Kız not almaya devam ederken onu inceledim. Muhteşem bir güzelliği vardı. Ela gözleri uzun kirpikleri ile çerçevelenmiş gibiydi. Küçük bir burnu , belirgin elmacık kemikleri vardı. Sarışın minyon tipli bir kızdı ve benden birkaç yaş küçük gibiydi.

Yaka kartını okuyarak "Bennet." dedim fısıltı gibi çıkan ses tonum ile. Gözleri tekrar bana yönelirken "Cathy Bennet." diye açıkladı. "Bana bir iyilik yapar mısın , Cathy?" diye sordum. Kaşları hafif çatılırken "Ne isterseniz , Bayan West." dedi. Başımı iki yana salladım. "Skyler." Beni onaylarak merakla diyeceğim şeyi bekledi. "Beni Cameron'un yanına götürür müsün?" diye sordum.

Çatık kaşları gevşeyerek yüzü şaşkın bir hal aldı. "Yeni yeni kendinize geliyorsunuz , Bayan West. Buna doktorunuz izin vermez." dedi telaş ile. "Skyler." diye düzelttim tekrar. Ardından içimdeki duygu yoğunluğunu bastıramadan titreyen sesim ile "İlacımı buldum , Cathy. Onu görmem gerek." dedim.

Cathy bir süre beni izledi. Ardından "Elimden geldiğince yardım etmeye çalışacağım , " diyip kısa bir an duraksadı ve sonunda "Skyler." diyerek cümlesini bitirdi. Gülümsedim. Tıpkı benim gibi gülümseyerek odadan çıktı.

Camdan dışarıyı görebiliyordum. Hava kararmıştı fakat şehrin ışıkları sebebiyle bunu anlamıyordunuz bile. İnsanlar dışarıda zaman kavramını unutuyordu. Ölüm acı bir gerçekti ve biz insanlara ne kadar yakın olduğunu bazen unutuyorduk. Kendini hiç hoş olmayan yollarla gösteriyordu.

Zaman şeytanın ta kendisiydi.

Siz fark etmeseniz bile sizi her hareketiyle ölüme daha da yaklaştırıyordu.

"Tanrım , bebeğim." annemin sesi ile bakışlarım kapıya yönelirken gülümsemeye çalıştım. Elimi bile kaldıramayacak kadar yorgundum ve vücudum uyuşmuş gibiydi.

"İyi misin? Bir yerin acıyor mu?" dedi göz yaşlarını durduramazken. Panikten nereye koyacağını bilemediği eline uzanmak için bir hamle yaptım. Bu gözlerimin kararmasına ve yaklaşık yarım dakika boyunca kör olmama sebep olsa da annemin elini bulmuştum.

"Hiçbir şeyim yok anne. İyiyim." dedim güven verici bir ses tonu ile.

Gözlerim nihayet görüş yetisini geri kazanınca annemin yüzüne yerleşen gülümsemeyi gördüm. Göz altları yorgunluğun ve ağlamasının etkisi ile şişmişti. Koyu halkalar ve derin çizgiler yaşını gizleyemiyordu. Yine de muhteşem bir güzelliği vardı.

"Eve gidip biraz dinlenmeye ne dersin?" dedim sonunda. Gülümseyerek elimi sıvazladı. "Senin yanından hiçbir yere ayrılmayacağım." Ve sonunda üzerimdeki yoğun şefkatin etkisi ile içtenlikle kıkırdadım. "Eve gidip dinlen , anne. Ve yarın sabah gelmeden önce bebeğimin iyi olduğundan emin ol." dedim. İnatla onu buradan yollayacağımı biliyordu. Eğilerek alnıma bir öpücük kondurdu. "Pekala , seni seviyorum bebeğim. Bir an önce iyileş." dedi. O kapıya ilerlerken arkasından baktım. Kapıya gelince dönüp son kez bana baktı. "Bende seni seviyorum." dedim ve annem bunun üzerine kocaman bir gülümseme ile odadan çıktı.

Saatlerce hastane tavanını izleyip düşünceler arasında gezindim. Uykum yoktu ve dakikalar ilerledikçe kendime geliyordum. Ellerimi daha rahat hareket ettirebilir olmuştum. Başımı bir taraftan diğer tarafa çevirirken canım yanmıyordu. Aklım ise hala gelmemiş olan hemşire Cathy'deydi.

Gözlerim duvardaki dijital saat ile buluşunca derin bir nefes verdim.

04.02

Odamın kapısı açılıp içeri doktor ve Cathy girince gülümsedim.

Tanrım , şükürler olsun.

"Nasılsınız , Bayan West?" dedi adam neşe ile. Neredeyse babamla aynı yaştaydı fakat adamın yüksek bir karizması vardı.

Yüksek bir karizma mı?

Bunu başka nasıl dile getireceğimi bilmiyorum.

"Çok daha iyiyim." diye yanıtladım. Adam dosyamı inceleyip etrafımda hayatım boyunca ne zaman duysam tiksineceğim sesler çıkaran makinelere baktı.

"Bayan Bennet'in dediğine göre eşinizi görmek istiyormuşsunuz. O kadar iyi hissettiğinize emin misiniz?" diye sordu. Başımla onayladım. "Eminim onu görmek bana çok daha iyi gelecektir." dedim.

Adam başı ile onaylayıp hemşireye baktı. "Pekala , Bayan Bennet. Hastanızı eşinin yanına götürebilirsiniz."

Cathy doktor odadan çıktıktan sonra yanıma gelerek doğrulmama yardım etti. Serumumu tekerlekli sandalyenin yanında bulunan askıya takarken "Buna gerek var mı?" diye sordum. "Hala oksijen seviyen düşük. Bir kaç adımın ardından başın dönmeye başlayacaktır. Bunu istemeyiz." Cathy kolumdan destekleyerek ayağa kalkmama da yardım etti ve ardından beni tekerlekli sandalyeye oturttu. Minik bir kız olmasına rağmen epey güçlüydü.

Hastane koridoru saat sebebiyle boştu. Herkes uyuyordu. Sessizliği bozan tek şey sandalyenin tekerleri ve Cathy'nin ayak sesleriydi.

Koridordaki sandalyede oturan Benjamin'i görünce bir an afallayarak yutkundum. Benjamin ve Cameron anlaşamazdı. Hep beraberlerdi. Her olayda birbirlerini kollarlardı fakat anlaşamıyorlardı. Bu gerçeği değiştiremezdim.

Bize doğru dönüp beni görünce oturduğu yerde sırtını dikleştirdi. Yanına gelince "Benjamin?" dedim şaşkınlığımı gizlemeden. Ensesini kaşıyarak yorgun gözleri ile beni süzdü. "İyi görünüyorsun." Başımla onu onayladım. "İyiyim."

Kısa bir sessizliğin ardından "Ne olursa olsun , Cameron benim kardeşim. İyi olduğundan emin olmalıyım. Fakat yine de burada gece boyu ona refakatçi kaldığım aramızda kalsın , Skyler." dedi. Gülerek başımı salladım. "Tabiki."

Cathy ,  Cameron'un bulunduğunu düşündüğüm odanın kapısını açarak "Pekala , işte istediğin." dedi. Kalbim hızla atarken derin bir nefes alıp düğmeye basarak tekerlekli sandalyenin hareket etmesini sağladım.

Ben odaya girince Cathy arkamdan kapıyı kapattı. İlerlemeye devam ettim. İşte oradaydı. Soluk bedeni ile yatıyordu.

Tekerlekli sandalyeyi ona yaklaştırabildiğim kadar yaklaştırdım. Aniden içimde bir şeyler koptu. Beklemediğim bir anda titremeye ve hıçkırıklarla ağlamaya başladım. Avuçlarımın arasına soğuk elini alarak dudaklarımı eline yasladım.

Tanrım , bu berbat bir şey.

Onu seviyorum. Onu çok seviyorum.

Cameron'un eli gözyaşlarımın etkisi ile sırılsıklam olurken başımı kaldırıp yüzüne baktım. Fazlasıyla solgun görünüyordu. Yanında duran makine kalp atışlarını sayarak tuhaf bir ses çıkartırken içimi rahatlatan tek şeyin o olduğunu düşündüm.

O iyi.

Yaşıyor.

İyi.

Daha da iyi olacak.

Derin bir nefes alarak yüzümdeki yaşları sildim. Kokusu tüm odayı doldurmuştu ve bu rahatlamama sebep oluyordu. Her her "o"ydu. Ve bu sanki bana sarılıyormuş gibi hissetmeme sebep oluyordu.

Yatağa tutunarak ayağa kalktım. Gözlerim tekrar dolarken ağlamamak için kendimi sıktım. Elim yüzüne yönelirken "Seni seviyorum." dedim güçsüzce. Beni duyuyor olmalıydı.

Yavaşça eğilerek dudağına küçük bir öpücük bıraktım. Ve yapabileceğim tek şeyi yaptım.

Seni her şeyden çok seviyorum , Cameron West.

Upuzuuuuun bir süredir bölüm gelmiyor. Farkındayım. Üzgünüm. Ama Cameron kötü olduğu için tam olarak Skyler gibi bir ruh haline sahibim. Kendi karakterimi kendim bu hale getirip üstelik birde buna ağlayan bir insanım. Neyse sizi seviyorum sizde hikayemi sevin. Öptümmm..

Sen, Ben ve Çok Daha FazlasıWhere stories live. Discover now