20. Bölüm: Ok

78 8 3
                                    


Yazar aldı kalemi;

Baybars gerdiği okuyla bir haçlıyı kolundan yaraladı. Hızla sürdüğü atından düşen haçlının yanına koştu hızla.

Haçlı üstünde kırmızı haç işareti olan beyaz bir pelerin giymiş içine de gri bir zırh.

Baybars direk haçlının kapalı olan yüzünü açtı. Karşısında bir haçlı görmeyi beklerken bir Moğol Neferi gördü. İlk şaşırsa da bunu belli etmedi.

"Sende kimsin?"

"Sana hesap verecek değilim."

Moğol kolunu tutup inlemeye başladı.

"Ne işin var haçlı kıyafeti içinde?"

"Haçlılar nasıl hissediyor onu denemek istemiştim. Beyazlar içinde dolaşmaktan ne anlıyorlar bilmiyorum."

Baybars Moğol'un yüzüne büyük bir yumruk attı. Moğol'un burnu kanarken Baybars;

"Konuş dedim sana!" dedi.

"Ben konuşmam ama yakında bu topraklara gelecek Noyanlarımız konuşur seninle."

"Neden soruyorum ki! Ne olduğun apaçık ortada haçlı kılığına girerek casusluk yapıyorsun değil mi?"

"Çok zekisin..." diyerek güldü Moğol. Ses tonu oldukça alaycıydı.

"Ben seni konuşturmasını bilirim."

Bu ana kadar Baybars'a dikkatli bir şekilde bakmayan Moğol kafasını kaldırdı ve Baybars'ı şöyle bir süzdü. Sonra da gözlerinin içine baktı. Baybars'ın sağ gözünün içinde olan beyaz lekeyi görünce yüzünde ki alaycı gülümseme kayboldu ve şaşırdı.

"Olamaz!" diye fısıldadı.

Baybars Moğol'un alaycı tavrından sıkıldığı için bıkkınlıkla; "Ne olamaz?" diye sordu.

"Sen şu Baybars'sın değil mi? Çok iyi bir savaşçı olan. Zekâsıyla herkesi kendine hayran bırakan komutansın."

Baybars Moğol'u yakasından tuttu ve yerden kaldırdı. Moğol hala okla vurulan kolunu tutuyordu.

Baybars Moğol'u hızlı bir şekilde kaldırıp itekleyerek götürmeye başladığı sırada; "Demek adım oraya kadar geldi." dedi.

"Moğolların her şeyden haberi olur. Eğer bir ülkeye sefer yapacaksa o ülkedeki en iyi kişileri öğrenilirler."

"Sonrada onlardan gizli bir şekilde kurtulmaya çalışırlar değil mi?"

Moğol güldü ve alaya alarak; "Halkı kokutmada ve inancını kırmada çok iyi oluyor."

Baybars bir yumruk daha attı Moğol'a. Moğol'un gülümsemesi tekrar kayboldu.

Baybars tekrardan; "Sen benden kurtulmak için mi görevlendirildin."

Moğol kan dolu yüzünü sildi ve burnunu çekti.

"Senin işini başka bir nefer yapacaktı. Benim görevim çok daha farklı."

"Sen ne için geldin?"

Moğol güldü. "Sence bunu söyler miyim?"

Baybars elini yumruk yaptı. Moğol hemen gülerek; "Sence bir yumrukla da konuşur muyum? Bu kadar kolay mı yani?" dedi.

Bu sefer Baybars'ta güldü.

"Bizimde konuşturmak için değişik yöntemlerimiz var. Sen yeter ki iste." dedi ve Moğol'u bir ağaca bağlamaya başladı. Moğol gülerek; "Seni çok övdüler Baybars. Onların gerçekten anlattığı gibi misin çok merek ediyorum."

Baybars Huşdaş (DÜZENLEMEDE)Where stories live. Discover now