Bölüm 6

5.4K 187 5
                                    

Cameron'un yüzüne bile bakmadan "Hayır teşekkür ederim." dedim ve yeni gözüme ilişen bizimkilerin oturduğu masanın olduğu yere ilerlemeye başladım.

Cameron da beni takip ediyordu. Kokusu beni kendimden geçirirken toparlanmaya çalıştım. Daha hızlı adımlar atıp masaya ulaştım. Herkese selam verip sandalyeme oturduğumda Cameron da tam karşıma oturdu.

Nihayet yüzümü ona çevirdiğimde onu inceleme fırsatı bulmuştum. Lacivert bir takım elbise giymişti fakat diğer davetlilere farkla kravat veya papyon takmamış gömleğinin üst bir kaç düğmesini açıp serbest bırakmıştı. Saçları benim istediğim gibi dağınık ve havalıydı.

Derin bir nefes alıp kafamı annemlere çevirdim. Cameron gözlerini bir saniyeliğine bile olsa benden ayırmıyordu.

İçimden ne o lanet olası yoksa siktiri bastığın kız beklediğin gibi depresyon havasında değilmiymiş. diye geçirsemde hiçbir şey demedim. Diyemezdim.

Cameron benden özür dilese bir saniye bile düşünmeden kabul ederdim. Çünkü lanet olası bir affedici özelliğim vardı. İnsanlar bu yüzden her seferinde canıma okuyordu.

Bir kaç konuşmadan sonra insanlar romantik müzik eşliğinde dans etmeye başlamıştı. Hepimizin önüne yemeği servis edilmişti ve Cameron'la ben hariç herkes yemek yiyordu. Babam peçetesiyle ağzını silip hafifçe öksürdü. Bunun üzerine Cameron ayağa kalkıp babamın yanına gitti. Babam Cameron'un kulağına eğilip bir şeyler söyledikten sonra Cameron bana küçük bir bakış atıp yanıma geldi ve elini uzatıp "Dans edelim." dedi.

Katıksız odun (!).

Onu görmezden gelip önüme dönmüştüm ki babamın uyarıcı bakışlarıyla karşılaştım. Yavaşça Cameron'a bakıp "Tabii." diye cevap verdim. Tabii adam nerden bilsin Cameron West'in , kızının kalbini ezip geçtiğini.

Elbisemi düzelterek ayağa kalktım. Cameron'un eli hala havadaydı. Ona bakıp elini tuttum. Biz yavaşça sahneye çıkarken bir iki saniyelik alkış tufanı koptu. Gülümseyerek insanlara selam verip kollarımı Cameron'un boynuna doladım. Cameron da ellerini belime yerleştirmişti.

Benim etrafa bakıyor olmama rağmen Cameron direk bana bakıyordu. Bir kaç saniyelik sessizliğin ardından Cameron "Çok güzelsin." dedi. Ona bakıp sırıttım ve "Biliyorum." dedim. Ona sende yakışıklısın falan diyemezdim. Onca lafından sonra.

"Özür dilerim Skyler. Sadece herkes çok üzerime geliyor." dedi Cameron birden. Ona baktım ve acınası gülüşümle "Özür dileme. Haklısın. Tüm hayatını boka çeviriyorum." dedim ve kafamı eğdim. Ağlamamalıyım. Tüm makyajım mahvolur. "Yüzüme bak.". Bu uyarıcı ses ile yavaşça Cameron'a baktım.

"Hiç bir zaman bana kaldırbileceğimden fazla yük vermedin. Bir derdim veya sıkıntım olduğunda ilk sana koştum. Kahrolası piç kurusunun teki olsamda hep yanımdaydın. Lanet olsun! Her gece yan odada farklı bir kızla olmadık şeyler yapıyorum. Ama sen sırf ben hoşlanmıyorum diye eve erkek arkadaşını bırak hiçbir arkadaşını getirmiyorsun bile. Sen benim başıma gelebilecek en güzel şeysin. Eğer karnında bir bebek varsa bile bu benim sorunum değil. Sana benzeyen bir bebek hiçte fena olmaz. Affet beni." dedi yorgun çıkan sesiyle. "Ne zamandır uyumuyorsun?" diye sordum. Kafasını boynuma dayayıp bir kaç saniye güldükten sonra geri çekilip "Hala beni düşünüyorsun. Seni kaybedemem. Lanet olsun affet beni. Lütfen." dedi yalvarırcasına.

Gözlerindeki hafif kızarıklığa baktım. "Tanrım! Seni affediyorum. Ama Cameron cidden ne zamandır uyumuyorsun?" diye sordum.

Hala sağa ve sola doğru sallanırken baş parmağıyla belimde daireler çizmeye başladı. "Sen gittiğinden beri yaklaşık sadece iki gün uyudum." diye mırıldandı. "Aman tanrım. Uyumalısın Cameron. Hatta erken ayrılıp git burdan ve uyu." dedim sıkıntıyla.

Gözlerini devirdi ve beni belimden biraz kendine doğru çekti. Karınlarımız birbirine değerken aramızdaki buzdan havanın çözündüğünü fark ettim. Birden kaynar su dökmüş gibi olmuştu.

"Sırf burda seni görebileceğimi bildiğim için gelmeden önce uyudum." dedi bıkkınlık ve konuyu değiştirmek ister gibi bir havayla. Bende çok zorlamadan sustum.

Cameron'un gözlerinde kaybolurken o da benim gözlerime baktı. Dayanamayıp kıkırdadığımda "İyiki varsın. İyiki başımın belasısın." dedi. Ardından kulağıma eğilip "İyiki benimsin." diye fısıldadı.

Yavaşça ona sarılırken "Hala hayatımda kaybetmekten en korktuğum kişisin." diye fısıldadım. Yavaş dansımızı sürdürürken Cameron "Senin yüzünden bir haftadır hiç bir kızla yatmadım." deyip kıkırdadı. Bende biraz geri çekilerek kıkırdadım fakat kaşlarım çatıktı ve "Benim ne suçum var?" diye sordum.

Cameron kafasını yana eğip kısık sesiyle "Beynimi yiyip bitirdin. Bir türlü aklımdan çıkmadın ki." diye mırıldandı. Dudaklarımı büzerek ona baktım ve "Git ve kendine bir kız bulup eğlen. Gazetecilere dikkat ettiğin sürece ne yaparsan yap." dedim. Gözleri bir kaç saniye büzmüş olduğum dudaklarıma kayınca hemen dudaklarımı birbirine bastırdım.

Kafasıyla beni onaylayıp güldüğünde "Sırf senin için bunu yapacağım. Ama eve dönmen şartıyla." dediğinde gözlerimi devirip "Bu gece gelemem. Yarın gelebilirim." dediğimde başıyla beni onaylayıp gülümsedi. Şarkı biterken yine alkışlar eşliğinde yerlerimize gittiğimizde annemler bize büyük bir hayranlıkla bakıyordu. Sadece gülümseyerek yerime oturdum. Cameron karşımdaki yerini alırken babam "Tebrik ederim." diye mırıldandı. Açıklama ister gibi ona baktığımda "Beni bile inandırdınız." diye devan etti. Korkuyla Cameron'a baktığımda sevecen bakışlarını bana yönlendirdi. "Demek ki başarmışız Skyler." demesiyle bende gülümsedim.

Gece bitiminde magazinciler herkesin fotoğrafını çekiyordu. Ailelerimizle bir kaç fotoğraf aldıktan sonra bir magazinci babam ve Bay West'e "Çocuklarınızın arasında bir ilişki mi var?" diye sordu. Bizde Cameron ile onların yanında duruyorduk. Cameron elini belime atmıştı. Hala sevgili rolü oynuyorduk.

Bay West ilk önce bize sonrada magazinciye bakıp "Onlara sorun." diyerek gülümseyince magazinci bize dönüp "Herkes tarafından yakıştırılıyordunuz ama birden ilişkinizi ortaya koymanız hepimizi şaşırttı. Nasıl bu kadar ani oldu?" diye sordu. Cameron muhabire gülerken "Hiçbir şey aniden olmadı. Yıllardır aynı evin içinde yaşıyoruz. Sürekli beraberiz. Skyler mükemmel bir bayan. Hem dış görünüş hemde kalbi ile. Eğer sizde onun gibi biriyle hayatınızı paylaşsaydınız sizde ona tutulurdunuz." diye yanıtladı. Muhabir bana dönüp "Siz neler söyleyeceksiniz? " diye sorduğunda gülümseyerek "Nasıl bir erkekle sürekli aynı ortamda bulunursunuz ve ona aşık olmazsınız ki. Hemde o kişi hayatınız boyunca tanıyabileceğiniz en mükemmel erkek ise." diye cevabımı ortaya koydum. Herkes dağılırken Cameron da beni eve bıraktı ve eve girer girmez duşa girdim. Duştan çıktığımda ise hemen üstüme bir şeyler geçirip kendimi uykunun kollarına bıraktım. Tam uykumun derinliklerine dalacağım sırada telefonum çaldı. Bir küfür savurarak telefonumu elime aldım. Ekrana baktığımda yazan isimle gülümsedim. Yeşil tuşu kaydırdığımda telefonu kulağıma doğru götürdüm. "Merhaba." diye mırıldandım uykulu sesimle. "Aman Tanrım uyandırdım." dedi gülerek. "Bilerek yaptın değil mi? Pislik." dedim acı çekiyormuşum gibi çıkan sesimle. "Tabiki de evet." dedi sanki başka seçenek varmış gibi. "Kapat Cameron uyuyacağım." dedim yalvararak. "Tamam bay." diyerek telefonu yüzüme kapattı. Adi pislik.

Sabah uyanmamı sağlayan şey yine telefonumun çalmasıydı. Beni uyandıran neden hep telefonum olmak zorundaydı. Buğulu gözlerle ekrana baktığımda hemen kendime çeki düzen verip doğruldum ve telefonu açıp "Alo. Baba?" dedim sorarcasına. Babam yine o soğuk ve sert sesiyle "On dakikaya bizde ol. Önemli bir konu var." dedi. Telefon yüzüme kapanırken irkildim.

Bu kadar önemli olan konu da ne.

Selam beybimler. Uzun yazmaya çalıştım. Ne kadar oldu bilmiyorum ama gelecek bölümü merak edin diye burada bırakmak zorunda kaldım. Çok pisliğim. Lnt olsun. Bye. Öpüldünüz. Xx.Xx.

Sen, Ben ve Çok Daha FazlasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin