28. Bölüm: Geçmişin İntikamı

57 5 0
                                    

Yazar aldı kalemi;

Baybars yıllar sonra divanda bulunmanın verdiği huzurla Sultan Kutuz'u bekliyordu. Kafasının içinden onun Aktay'a ve kendine ihanet ettiği gerçeğini uzaklaştırmaya çalışıyordu. Eğer bu düşünceden kurtulamazsa onu gördüğü ilk an boğazına yapışırdı. Ama böyle bir şeyi yapmamalıydı. Her şeyin bir sırası vardı. Önce Moğol tehlikesini bertaraf etmeli sonra ise Kutuz ile ilgilenmeliydi. Bu yüzden duygularını kontrol etmeli ve ona bir dost gibi davranmalıydı tıpkı Kutuz'un yıllar boyunca ona yaptığı gibi!

Kutuz divana girdi. Bütün emir ve komutanlar onu görür görmez ayağa kalktı ve eğildi. Kutuz'un üstünde siyah keten kumaşın üstüne altın işlemeli bir kaftanı vardı. Başına da sarı renginde bir börk takmıştı. Kutuz tahtına oturur oturmaz eğilen emir ve komutanlarına eliyle oturmalarını emretti.

Divanda ki herkes oturur oturmaz Baybars'a bakmaya başladı. Baybars eskiden Aktay'ın oturduğu yerde oturuyordu. Yani tahtın sağ tarafında bulunan sedirlerin en başında. Burada olmak rahmetli arkadaşını hatırlamasına ve gururlanmasına sebep olmuştu.

Kutuz kısa bir süre sonra göstermelik olarak ayağa kalktı. Baybars'ta ayağa kalktı ve onun yanına yaklaştı. Kutuz kollarını açınca eski Huşdaş arkadaşlar birbirine sarıldı. Bu sarılmadan sonra Baybars sedire tekrar yöneldi ve Kutuz oturunca yerine oturdu.

"Eski Huşdaş arkadaşım. Seni uzun yıllardır görmüyorum. Biraz daha yaşlanmışsın geçen sürede." dedi kutuz ona samimi bir tavırla.

Baybars gülerek; "Sultan'ım bende aynı şeyleri sizin için söyleyecektim. Devletimizin yükü sizin omuzlarınızda ve bu sizi oldukça yaşlandırmışa benziyor."

İki Huşdaş arkadaşta kendileri için nasıl bu kadar içten ve samimi olabildiklerini şaşırıyordu. Belki de onca olan şeylere rağmen ikisi de konuşmalarında gerçek bir samimiyet taşıyordu. Ne de olsa ikisi eski bir dostu. Yoksa başka türlü bu sıcak ortam oluşmazdı. Fakat Kutuz bu sıcaklığı ve dostluğu görmeyecek kadar çok kıskanıyordu Baybars'ı ve Baybars'ta ona karşı çok öfkeliydi.

Kutuz; "Devletimizin yükü bana cennet esintisi gibi geliyor Emir Baybars. Beni böylesine yoran ve yıpratan kapımızın eşiğinde bulunan Moğol tehdididir. Zaten senin buraya gelme sebebinde bu yüzden değil mi?" dedi ve gözünü Baybars'tan çekerek divanda bulunanlara çevirdi.

Baybars'ın yanında Kalavun bulunuyordu. Onun yanında ise Mecit adında bir komutan bulunuyordu. Mecit hemen söze girdi.

"Ben Moğol ordusu ile ilgili bazı araştırmalar yaptım. Sultan'ım izin verirlerse eğer bu bilgilerimi sizinle paylaşmak isterim."

Kutuz; "Elbette."

"Genel herkesin bildiğine göre Moğol ordusunun sayısı sayılamayacak kadar çok. Suriye'de özellikle Bağdat'tan kaçan halk onların bir kum tanesi kadar çok olduğunu söylüyor. Bu ordunun başında ise Baycu Noyan ve Ketboğa Noyan bulunmaktadır. Baycu Noyan Anadolu'ya yapılan fethin başında yer alan ve Selçuklu Devleti'ni yenen komutandır. Büyük bir askeri zekâ olduğu biliniyor."

Emirlerden biri atıldı hemen; "Sayılarının bu derece çok olması çok kötü. Savaşı kaybetmemiz içten bile değil."

Kutuz başını Baybars'a çevirdi. "Senin bu söylenenler için bir diyeceğin, çözüm önerin var mı Baybars?"

"Öncelikle Moğol ordusunun sayısının söylenenler kadar çok olmadığına eminim. Zira bu ordu yıllardır çeşitli devletlerle savaş halinde ve eski gücüne sahip olduğunu düşünmüyorum. Bu kum tanesi kadar çok tanımı onlar tarafından ortaya atılan büyük bir yalan. Bu şekilde karşı tarafın moralini bozmaya çalışıyor. Bu çok önemli bir siyasi ve askeri hamledir. Benim kendi araştırmalarıma ve düşüncelerime göre Moğol ordusunun asker sayısı on beş binden fazla olamaz. Zira Hülagü Han'ın ve o çok ünlü Moğol komutanı Baycu Noyan'ın ülkesinde çıkan taht karışıklığı yüzünden kendi topraklarına geri döndüğünü duydum. Hem de ordusunun çoğunu alarak geri dönmüştür. Kendi gücümüzü ve kuracağımız ittifakları düşünürsek eğer bizim sayımız onlardan beş bin fazla olacaktır. Yani bizim kendi ordumuzun sayısı yirmi bin olacaktır. Bu durumda bizim sayımız onlardan çoktur. Tabi sadece bir savaşı kazanmak için sayı yeterli değildir. Tarih, sayısı karşı tarafın sayısından on kat az olduğu halde kazanılan savaşlarla dolu. Bir savaşı yenmek için ise akıl ve irade gerekir. Öncelikle biz Moğol ordusundan kat kat şanslıyız. Çünkü bu toprakları biz onlardan daha iyi tanıyoruz. Onların ordusunu bizim istediğimiz yere çekmeyi başarırsak eğer değil savaşı yenmek bütün orduyu imha edebiliriz."

Baybars Huşdaş (DÜZENLEMEDE)Where stories live. Discover now