Bölüm 40.

1.9K 89 24
                                    

Keyifli okumalar...

Bir süre gözlerine baktıktan sonra tek kaşımı kaldırarak "Peki sen buna hazır mısın?" diye sordum. Başını sallarken "Bilmiyorum." dedi.

Bilmiyor.

Bende bilmiyorum.

Ve Brooke 1 yaşında.

Yaklaşık bir saat sonra televizyondaki filmi izlerken Brooke kucağımızda uyuya kalmıştı. Kapı çalınınca Cameron bana bir bakış attı. Sessizce oturduğum yerden kalktım. Kapıya ilerlerken Cameron Brooke'u kendine daha çok çekti ve kucağına aldı. Gülümseyerek kapıyı açtım.

Kapıda Julia ve Mich'i görünce gülümsemem büyüdü. İşaret parmağımı dudaklarıma koyarak "Brooke yeni uyudu." dedim. Anlayışla başlarını salladılar.

İlk Mich'e sıkıca sarılıp "Selam baba adayı." dedim. Gülerek "Hala inanamıyorum. Harika bir şey." dedi. Başımla onu onaylayıp geri çekildim. Mich içeri , Cameron'un yanına ilerlerken bende Julia'ya yönelerek kapıyı kapattım. Elim karnına giderken "Harika görünüyorsun." dedim Julia'ya. Başını yana eğdiğinde gözleri dolmuştu ve parlıyordu. "Teşekkür ederim." diye fısıldadı bana sarılırken.

İçeride otururken Brooke'u yatağına bırakmıştık. O güzelce uyurken biz sohbet ediyorduk. "Ee şu bir kaç gün ne yapacaksınız?" diye sordu Mich. Cameron bana ufak bir bakış atarak "Üç gün tamamen evdeyim. Sonrasında bir ay yokum. Bu üç günü de evde geçiririm heralde." dedi. Julia ve Mich birbirlerine bakıp sırıttılar. Ardından Julia "Pekala üçüncü gününde planımız var. Teyzemin evinin bahçesinde büyük bir havuz var ve kaplıca suyu ile dolu. Harika olacak." dedi.

Cameron bana sokulunca kolumu omzuna attım ve elimi saçlarına koydum. İyice yerine yerleşirken "Bana uyar." dedi Cameron. Başımla onu onayladım. Julia ellerini çırpıp "Harika!" diye bağırdıktan hemen sonra elleri ile ağzını kapadı. Neyse ki Brooke uyanmamıştı.

Saatler sonra Mich , Julia'nın karnını okşarken "Çok geç oldu bebeğim. Hadi gidelim." dedi. Ayağa kalkmaya hazırlandığı sırada "Burada kalın. Yukarıdaki misafir odası resmen sizin oldu." dedim. Öyle ki odada kıyafetleri bile duruyordu.

Julia esneyerek "Kesinlikle hayır demem." dedi. Mich o an Julia'ya öyle bir bakış attı ki. İşte dedim. Şefkat de bu... Aşk da bu... Sevgi de bu... Bağımlılık da bu...

Bu her şey...

Tüylerim resmen diken diken olmuştu. Mich tekrar yerine yerleşip "Harika." diye mırıldandı. Bencede harikaydı. Hem bizimle olmalarını seviyordum.

"Ben uyuyacağım." dedi Cameron ayağa kalkarken. Onunla beraber hepimiz kalkmıştık. Odalarımıza girerken Julia'yla birbirimize öpücük artık ve erkekler de bize göz devirdiler. Ve sonra ben tekrar odadan çıkıp Brooke'un yanına girdim. Tıpkı bir melek gibi uyuyordu. Eğilip alnına bir öpücük kondurduktan sonra bebek telsizini alıp sessizce odasından çıkıp kendi odamıza girdim.

Cameron yüzüstü yatakta yatıyordu. Yanına giderek telsizi baş ucumda duran komodinin üzerine bıraktım ve uzandım. Kapalı gözlerini aralayarak bana baktı. Bende tıpkı onun gibi yatarak gözlerine baktım.

Tek elini belime atarak beni kendine çekti ve yanına yaklaştırıp sarıldı. Kolları arasında küçücük kalırken tamamen güvende olduğumu hissettim.

~~

Rahatsızca yatakta dönerken gözlerimi açtım. Cameron sırtı bana dönük bir şekilde uyuyordu. Bir kaç saniye ensesine baktıktan sonra gözlerimi ovuşturarak yataktan kalkıp odadan çıktım.

Brooke'un odasına girdiğimde uyanmış olduğunu gördüm. Yatağında oyun oynuyordu. Beni görünce yatağın demirlerine tutunarak ayağa kalktı. Gülerek "Günaydın bebeğim." dedim. Kıkırdayarak ellerini bana doğru uzattı. Onu kucağıma alarak boynunu kocaman öptüm.

Kokusu inanılmazdı.

Brooke'u koltuk altlarından tutarak havaya kaldırdım ve "Annesinin prensesi." diyerek karnını öptüm. Gülerek ellerini dudaklarıma koydu.

İç çektim. Banyoya girmem gerekiyordu ama Brooke'u tek başına bırakamazdım. Aklıma gelen fikirle Brooke'a bakarak "Beraber banyo yapalım mı , canım?" diye fısıldadım. Brooke alkış yaparak karşılık verdiğinde gülümseyerek Brooke'un odasından çıktım ve yatak odasına girdim.

Cameron hala uyuyordu. Brooke Cameron'u görünce elleri ile ağzını kapattı. Dikkatle ona bakarken banyoya girdim. Suyu ayarlarken küvet yavaş yavaş doluyordu. Suya bolca köpük döktüm. Üzerimdekileri ve Brooke'un üzerindekileri çıkarıp küvete girerken Brooke sıkıca bana tutunmuş suya bakıyordu.

Dakikalar sonra köpükten hiç bir yerimiz görünmezken Brooke karnımda oturmuş kıkırdıyordu. Ellerini tutarak "Brooke." diye fısıldadım. Gözleri gözlerimle buluşurken bir anda ciddileşti. "An-ne." diye heceledim. Bir süre yüzüme bakmaya devam etti. Derin bir iç çekerek tekrar "An-ne. Tıpkı böyle anne demen gerekiyor." dedim. Gözlerini kırpıştırdı ve ellerini suya vurarak birşeyler mırıldanmaya devam etti.

Onun bu umursamaz haliyle omuzlarım pes edercesine düştü.

Banyonun kapısı açılınca bakışlarım kapıya yöneldi. Cameron dağılmış saçları ile banyoya girince küvette biraz daha aşağı kaydım ve boynuma kadar köpüğe battım. "Günaydın." dedim kamuflajımı gizlemeye çalışırken. "Günaydın. Ve bence başka yöne bak." diyip beni uyaran Cameron ile gülerek bakışlarımı duvara yönelttim. Cameron'un klozetin kapağını kaldırdığını duyduğum sırada Brooke birden ağlamaya başlayınca Cameron'a baktığını gördüm. Neden ağladığını anlamak için Cameron'a bakmam ile "Tanrım!" diye bağırarak Brooke'a sarıldım ve duvara doğru bakmasını sağladım.

Cameron ıslık çalarak tuvaletini yaparken "Senin görmen neyse Skyler fakat Brooke'un görmesi kötü oldu."dedi. Brooke hala deli gibi ağlarken "Senin yüzünden artık hiç konuşmayacak." dedim. Küvetin yanında duran plastik ördeği elime alarak "Ağlama tatlım. Birşey yok. Ağlama." dedim ve sallamaya başladım.

Brooke yeni yeni sakinleşirken kucağıma yatmış sessizce iç çekiyordu. Cameron dişlerini de fırçaladıktan sonra yanımıza gelerek küvetin yanına diz çöktü. Bir süre Brooke'un saçlarını okşadıktan sonra "Üzgünüm bebeğim." dedi. Gülmemi zar zor bastırırken Cameron'un bana bakarak ciddi ciddi "En azından yabancı değil." diye fısıldaması ile kendimi tutamayarak yüksek sesli bir kahkaha patlattım.

Elimi ağzıma bastırarak gülerken Cameron'un da güldüğünü fark ettim. Brooke'un elini avcunun içine alırken "Bence onun banyo vakti bitti." diyerek buruşmuş küçük parmaklarını gösterdi. Başımla onaylayarak ciddileştim. Cameron iki eliyle Brooke'u koltuk altlarından tutarak havaya kaldırırken bende son bir kez vücudunu sabunlayıp güzelce duruladım. "Pekala havlusu asılı duruyor." dedim. Cameron askıdaki havluya Brooke'u güzelce sarıp odaya girdi. Banyonun kapısını açık bırakmıştı. Öpücük seslerini ve Brooke'un kıkırdama sesini çok rahat duyuyordum.

Saçlarımı bir kez daha şampuanlayıp duruluyordum ki Brooke'un hapşırık sesi ile durdum. Perdeyi aralayıp odaya bakarken "Cameron Brooke'u giydirdin değil mi?" diye sordum. Birkaç saniye hiç cevap vermedi ama Brooke'un tuhaf mırıltılarını hala duyuyordum. Hızla durulanıp havluma sarıldım. Odaya girdiğimde Cameron aniden kucağında Brooke ile karşımda belirdi.

Brooke'un üzerinde kırmızı tatlı bir tulum vardı. Tulumun içinde kısa kollu bir zıbın vardı ve bebek bezinin de bağlı olduğu belliydi. Kaşlarımı kaldırarak "Bir şeyde de kusurun olsun."dedim.

Dudaklarıma bir öpücük kondurup odadan çıkmadan önce söylediği şey ile resmen yerime mıhlanırken göz devirdim.

"Olmaz , bebeğim. Çünkü ben kusursuzum."

Vazgeçtim cumadan cumaya paylaşmayacağım bölümleri. Ne zaman yazarsam yada bir önceki bölümün okuması beni tatmin ederse o zaman paylaşacağım. Diğer türlü cumadan cumaya dayanamam ben. Her neyseeee. İyi haftalar dileriiim. Öptüm.

Sen, Ben ve Çok Daha FazlasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin