BÖLÜM / 6

143K 7.6K 529
                                    

Son soruyu da çözdükten sonra rahat bir nefes alarak arkama yaslandım. Okuldan geldikten sonra yemeğimi yemiş ve ondan sonra odama kapanıp ders çalışmaya başlamıştım. Bulunduğum yerden dolayı zaten ders çalışmak zorundaydım ama bunu isteyerek yaptığım söylenebilirdi. Çünkü ders çalışmak kafamı dağıtıyor, sürekli dalıp gittiğim düşüncelerimden uzak kalmamı sağlıyordu.

Geldiğimden beri derse yüklenmek başımı ağrıtmış olsa da pişman olmamıştım. Aslında bir ara Bahar aramış ve bugün okul çıkışı olanlardan bahsederek kafamı dağıtmıştı. Anlattıklarına bir hayli şaşırmıştım çünkü Bahar kardeşi öldüğünden beri çocuklarla yakın olmamıştı.

İki sene önce, yaz tatilinde Bahar'ın küçük kardeşi Taha bir trafik canavarı yüzünden hayatını kaybetmişti. Bahar, Taha'ya fazlasıyla bağlıydı. Aslında şimdi düşünüyordum da o da Kutay gibi olmuştu ama onun gibi bizlerden saklanmamış, acısını bizimle paylaşmıştı. Günlerce hatta aylarca ağladığını hatırlıyordum. O zamanlar İstanbul'da okuduğum için sadece yaz tatilinde yanında olabilmiştim.

Bahar o günden sonra diğer çocuklarla arasına bir duvar örmüştü. Hatta öyle ki başka bir kardeş istemediğini anne ve babasına kesin bir dille belirtmişti. Şimdi ise bugün tanıştığı çocuğun, yani Buğra'nın, Taha'ya çok benzediğinden bahsetmişti. Ona yaklaşmasının en büyük nedeni de muhtemelen buydu. Açıkçası buna pek inanasım gelmese de, Bahar'ın bunca zaman sonra, Taha'dan başka bir çocuk için böyle olumlu konuşması şüpheye düşmeme neden olmuştu. Hele ki onu görmeye devam edeceğini söylediğinde gerçekten fazlasıyla şaşırmıştım. Tek temennim mutlu olmasıydı. Buğra ya da başka bir çocuk, fark etmezdi. Bahar'ın yaraları sarılacaksa herkese razıydım.

Düşünmeyi bıraktıktan sonra sandalyeden kalkarak odamda turlamaya başladım. Oturmaktan vücudum tutulmuştu. Gözlerim saate kaydığında onu biraz geçtiğini gördüm. Aslında uykum gelmişti. Yatsam uyuyabilirdim.

Gözlerim balkona kaydığında nefes almanın iyi geleceğini düşündüm ve oraya doğru ilerledim. Balkon kapısını açtığımda yüzüme çarpan soğuk hava ürpermeme neden oldu. Balkona çıkınca kollarımı vücuduma dolayarak gökyüzünü izlemeye başladım. İzmir'e döndüğümden beri sık sık uğradığım iki yer vardı. Birisi burası yani odamın balkonuydu. Geceleri çıkıp gökyüzüne bakmak iyi geliyordu. İkinci yer ise sahildi. Denizin dalgalarını seyrederek bir bankta oturup saatlerce düşüncelere dalabiliyordum.

Bir süre öylece yıldızları izledikten sonra duyduğum sesle kafamı eğdim ve gözlerimi kısarak etrafa şöyle bir göz attım. İlk başlarda bir şey göremesem de, daha sonra gördüğüm siluetle kaşlarımı çattım. Yolda biri yürüyordu. Daha doğrusu yürümeye çalışıyordu zira yalpalamaktan başka yaptığı bir şey yoktu. Karanlık olduğu için yüzünü tam seçemiyordum.

Yalpalayarak yürüyen kişi bir sağa bir sola giderken tam sokak lambasının altında yere düştü. Bir süre yerde öylece oturduktan sonra doğrulmaya çalışırken yüzüne vuran ışıkla gözlerimi kocaman açtım. Çünkü muhtemelen sarhoş olduğu için yerde oturan kişi Batu'dan başkası değildi.

Birden aklıma bugün annemin Merve ablaya bugünün Meral ablayla Tolga abinin yıl dönümleri olduğunu söylediği geldi. Duyduğuma göre Tolga abi, Meral ablaya güzel bir sürpriz hazırlamış ve bu gece eve gelmeyeceklermiş. Ayrıca okul çıkışında Deniz'in de Egemen'e, bu gece kız arkadaşlarından birinde kalacağını söylediğini duymuştum. Öyleyse şuan evde kimse olmamalıydı. Yani şuan yerde sürünen Batu'yla ilgilenebilecek birisi yoktu.

İçimdeki huzursuzluk duygusuyla hızla balkondan çıktım ve askıdaki uzun hırkalarımdan birini giyerek odamdan ayrıldım. Merdivenleri indiğimde içeriden gelen seslerle annemin televizyon izlediği kararına varıp, onların duymasını istemeyerek sessizce dış kapıya doğru ilerledim ve kapının üzerindeki anahtarı alarak evden çıktım. Kapıyı yine sessizce örttükten sonra hızla bahçe kapısına doğru ilerlemeye başladım.

İKİ YARALI |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin