BÖLÜM / 3

190K 7.8K 3K
                                    

"Ay! Hoşt!"

Arkama bakmadan koşmaya devam ederken, içimden, peşimden koşan köpekten kurtulabilmek için dualar okuyordum.

Bugün okul çıkışı ilk önce Duygu hocayı bulmuş ve kulübe girmek istediğimi söylemiştim. Duygu hoca adımı bir listeye ekledikten sonra seçmeler için bir şarkı seçmemi ve hazırlanmamı istemişti. Şarkıyı cuma günü öğle teneffüsünde, müzik odasında Duygu hocanın ve diğer kulüp üyelerinin önünde söyleyecektim.

Duygu hocayla konuştuktan sonra Bahar'ın ısrarlarına dayanamamış ve eve gitmek yerine onlara gitmiştim. Bahar'ın annesi Nermin abla bir güzel karnımızı doyurmuş ve bizi Bahar'ın odasına yollamıştı. Bizde oydu buydu derken sohbete dalmış ve zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştık, ta ki annem arayana kadar.

Yaklaşık saat on civarında annem aramış ve artık eve gelmemi söylemişti. Hatta geç olduğu için beni almaya geleceğini söylediyse de onu yormak istememiş ve gelmemesini istemiştim. Bahar'ın babası Oktay abi evde olsaydı belki ondan beni götürmesini isteyebilirdim ama şansıma o da evde değildi. Her ne kadar Nermin ablanın içi rahat etmese de evlerin yakınlığını bahane edip yola çıkmıştım ancak keşke annemi çağırsaymışım. Böylelikle iki sokak öteden beri beni kovalayan canavarla karşılaşmamış olacaktım.

Şu hayatta en korktuğum şeylerden biri köpeklerdi. Hele ki deli gibi hırlayanlardan daha çok korkardım. Bir de şimdi etraf karanlık ve saat oldukça geçti. Beni burada yakalayıp ısırsa ya da parçalayıp bıraksa sabaha anca görürlerdi!

Köpeğin nefesini ensemde hisseder gibi olunca korkuyla çığlık attım ve biraz daha hızlanmaya çalışarak sokağın köşesinden döndüm. İşte tam o anda sert bir şeye çarpıp yere yapıştım.

Yerde inleyerek acıyan başımı tutarken "Yine mi sen?" diye bir ses duydum. Kafamı yavaşça kaldırıp baktığımda çarptığım şeyin, yani kişinin Batu olduğunu gördüm. Gözlerimi şaşkınlıkla kırparken arkamdan köpeğin havlamasını duyunca hızla ayağa fırladım ve denize düşen yılana sarılır misali Batu'nun arkasına saklandım. Ellerim benden izinsiz dirseklerini sararken tek düşündüğüm şey bir an evvel köpekten kurtulabilmekti. Öylesine korkmuştum yani.

Köpek Batu'nun karşısında durmuş, dilini dışarı çıkararak bizi izlemeye başlamıştı.

"Demek köpekten korktun?"

Sesindeki alay, sinir kat sayılarımı yükseltirken sessiz kaldım. Şimdi ters bir şey söylerdim, kızıp önümden çekilirdi ve beni köpekle baş başa bırakırdı falan!

Batu benden ses çıkmayacağını anlayınca köpeğe iki hoşt yaptı, ayağını ileri geri salladı ve nasıl olduysa köpek arkasına dönüp ilerlemeye başladı. Ben şaşkın şaşkın köpeğin arkasından bakarken, Batu "Kollarımı biraz daha sıkarsan emin ol moraracaklar," deyince, kendime gelerek dirseklerini tutmayı bıraktım ve bir iki adım geriledim.

Batu bana dönüp yüzündeki bariz alayla beni süzerken ben hala şaşkınca köpeğin ardından bakıyordum.

"Ne yaptın da gitti o şimdi?"

"Hiçbir şey. Sadece onunla oynayacak vaktimin olmadığını ve ondan korkmadığımı gösterdim."

Kaşlarımı çatarak yüzüne bakmaya devam ettiğimde "Köpeklerden korkuyorsan bunu onlara belli etmemelisin. Etme ki peşine takılmasınlar," dedi.

"Hım," dedim ona bakarak. "Bir dahakine öyle yaparım."

Yalan! Hayatta yapamazdım. Büyük köpek görünce bırakın korkmamayı, korkmamış rolü yapmak bile gelmezdi ki benim aklıma. Ya köpeğe ters yönde yürümeye başlardım ya da bu gece olduğu gibi arkama bakmadan koşardım.

İKİ YARALI |Tamamlandı|Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon