25. Bölüm: Calud'un Gözü

74 5 1
                                    

Yusuf aldı kalemi:

Develere, atlara ve eşeklere yüklenmiş birçok eşya veya mal, büyük ve küçük kervanlarla önümüzden geçiyor, kervan sahipleri can havliyle yürüyordu. Baybars siyah atının üstünde her gördüğü insanı durdurup sorular soruyordu.

"Nereye gidersiniz?"

"Mısır'a. Memluklere gideriz."

"Neden?"

"Bağdat düştü haberin yok mu? Moğollar geliyor! Hepimizi öldürecek, mallarımızı alacak. Sığınabileceğimiz tek yer Sultan Kutuz'un yurdudur. Mısır'dır."

Baybars atını daha hızlı sürdü. Kısa bir süre sonra başka bir kervan gördük ve ona da yaklaştı.

"Nereden gelir nereye gidersin böyle can havliyle?"

"Mısır'a giderim. Memlük diyarına."

"Moğollar yüzünden mi? Neden bu kadar çok korkarsın onlardan?"

"Dünya'yı yöneten sultanlar, hükümdarlar bile korkarken benim gibi garip neden korkmasın beyim? Gördüklerini öldürürlermiş, çok güçlülermiş. Kaçmaktan başka çaremiz kaldı mı?"

"Kaçmak çare midir?"

"Bir Mısır kaldı elimizde Müslüman yurdu olarak. Moğollarla savaşabilecek tek o kaldı. Tek umudumuz orasıdır. Tek umudumuz Sultan'dır."

Bu sefer kervanda ki başka birine yöneldi atının eyerini çekerek.

"Sultan'ın Müslümanları kurtaracağına inanıyor musun?"

"Memlük hükümdarına güvenim sonsuz ama ben ondan çok komutan Baybars'a güveniyorum. Onun kahramanlıklarını anlatarak büyüttük biz çocuklarımızı. Ordunun başına geçerse eğer önümüzde hiçbir güç duramaz."

Biraz daha yürüdük ve yine bir kervana denk geldik. Baybars hiç tereddüt etmeden bu kervana da yanaştı ve soru yağmuruna tuttu.

"Neden korkarsınız bu kadar onlardan?"

Adam kan çanağına dönmüş gözleriyle; "Benim dört evladım vardı. Üçünü Moğollar acımadan öldürdü. Bütün varımı yoğumu aldılar. Sağ kalan tek çocuğum ve karımla zor kurtuldum ellerinden. Ben korkmayım da kim korksun? Ben kaçmayım da kim kaçsın? Sultanlar, hükümdarlar bile korkudan titrerken ben ne yapayım beyim?"

"Mısır bizi kurtaracak mı sence?"

"Bizi kimse kurtaramaz beyim. Moğollarla ilgili söylenenleri duymadın mı? Onlar kum tanesi kadar çoktur. Onları yenebilecek tek bir güç yoktur. Kim olursa olsun onların karşısında duramaz. Zira buraya bir çığ gibi, afet gibi gelecek olan ordu dünyanın en güçlü ordusu!"

Baybars bu sözlerden sonra yolda gördüğü hiç kimseye bir daha soru sormadı. Sormadı çünkü alacağı cevabı biliyordu. Halkın yarısı Sultan Kutuz'a inanırken yarısını inanmıyordu. Lakin halkın hem fikir olduğu tek bir konu varsa oda Moğolların çok güçlü ve durdurulmaz olmasıydı. Sorduğumuz herkes onların Dünya'nın en güçlü ordusu ve durdurulamaz bir çığ olduğunu söylüyordu.

"Bir kum tanesi kadar çok... Dünya'nın en güçlü ordusu!"

Baybars'a yaklaştım ve "Sence Memlükler Moğolları durdurabilir mi?"

Baybars soğuk ve düşünceli bir tavırla; "Allah bilir." dedi.

Bu hiç tanıdığım Baybars benzemiyordu. Benim tanıdığım sütkardeşim ne olursa olsun Moğolları bu topraklardan atacağına söz verirdi.

Baybars Huşdaş (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin