Bölüm 17.

5.1K 177 7
                                    

Herkese selaaaam. Bu bölümü ben çok beğendim. Hatt kendi karakterime aşık oldum resmen. Canım Cameron. Bu bölüm hiç pislik yapmadı. Her neyse , bölümü yazarken bir sürü şarkı dinledim. En sevdiğim medyada yani sadece onu dinleseniz bile olur.

İyi okumalaaaar. Vote'lernizi eksik etmeyin. Xx.Xx.

Medyadaki görsel: Skyler Grey

Medyadaki şarkı; İncubus:Love hurts

Bölüm Şarkıları: İncubus: Promises , promises

İncubus: If not now , when?

Ben ayrıca The Moody Blues - Nights In White Satin dinledim cidden güzel şarkı isteyenler dinleyebilir.



Başım yere eğerek ona doğru ilerlemeye başladım. Yanına vardığım zaman elimden tutarak kendi etrafımda dönmemi sağladı. Ardından "Bir saniye..." diye mırıldanarak ceplerini karıştırdı. "Ne yapıyorsun?" diye sordum gülerek. "Yüzüğü aldığımdan emin olmalıyım.". Ciddi bir şekilde söylediği şeye gülmekle yetindim. 

Arabaya binmiştim ve Cameron'da sürücü koltuğuna oturunca kokteylin olduğu mekana gitmeye başlamıştık ki telefonum çaldı. Arayan kişiye bakınca Julia'dan başkası olmadığını gördüm. "Efendim." Hattan uzun süre ses gelmeyince "Julia?" dedim tekrar. "Nerede kaldınız? Herkes burda.". Sanada merhaba , Julia. "Geliyoruz." diye mırıldandım. Çok geçmeden telefon kapandı. "Garip hissediyorum." Bakışlarımı Cameron'a çevirince yola baktığını gördüm. Yüzüne bakmaya devam edince gözleri bir iki saniye de olsa yüzüme değdi. "Bundan sonra ne olacak?" diyerek kırmızı ışıkta arabayı durdurdu. Bacak bacak üstüne atarak ona doğru döndüm. "Nasıl ne olacak?" diye sorduğumda gözleri bana yöneldi. İlk olarak bir an gözleri eteğime kaydı. Ardından gözlerime. "Yani az sonra herkese evlenmek istediğimizi söyleyeceğiz ve sana yüzük takacağım." diyerek kaşlarını kaldırdı. Omuz silkerek "Ben sadece yüzük takan bir kız olacağım ve sende sevgilim." dediğimde gülerek önüne döndü ve yeşile dönen ışık ile birlikte gaza bastı.

Mekanın girişinde kameraman ordusu bulunuyordu. Cameron'un koluna girerek ilerlemeye başladım. Kameramanların aniden ilgi odağı noktasına dönünce afallasamda tekrar toparladım. "İyi akşamlar Bayan Grey." "İyi akşamlar Bay West." cümleleri ansızın yükselirken kafamızı eğerek içeri girmeyi seçtik. Kapıdan içeri girer girmez nefes almayı yeni öğreniyormuşum gibi hissetmiştim. "Skyler!" Julia'nın sesinin geldiği tarafa bakınca Mich ve Julia'yı gördüm. Yavaşça yanlarına gittiğimizde kısa bir "Nasılsınız?" konuşması geçti. Ardından Cameron elini belime koyarak kulağıma eğildi ve "Bizimkilere bir selam verelim." dedi. Kafamla onu onaylayarak Julia'ya "Hemen döneriz." diyerek Cameron'un beni elimden tutarak çekiştirmesine izin verdim. "Cameron!" Bayan West'in sesi ile onlara baktım. Annem kollarını açmış beni bekliyordu. Gidip kollarının arasına girdim ve "Merhaba anne." diye fısıldadım. Saçlarıma bir öpücük kondurarak geri çekilen annemden sonra babam ile sarıldım. Saniyeler sonra ise Bayan West'e sarıldım ve "Merhaba Bayan West." diyerek geri çekildim. "Çok hoş gözüküyorsunuz." Cameron'un sesi ile ona baktım. Centilmen bir erkek gibi annemin elini öpüyordu. Bakışlarımı gülerek onlardan aldım ve Bay West'e sarıldım. Yine saniyeler içinde geri çekildim. O sırada Cameron da babama sarılıyordu. Babam kulağına bir şeyler söyleyince Cameron'un çenesini sıktığını fark ettim. Hemen sonra ise başıyla onayladığını.

Müzik ekibi olmadığı için babam kızgın görünüyordu. Ben ise hala hangi ekibin çalacağını merak ediyordum. Tam anneme kimin çalacağını soracaktım ki bir müzik tınısı ile sahneye baktım. Şaşkınlıkla aralanan dudaklarım ve çığlık atmamak için zor duran ses tellerim ile sahneye bakmaya devam ettim. "Belki gelmesi için Brandon Boyd ile konuşmuş olabilirim." yanımda dikilen Cameron'a bakınca kollarını göğsünde bağdaştırmış olduğunu gördüm. Ben mükemmelim dermiş gibi gülümsüyordu. Bana yandan bir bakış attığında üzerimdeki şoku hala atamamıştım. Brandon Boyd'un sesi gelince sahneye baktım. "Sevgili West ailesi ve sevgili Grey ailesi. Birleşme yemeğinde çalmamızı rica ettiğiniz ve bize bu şerefi verdiğiniz için teşekkür ederiz." Alkış sesi yükselirken ben hala şoktaydım. Jose Pasillas bateri çubukları ile ritim tutmaya başlayınca çalacakları şarkıya kulak kabarttım. Promises , promises çalmaya başlayınca aniden Cameron'a sarıldım ve "Teşekkür ederim." diye fısıldadım. En sevdiğim grubun bu gece çalıyor olmasından daha güzel bir şey olamazdı. Cameron saçlarıma bir öpücük bırakırken "İyi gelebileceğini düşündüm." diye mırıldandı. Geri çekildim ve kafamı Cameron'un omzuna yaslayarak şarkıyı dinledim. Julia ve Mich'de yanımıza gelmişlerdi. Cameron'a bakarak sırıttım ve şarkıyı mırıldanmaya başladım.

Sen, Ben ve Çok Daha FazlasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin