BÖLÜM / 16

3.7K 222 10
                                    

 "Altı tane alkolsüz kokteyl."

Sağ yanımdaki Selim çağırdığı garsona sipariş verirken ben sol yanımdaki Batu'ya kıstığım gözlerle bakıyordum. Ona tuhaf bir şekilde baktığımı fark edince kafasını salladı ne var dercesine. Omuz silkip önüme döndüm. Telefonumun ekranındaki fotoğrafı ve biten şarjını daha müsait bir zamanda soracaktım.

Kafamı kaldırıp mekânı incelemeye başladım. Düzgün bir yer olduğunu girerken anlamıştım. Hayatımda hiç bara gitmemiştim ama izlediğim dizi ve filmlerden yola çıkarsam buranın bara benzemediğini rahatça söyleyebilirdim. Daha çok parti yeri gibiydi. Canlı müzik vardı. Hatta çoğu kişi dans ediyordu. Diğerleri ise bizim gibi masalarına kurulmuş muhabbet ediyorlardı.

Garson siparişleri getirdiğinde kokteylimden bir yudum aldım. Değişik ama güzel bir tadı vardı. Kimse Duygu hocanın kulağına gider diye alkollü bir şey sipariş edememişti. O kadından neden bu kadar çekindiklerini anlamasam da çok takılmadım. Zaten her türlü alkollü bir şey içmeyecektim. Sevmiyordum.

"E, o zaman bugün burada olmamızı sağlayan kişilere," diyerek bardağını kaldırdı Ebru. Çekintisi olmayan rahat bir kızdı. İltifatına hafifçe gülümseyip bardağımı kaldırdım. Diğerleri de aynı şeyi yaparken bardakları tokuşturduk.

"Daha önce de söylemiştim biliyorum ama tekrar söyleyeyim gerçekten efsane söylemişsiniz," dedi Serkan. Duygu hoca bizi videoya çekmişti. Bu sayede de herkes izlemişti, tabii ben ve Batu da. Bizi dışarıdan izlediğimde neden birinci olduğumuzu anlamıştım aslında. Öncelikle şarkıyı söylerken hiç hata yapmamıştık. Daha sonrasında ise doğaldık. İkimiz de hiç kasmamış, rahat bir şekilde ve hissederek söylemiştik. Zaten ben çoğunlukla kapatmıştım gözlerimi. Açıkken de tek baktığım kişi Batu'ydu. Batu'nun bakışları ise gitarı ve benim aramda gezip durmuştu. Gerçekten fazlasıyla uyumluyduk. Hatta yarışma sonrasında Duygu hoca bizden beklemediği bir performans sergilediğimizi söylemişti. Provalarda hiç böyle söylememişiz. Aslında bu bir nevi benden kaynaklanıyordu. Çünkü provalarda sıkıyordum kendimi, kısıtlıyordum. Yarışmada ise Batu sayesinde içimden gelerek söylemiştim. Kasmadan ve sıkılmadan...

Serkan'a teşekkür ettikten sonra Selim bana seslenince ona döndüm.

"Efendim?"

"Şu kızı görüyor musun? Bak tam karşımızda, siyah saçlı olan."

Dediği yere bakıp kafamı salladım.

"Görüyorum, ne olmuş?"

"Şimdi onunla dans etmeye gidiyorum," deyip sırıtarak ayağa kalktı.

"Nerden biliyorsun kabul edeceğini?" diye sordum kaşlarımı çatarak.

İki elinin başparmaklarıyla kendini gösterip "Sence hangi kız böyle bir yakışıklıyı reddedebilir?" diye sordu o muhteşem egosuyla.

"Yine egondan seni göremediğim dakikaların içindeyiz Selim," dedim alayla. Bana gülerek göz kırptı ve kızın yanına doğru ilerledi. Onun peşinden Serkan da Ebru'yu dansa kaldırdı. Bense gözlerimi Selim'e dikmiş onu izliyordum. Kızın yanın gittiğinde ayağını burkmuş gibi yapmış ve kızın kolundan destek almıştı. Ben ağzım bir karış onun muhteşem tiyatrosunu izlerken kız Selim'i pek sıcak karşılamış ve çok geçmeden Selim'in dans için uzattığı elini tutmuştu. Bu çocuktan korkulurdu. Birde Bahar'a kız ayarlaması için yalvarıyordu. Hâlbuki kendisi hepimizden daha fenaydı.

Oturmak sıkıldığımı fark edince Batu'ya döndüm. Telefonuyla uğraşıyordu. Çaktırmadan baktığımda internette gezindiğini fark ettim.

"Batu," dedim aniden gelen cesaretle. "Hadi dans edelim."

Batu kafasını kaldırıp şaşkınca bana baktı.

İKİ YARALI |Tamamlandı|Where stories live. Discover now