduğu çok açıktı. Odanın tam ortasında çift kişilik bir yatak vardı; temiz, çizgili desenli bir nevresim takımı vardı. Yatağın sol tarafında duvar olması gereken yerde boydan boya bir dolap vardı; sağ tarafta ise duvarın yarısını kaplayan bir pencere vardı.

Anıl içeri girip odanın kapısını kapattığında odayı incelemeyi bırakıp ona döndüm hemen. Şişenin dibinde kalan içkiyi de kafasına dikip şişeyi yere bıraktı.

"Ne yapıyorsun?" diye sordum, telaşlandığımı belli etmemeye çalıştım ama sarhoş olduğunu belli eden gözleri beni ürküttü.

"Uyumak için saat sence de çok erken değil mi?" diye sorarken gözleri kısıldı ve bana doğru savsak bir adım attı.

Daha on sekiz yaşında gençlerdik ve henüz yeni tanışmış olsak da arkadaştık. Aynı okula gidiyorduk belki bundan sonra sık sık karşı karşıya gelecek yüz yüze bakacaktık. Birbirimize bir daha bakamayacak hâle gelecek bir zarar vermezdik. İşte bunları düşünerek gelmiştim buraya. En kötü ihtimalle bir şeyler içelim diye zorlar ya da beni gıcık edecek birkaç şey söyledikten sonra gülüp rahat bırakır diye düşünmüştüm. Olabilecek en kötü şeyi aklıma getirmemiştim.

"Sarhoşsun Anıl saçmalama da odana git," dedim, soğukkanlı kalmaya çalışıyordum. Telaş yapmak için çok mu erkendi yoksa çok mu geç kalmıştım bilmiyordum.

"Burası benim odam zaten," derken güldü ama normal gülüşü değildi gerçekten sarhoştu. "Bu evdeki her oda, her yatak, her şey benim ve sen de benim olmalısın."

Bir şeyler düşünmem gerekiyordu ama beynim durmuş gibiydi. Ne söylersem söyleyeyim Anıl'a ulaşamayacağımı çünkü sarhoş olduğunu görebiliyordum. Bu yüzden konuşmak yerine onu odadan çıkarıp kapıyı kilitlemeyi denemeliydim. Sarhoş olduğu için dengesi yerinde değildi bu benim için bir avantajdı. Sakin kalmalı ve bu planımı uygulamalıydım.

Kalbim korkuyla soluk soluğa kalmış olsa da beynim hâlâ sakin kalmayı başarabiliyordu bir şekilde.

Onu kapıya doğru itmek için yanına gittiğimde kolumdan tutup beni kendisine çekti. Böyle bir şey yapacağını zaten biliyordum bu yüzden alkolün alıp götürdüğü gücüne güvenerek kolumu elinden kurtardım. Tam her şey sorunsuz ilerleyecek diye düşündüğüm anda Anıl kolunu belime dolayıp beni havaya kaldırdı ve yatağın üstüne attı.

Şokun ve ani sarsıntının etkisi ile bir an başım döndü ve ne yaşadığımı dahi anlayamadan donup kaldım. Birkaç saniyelik sersemliğim geçer geçmez hemen yatakta doğrulup bacaklarımı kendime çekerek geri çekilmeye ve yatağın ucunda ayakta duran Anıl'dan uzaklaşmaya çalıştım.

Anıl ayak bileklerimden tutup asılarak beni tekrar yatağa çektiğinde yüksek sesli, korku dolu bir çığlık atıp onu tekmelemeye çalıştım.

Normalde de böyle biri miydi yoksa sarhoşluğun etkisi ile mi bana bunu yapıyordu bilmiyordum ama deli gibi korkuyordum. Ayak bileklerimi bırakıp dizlerinin üstünde durarak üzerime geldiğinde ellerimle ona rastgele vurarak uzaklaştırmaya çalışıyor bir yandan da durması için adeta yalvarıyordum.

"Çok güzelsin," derken sesi kaybolmuş gibi çıktı ve barındırdığı ton beni daha çok ürküttü. Ellerimi başımın iki yanına, yatağa bastırdığında boğazımı acıtacak kadar yüksek sesle bir çığlık atıp ağlamaya başladım. Anıl bir an üzerimde duraksayıp bana baktı ama ben onu net olarak göremeyecek kadar çok ağlıyordum.

ZEHİR (1)Where stories live. Discover now