Bölüm 57.

1K 60 2
                                    

Keyifli okumalar , canlarım...

~Skyler West'in gözünden~

Gözlerim yavaş yavaş açılırken bembeyaz tavana baktım. Kulağıma öten makinaların sesleri geliyordu. Bir kaç saniye sonra hastanede olduğumu fark ettim.

Hastane?

Tanrım! Olaylar tek tek gözümde canlanırken nabzım hızlanmıştı. Cameron ve Brooke son hatırladığım şeye göre dışarıda ve iyilerdi. Ne olmuştu? Nasıl buradaydım?

Yanımda duran Lauren gülümseyerek "Günaydın." dedi. Hiç bir tepki vermedim. Yüzümdeki maskeyi çıkartarak "Brooke ve Cameron iyi mi?" diye sordum zorlukla.

Lauren'ın yüzü şekilden şekle girerken "Brooke çok iyi. Joseph'in yanında kalıyor." dedi. Derin bir nefes verdim. Ardından Lauren'e meraklı bakışlar yolladım. "Cameron şey..." dedi ağırlığını tek ayağına vererek.

Cameron'a bir şey olmuş.

Sonunda derin bir nefes alarak "Aslında evden çıkmıştı ama senin içeride olduğunu duyunca tekrar eve girdi. Süper kahraman gibiydi. Fakat çok fazla duman solumuş ve vücudundaki oksijen yok denecek kadar azmış. Doktorlar çoktan ölmüş olması gerektiğini , fazla güçlü olduğunu söylüyorlar. Uyanmadı. Hala oksijen takviyesi yapılıyor." dedi.

Maskeyi yavaşça yüzüme geri yerleştirdim. Gözlerimden bir kaç yaş akıp giderken En azından hepimiz iyiyiz. diye düşündüm. Kısmen.

Lanet olsun , Cameron. Tek yapması gereken şey dışarıda kalıp Brooke'un iyi olduğundan emin olmalıydı. Benim için hayatını tehlikeye atmasına gerek yoktu.

Yinede yapmıştı. Benim için. Yaşamam için çabalamıştı.

Hemşire odaya girip serumumu kontrol ederken kocaman bir gülümseme ile "Uyanmışsınız , Bayan West. Sizi ve Bay West'i seven insanlar iki gündür sorup duruyordu. Tanrıya şükür iyisiniz. Merak etmeyin Bay West ile de ilgileniyoruz." diyerek işini yapmaya devam etti. Yatağımın kenarlarını büyük bir özenle düzeltip "Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Bir şikayetiniz var mı?" diye sordu. Kirpiklerimin altından onu süzerken kaşlarımı çatarak maskeyi hafifçe kaldırdım. "Başım deli gibi ağrıyor ve bir yere odaklanırken başım dönüyor." dedim kendimi zorlayarak. Hemşire gülümseyerek elimi tuttu. "Oksijensiz kaldığınızdan dolayı oluyor. Eşiniz , Bay West , size deli gibi aşık. Sizi kurtardıktan sonra onu kaybedeceğiz sandık. Berbat haldeydi. Fakat o sizin adınızı mırıldanıp duruyordu ve şimdi yaşıyor. Onun tek ilacı sizsiniz. Peki sizin tek ilacınız ne?" diye sordu ve elimi sıvazlayarak odadan çıktı.

Arkasından bakakalmıştım. Lauren elini dizine vurarak "Bu kız hastanenin en iyi hemşiresi. Sana ve Cameron'a bakmak için gönüllü oldu. Hatta kız kendini yerden yere attı. Ve şimdi sadece sizinle ilgileniyor. Bu harika bir şey." dedi.

Göz kapaklarım ağırlaşırken Cameron'un tek ilacı benim. diye tekrar ettim. Benim tek ilacım ise o.

Uyandığımda aynı hemşire elindeki dosyaya bir şeyler not ediyordu. Maske yüzümde değildi. Gözlerim pürüzsüz beyaz tavanda gezinirken bir an aldığım nefesin bana yeterli olup olmadığı düşündüm.

"Günaydın. İlacınızı bulmuşsunuz galiba."

Gözlerim hemşireye yönelirken nasıl bu kadar canlı olduğunu düşündüm. İçi enerji ile doluydu. Etrafındaki aura kesinlikle mor olmalıydı. Ya da düşünebileceğiniz en parlak renk.

"Cameron'un durumunda bir değişiklik var mı?" diye sordum. Başını hafifçe yana eğerek bana bakmayı sürdürdü. "Hiçbir değişiklik yok. Sadece yaşıyor." dedi. Açık sözlülüğü karşında yumruk yemiş gibi olsam da mimiklerim donmuş gibiydi. Gülemiyor , ağlayamıyor , kızamıyor , şaşıramıyordum.

Sen, Ben ve Çok Daha FazlasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin