"Yok sanırım. Yani olsaydı söylerdi."

"Anladım ama onun için seni de askıya almak pek mantıklı olmaz. Sen şarkıyı tek başına söyleyemez misin? Ya da bildiğin herhangi başka bir şarkıyı?"

"Başka bir şey söylemesine gerek yok hocam."

Sesin sahibi ayağa kalkıp bize doğru gelirken şaşkınca baktım yüzüne.

"Ne oldu Batu?" diye sordu Duygu hoca da benim gibi şaşırarak.

"Söyleyeceği şarkıyı biliyorum. Yani birkaç defa Selim'le çalışırken denk gelmiştim. İsterseniz Selim'in yerine söyleyebilirim?"

Aklıma Batu'nun, biz Selim'le müzik odasında çalışırken birkaç defa bizi gördüğü geldi. Demek dinlemişti de. Ama şuan ki asıl olay Duygu hocanın yüz ifadesiydi. Aşırı şaşırmış görünüyordu.

"Batu, buraya geldiğinden beri hiç kimseyle düet yapmadın. Farkında mısın?"

Duygu hocanın sorusuyla bende şaşkınca Batu'ya bakarken "İstemezseniz söylemem yani bu kadar büyütecek bir şey yok," dedi umursamaz bir ifadeyle. Bu çocuk gerçekten fazlasıyla tuhaftı. Bir de bana garip olduğumu söylüyordu. Kendine bakmıyor olmalıydı.

Duygu hoca birden heyecanla "Yok, yok," dedi. "Bu fırsatı kaçırır mıyım? Hadi ikinizde sahneye, çabuk!"

Duygu hocanın aceleci tavrını garipseyerek Batu'nun peşinden gittim. Batu sahnedeki sandalyelerden birine oturup eline gitarı aldığında "Şarkıyı biliyor musun? Yani ben Selim gitar çalıyor diye notalara pek bakmamıştım," diye sordum.

"Sorun değil," dedi, ben yanındaki sandalyeye otururken. "Selim'le nasıl söylüyorsan aynı şekilde söyle. Kasma kendini. Hallederim ben."

"Pekâlâ," diyerek önüme döndüm. Duygu hocanın işaretiyle Batu gitarı çalmaya başladı. Bende kısa bir süre sonra oturanlara bakarak Uğur Akyürek ve Sena Kelahmet'in Beni Sever Misin adlı şarkılarına başladım.

Beni sever misin? Beni ister misin?

Kolumdan tutup tutup alıp alıp götürmek isterim seni

Yanımdan nehir gibi gelip bakıp bakıp denizlere doğru

Kısa arada dönüp Batu'ya baktım ve ona bakarak devam ettim şarkıya.

Güllerin mavisine bakıp

Aklımdan geçen rengi anlatsam kalbine doğru

Seninle gökyüzünde bir yerlerdeyiz

Kalbinden geçenleri dinlerim, ister misin?

Benim kısmım bitince sustum. Bu sefer o başladı söylemeye. Sesi... Gerçekten harikaydı. Ondan hiç beklemeyeceğim bir ses tonu vardı. Öylesine toktu ki sesi, tüylerimi diken diken etmişti.

Beraber söylememiz gereken yer geldiğinde ben de ona katıldım.

Seninle gökyüzünde bir yerlerdeyiz

Kalbinden geçenleri dinlerim, ister misin?

Şarkıyı bitirdiğimizde kopan alkış beğenildiğimizin göstergesiydi. Ne yalan söyleyeyim, gerçekten güzel söylemiştik. Hem de hiç prova yapmamamıza rağmen.

Duygu hoca gözlerindeki tuhaf ışıkla "Teşekkürler çocuklar, yerlerinize geçebilirsiniz," dediğinde ayaklanıp sahneden indik. Sahneye sıradaki grup çıkarken yerimize geçtik. Batu sandalyeye yayılarak kollarını kavuşturdu ve sahnedekileri izlemeye başladı.

"Ses tonun," dedim duraklayarak. "Farklı ve gerçekten güzel."

"Eh, işte," dedi beğenmezmiş gibi.

"Nasıl eh işte?"

"Öyle abartılacak bir yanı yok, ne iyi ne kötü."

"Bunları yalanlayıp egonu tatmin etmem için söylemiyorsundur umarım?" dedim inanamayarak. Çünkü eğer söylediklerinde ciddiyse sesinin değerini bilmeyen aptalın tekiydi.

Bana yandan bir bakış atıp "Egomu tatmin etmen için mi?" diye sordu. "Neden öyle bir şey yapayım?"

"Bilmem, onu sana sormalı. Hem başka biri olsa bu kadar iyi ayak uyduramazdı. Sanki Selim'le bana birkaç kez denk gelmiş gibi değil de, bizi birkaç kez dinlemiş gibisin?"

"Selim'le bu kadar güzel söylemiyordunuz," dedi umursamaz bir tavırla.

"Hah," dedim inanamayarak. "Tam bir egolu hödüksün."

"Kaç oldu bu?" diye sordu bana dönerek.

"Ne, kaç oldu?" diye sordum anlamayarak.

"Hödük deyişin. İki mi, üç mü? Yoksa daha mı fazla?"

"Onu mu sayıyorsun?" dedim inanamayarak.

Cevap vermeyip önüne döndü.

"Gerçekten hödüksün," dedim sinirle.

"Dört etti."

Sabır dilenerek önüme döndüm ve şarkı söyleyenleri dinlemeye başladım.

ღ ღ ღ

Nihayet herkes şarkısını söylediğinde Duygu kısa bir bekleyişin ardından bize döndü.

"Evet, çok düşünmeme gerek yok aslında. Kafamdaki isimler net ama yine de size sorayım. Sizce kimi seçmeliyim?"

"Bence," dedi çocuklardan biri. "Batu'yla Melis olmalı. Yani şuan niye kendim söylemiyorum diye triplere girmeyeceğim ve direk sonuca odaklanacağım. Sonuçta tatile grubu götürecekler. Eğer onlar seçilirse Uludağ'a gitme şansımız artar."

"Bence de," dedi çocuğun yanındaki kız. Onun peşinden birkaç kişi daha aynı şeyi söyleyince şaşkınlıkla Batu'ya baktım. Çok rahattı. Sanki böyle olacağından eminmiş gibiydi. Yani iyi söylediğimizi biliyordum ama böyle diğerlerinin de direk bizi seçmeleri şaşırtmıştı beni.

"Tamam, tamam," diyerek gürültüyü hızla susturdu Duygu hoca. "Bende sizle aynı fikirdeyim. O halde, bizi yarışmada temsil edecek ikili Batu ve Melis oldu."

Bu seçilme işinin iyi miyoksa kötü mü olduğundan emin değildim. Tek bildiğim bu tatili istediğimdi.Yani sınav öncesi, böyle kötü şeylerin ardından bana iyi gelebilirdi. Bununiçin gerçekten uğraşacaktım. Hem yarışmayla, hem de Batu'yla...

İKİ YARALI |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin