3. Bölüm: Kendini Affettirmen İçin İki Günün Var

105 12 0
                                    


Hazal aldı kalemi;

Ordu Mansure kalesinden döneli iki gün olmuştu. Ama Aktay buna rağmen eve gelmemişti. Baybars'tan da ses soluk çıkmayınca Memlük kışlasına gitmek için Ravda adasına giden bir gemiye bindim. Kısa bir yolculuktan sonra kışlanın büyük kapısından içeri girdim. Nöbetçi askerlerden birine Baybars'ın nerede olduğunu sordum. Oda bana Aktay'ın odasında olduğunu söyleyince hızla merdivenlerden çıktım. Üçüncü kata geldim ve Aktay'ın odasına girdim.

Masada oturan Aktay beni görünce "Tam beklediğim gibi, hiç şaşırmadım." dedi.

Ben de hemen karşılık verdim. "İki gündür gelmeyince merak ettik. Özellikle de hanımım. Gelmem gayet normal."

Bu ana kadar Baybars hiç başını çevirip bana bakmamıştı. Sanki yokmuşum gibi davranıyordu. Savaş sırasında son mektuplarına cevap vermediğim için kızmış olmalıydı. Fedailerden kurtulmaktan başka düşünecek hiçbir şeyim yoktu. Ona bu durumu anlattığımda bana olan kızgınlığının geçmesini ümit ediyordum.

Aktay; "Yapılacak işler vardı. Onları halletmeden dönmek istemedim. Yarın akşam konağa gelirim. Hanımına söylersin." dedikten sonra ortamda bir sessizlik oluştu. Özel bir şey konuştuklarını düşündüm bu yüzden, benim çıkmamı istiyorlardı. Hiçbir zaman ikisi de bana bu derece soğuk davranmamıştı. Bu duruma hem kırıldım hem de kızdım.

Arkamı dönüp gitmek veya kalıp içimdekileri söylemek konusunda tereddüt yaşarken Aktay tekrardan konuştu; "Bir şey mi söyleyeceksin yoksa Efsan?"

"Evet. Ben... Ben haddim değil ama böyle bir şeyi nasıl yaptığınızı merak ediyorum."

Haddim değil diyerek başlamıştım ama ses tonum çok sert çıkmıştı. Resmen onlara hesap sormuştum.

"Ne yapmışız biz Efsan?" Aktay'da benim kadar serti.

İki adım attım ve "Birde anlamazlıktan gelmeyin! Şecered-dür'ün tahta çıkmasına nasıl izin verdiniz?"

Aktay "Bilmediğin ve anlamayacağın olaylar var Efsan." dedi. Hem bana soğuk davranmışlar hem de şuanda aptal yerine koymuşlardı.

"Çocuk muyum ben? Anlayamadığım ve bilmediğim şey Turan Şah'ın size karşı yaptığı suikastlar mı? Bunların hepsinden haberim var. Şartlar yüzünden Şecered-dür'ün tahta çıkmasını da anlıyorum ama bu geçici bir çözüm olmalıydı. Ömür boyu iktidarı elinde tutamaz o kadın."

"Efsan." dedi Aktay tekrardan ama ben onun sözünü keserek hızlıca devam ettim.

"Siz rıza gösterdiniz ama Halife ne diyor buna? Sizce onca Eyyubi hanedanından emirler varken neden bir kadının iktidarı elinde tutmasına rıza göstersin? Bu topraklardakiler bizim gibi bunlara alışkın değil. Sonuçta onların dünyayı sarsan bir Tomris Hatun'u olmadı değil mi?"

O ana kadar hiç konuşmayan Baybars konuştu; "Biz kimi istersek tahta o çıkar."

"Şecered-dür'ün tahta durmasına izin verirseniz büyük bir hata yaparsınız." dedim Baybars'a bakarak. Baybars "Kıskançlık yapmayı bırak." dedi büyük bir soğuklukla.

Baybars'a döndüm. Sinirle ona ağzıma geleni söylemek için konuşacakken Aktay ben konuşamadan, ses tonunu biraz yükselterek, "Efsan yeter artık. Kendi aklını kendine sakla." dedi.

İkisine sert bir bakış attıktan sonra hızlıca dışarı çıktım. Merdivenlerden inmek üzereyken Baybars kolumdan tuttu. Aynı soğuklukla "Konuşmamız gerek." dedi.

Baybars Huşdaş (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin