BÖLÜM / 19

3.4K 220 23
                                    

"Bahar ben çok yoruldum, hem acıktım da. Hadi yemek yiyelim," dedim Bahar askıdaki kot gömleği incelerken. Kafasını bana çevirip "İyi madem," diyerek beni onayladı. Mağazadan çıkıp alışveriş merkezinin en üst katına doğru yol aldık.

İkinci dönemin ilk aylarındaydık. Üniversite sınavı yaklaştığı için de büyük bir stres altındaydık. Bugün günlerden cumartesiydi. Aslında bu hafta sonu planımda da her zamanki gibi evden çıkmadan ders çalışmak vardı ama saygı değer Kızıl Kafa sayesinde planım bozulmuş ve kendimi alışveriş merkezinde bulmuştum.

Yürüyen merdivenlerden indikten sonra yemek bölümüne ilerliyorduk ki arkamızdan "Bahar!" diye bağıran bir çocuk sesi duyduk. İkimiz birden arkamızı döndüğümüzde bize doğru koşan küçük çocuğu gördüm. Çocuk hızla yanımıza gelip Bahar'ın boynuna atladığında ona dikkatle baktım ve Buğra olduğunu anladım. İlk defa canlı olarak görüyordum ama Bahar'ın gösterdiği onlarca resimden sonra onu tanımamam imkânsızdı. Bahar onu kucağından indirdiğinde Buğra bana döndü.

"Bu kim Bahar?"

Bahar gülerek "En yakın arkadaşım Melis," dediğinde, Buğra beni dikkatlice inceledi ve "Bahar senin arkadaşlarının hepsi senin gibi güzel mi böyle?" diye sordu. Bahar'la gülmeye başladığımızda yanımıza uzun boylu bir çocuk geldi.

Bahar ona bakıp yüzünü astıktan sonra "Sende mi buradaydın Barış?" diye sordu. Soru işaretinden çok hayal kırıklığı vardı ses tonunda. 'Senin burada ne işin var' der gibiydi.

Kafamı çevirip çocuğu inceledim. Demek Buğra'nın abisi Barış buydu. Bahar'ın dediği gibi sinir bir tipe pek benzemiyordu. Hatta fazla yakışıklıydı. Yalnız Bahar'a olan bakışlarından, ukalalık ve kendini beğenmişlik akıyordu.

Barış gözlerini devirerek "Buğra'yı tek başına buraya göndereceğimi düşünmedin herhalde?" diye sordu. Bahar da kaşlarını çatarak "Onu kastetmedim. Annesi ya da babasıyla da gelebilirdi, olamaz mı?" diye sorduğunda, Barış gayet rahat ve net bir şekilde "Olamaz," diye cevap verdi.

Bu tek kelimelik cevabın altında birçok şeyin yattığını anlayarak sustum. Hatta biraz olsun ortamı rahatlatabilmek için "Rastlaşmamız ne iyi oldu. Biz de yemek yiyecektik. Umarım açsınızdır. Hep beraber yeriz," dedim gülümseyerek. Barış beni yeni fark etmiş gibi gözlerini kısarak bana döndü.

"Kendimi tanıtmadım. Ben Bahar'ın yakın arkadaşı Melis," dediğimde Barış kaşlarını alayla kaldırıp "Hiç de Bahar gibi kaba birine benzemiyorsun," dedi. Bahar cevap vermek için sinirle ağzını açtığında konuşmasına izin vermeden "Bundan aç olduğunuz kararına varıyorum," diyerek Buğra'ya döndüm.

"Ne yemek istersin tatlım?" diye sordum. Buğra kısa bir an düşünüp "Hamburger," diye cevap verdi. Ona gülümseyip şöyle bir etrafa baktım ve Bahar'a döndüm. İlerideki yeri gösterip "Hadi şuraya gidelim," dedim. Bahar onu konuşturmadığım ve büyük ihtimalle kendi kafama göre şeyler yaptığım için sinirle bana bakarken kafa salladı. Daha sonra Buğra'nın elinden tutup önden yürümeye başladı.

"Çok agresif biri."

Barış'a döndüğümde Baharların arkasından baktığını gördüm.

"Aslında çok iyi biri ama sevmediği kişilere pençelerini göstermekten hiç geri kalmaz."

Barış gülerek bana baktı.

"Buradan sevilmediğimi mi anlamam gerekiyor?"

"Yani," dedim yerimde kıpırdanarak. "Pek sevdiğini söyleyemeyeceğim."

Barış biraz daha güldükten -ki Bahar'ın onu sevmemesi neden bu kadar hoşuna gitmişti anlamamıştım- sonra "Hadi gidelim de Bahar Hanım'ı daha fazla kızdırmayalım," dedi. Kafamı sallayarak peşine düştüm.

İKİ YARALI |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin